23 Şubat 2012 Perşembe

10.sınıf coğrafya sayfa 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 cevapları

Kitabınızdaki bölümde beş ağacın Türkiye’deki yayılış alanları ve özellikleri verilmiştir. Diğerlerini siz tamamlayınız.

FISTIK ÇAMI: Tipik bir akdeniz ağacı olan fıstıkçamı ülkemizde batı ve güney Anadolu’da ormanlar oluşturur.15–20 m boyundadır. Gençlik döneminde yuvarlak tepesi, yaşlılık dönemimde ise şemsiye şekilli tepesi ile diğer çam türlerinden ayrılır.

Tohumları iri olup çam fıstığı olarak bilinir. Batı Anadolu köylülerinin önemli bir gelir kaynağıdır.

IHLAMUR: Büyümesi çabuktur. Filizlenme gücü yüksektir. Işık ağacıdır. Sıcaklık isteği nispeten fazladır. Derin, serin yumuşak, besin ve madence zengin, ılımlı humuslu toprakları sever. Kireçli topraklarda da yetişmektedir. Tuzlu topraklardan kaçınır. Donlara ve kuraklığa karşı duyarlıdır. Güçlü kazık kök yapar, sığ ve fakir topraklarda kuvvetli yan kökler geliştirir, kuvvetli kök sürgünü verir. Boyları 20–30 m.ye kadar ulaşabilen geniş yapraklı ve yaprak döken bir ağaçtır. Büyüklüğü 5–10 cm arasında değişen yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. Sarkık çiçek demetleri sarımsı bir renge ve karakteristik bir kokuya sahiptir. Çok geç açan bu çiçekler (Haziran-Temmuz) kurutularak çay gibi içilir.

Güzel kokulu çiçeklerinden dolayı ve bir gölge ağacı olarak yetiştirilir. Avrupa’da eskiden köy mahkemeleri genelde bu ağaçların gölgelerinde kurulurdu. Bu yüzden ıhlamur, mahkeme ağacı ya da mahkeme ıhlamuru olarak ta bilinir. Germen ve Slav halklarında ıhlamur kutsal bir ağaçtır. Doğramacılıkta kıymetli olan beyaz ve hafif bir odun verir. Ihlamur kabuğundaki lifler ip ve kaba dokumalarda kullanılır. Çiçek durumları tıbbi olarak kullanılır.

Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır. Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır.

Türkiye’de doğal olarak 3 tür bulunur. Ülkemizde başta kıyı ve batı bölgeleri olmak üzere iç bölgelerimizde de yetiştirilmektedir.

KESTANE: Kestane yıllık yağış toplamı 600–1200 mm olan yerlerde susuz yetişebilir. Bu nedenle yağış kestane yetiştirticiliği için önemlidir. Çiçeklenme döneminde yağan yağışlar meyve tutumunu olumsuz etkiler. Kestane kış düşük sıcaklıklarda –30 dereceye kadar dayanabilmektedir. Ancak ilkbaharın geç ve sonbaharın ilk donlarına karşı hassastır.

Kayıngiller familyasından Castanea cinsini oluşturan ağaçların ve bu ağaçların yenilebilen tohumlarına verilen ad.

Kerestesi, dayanıklılık ve dekoratif özellikleri bakımından meşe ağacının odununa benzemekle birlikte, kuruma esnasında çatlaması ve eğrilmesi nedeniyle, bu ağaçtan büyük boyutlu kereste elde edilememektedir. Ancak dayanıklılığı nedeniyle bazı ahşap bahçe işlerinde bu ağaçtan faydalanılmaktadır. İtalya’da fıçı yapımında kullanılmaktadır.

Kuzey Anadolu ve Marmara Bölgesi’nde yayılış gösterir. Türkiye’de doğal olarak yetişen tek kestane türü olan “Anadolu kestanesi” 30 m boya erişebilen, geniş tepeli bir ağaçtır. Ülkemizde 25.278 hektar koru, 3.614 hektar baltalık kestane ormanı bulunmaktadır. Gençken düzgün olan gövde kabukları yaşlandıkça çatlaklı bir görünüm alır. Mızraksı yapraklarının kenarları kaba dişlidir. Çiçekleri önemli bir bal kaynağı olan kestanenin meyvesi de ekonomik değere sahiptir.

Tohumlar, ateşte közlenmiş, haşlanış veya suda kaynatılmış olarak tüketilir. İlkine çoğunlukla ‘kestane kebap’ denilmektedir, bu yöntem, kestane tohumları üst kısımları hafifçe çizildikten sonra, 200–220 °C ısıda 10–15 dakika süreyle fırına verilerek hazırlanır. Kestane aynı zamanda bazı çörek, kek ve pasta çeşitlerinde de kullanılmaktadır. Ayrıca özellikle Bursa ilimizde Kestane Şekeri adıyla bilinen bir tatlı çeşidi de çok sevilmektedir ve oldukça büyük miktarlarda üretilmektedir.

KAYIN: Kışın yaprağını döken orman ağaçlarıdır. Çok sayıda pullarla örtülmüş bulunan iğ biçimindeki sivri uçlu ve büyük tomurcuklar sürgünlere yatık değil, onlarla açı yapacak şekilde dizilmiştir. Yaprak ayası dişli veya düzdür; nispeten kısa bir sapı, zamanla dökülen şerit halinde kulakçıkları vardır. Açık gri veya koyu gri renkli kabukları ağaçların hayatı boyunca çatlamadan düz ve pürüzsüz kalır. Meyvelerin tohumu yağlıdır.

Ülkemizde dağılışı: Daha çok kuzey bölgelerimizde doğal yayılış göstermekle birlikte kayın ağacı güneydeki Amanoslar’da da yayılış gösterir. Saf ya da göknar, ladin, çam ve meşelerle karışık geniş ormanlar kurar. Ülkemizde 713.842 Ha. koru ve 1.555 Ha. baltalık kayın ormanı bulunmaktadır. 40 m. boya ulaşabilen kayınların düzgün ve silindirik gövdeleri vardır. 6–9 cm uzunluktaki dalgalı kenarlı elips şeklindeki yapraklarının sonbahardaki kırmızı rengi çok etkileyicidir. Yağlı meyveleri doğada yaban hayvanları için önemli bir besin kaynağıdır.

Türkiye’de doğal olarak yetişen türleri; Doğu Kayını (Fagus orientalis), Avrupa Kayını (Fagus silvatica).

LADİN:Kuzey yarıkürenin ılıman ve soğuk bölgelerinde yayılış gösteren ağaç türlerine verilen ad. Uzaktan bakıldığında köknara benzese de piramide benzer tepesi ve sarkık dalları ile ondan ayırt edilebilir. Boyu 40–50 m’ ye kadar ulaşabilir. İğne yaprakları kısa, sivri uçlu ve kesitli dört köşedir. Olgunlaşmış kozalağının pulları dağılmaz.

Bulutlu nemli, sisli ve soğuk havaları seven bir ağaçtır. Ülkemizde saf ladin ormanları ya da diğer orman ağaçları ile karışık halde bulunan ormanlar oluşturur. Ülkemizde genelde kuzey Anadolu ‘da özellikle Ordu’nun doğusundan itibaren Artvin çevresine doğru uzanır. Karadeniz dağlarında 2300 metrelere kadar çıkan ladinler. Özellikle Ardanuç ve Gümüşhane yakınlarında boyları 60 metreye varan ladinler bulunur. Yumuşak keresteli ağaçlardandır.

SARIÇAM: Kuzey Anadolu’nun yüksek dağlık kesimlerinde saf ya da karışık ormanlar kurmakla birlikte, küçük adacıklar halinde iç ve güney bölgelerimize kadar ulaşır. Ülkemizde bulunan sarıçam ormanlarının kapladığı alan 757.426 hektardır.
Adını, levhalar halinde ayrılan gövde kabuğunun tilki sarısı renginden alır. Narin göv****, sivri tepeli ve ince dallı bir ağaçtır. Yetişkin ağaçların boyu 40 metreyi aşar. İnce yapraklarının kısalığı ve mavimsi yeşil rengi ilk bakışta diğer çam türlerinden ayırt edilecek özellikleridir.

İğne yaprakları ikili, mavi-yeşil, kıvrık, sık dizilmiş, genellikle 4–5 cm uzunlukta, uçları sivri, genellikle 2–3 yıl, nadir olarak da 4–5 yıl ömrü vardır. Kozalakları mat gri-kahverengi, konik, kısa veya uzun saplı uçları aşağıya doğru yönelmiş, tek veya 2-3′ü bir arada, 3–7 cm uzunluk ve 2–4 cm genişliktedir. Tohumları gri veya siyahımsı yumurta biçimindedir.

Ekolojik özellikleri: Uygun yerlerde hızlı gelişir. Soğuk iklim ve rüzgârına karşı dayanıklı, bol güneş ister. Kumlu ve killi topraklarda gelişebilir. Nispi nemi çok düşük olan iklimlerde ve kuru topraklarda gelişemez. Kazık kökleri sayesinde fırtınalara dayanıklıdır.

KIZILAĞAÇ: Trakya, Marmara çevresi, Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz’de saf ve karışık olarak yayılış gösteren kızılağaç, boyu 20 m yi aşabilen, esmer kabuklu, seyrek dallı bir ağaçtır. Daha çok serin bölgelerde ve nemli dere yataklarının bulunduğu yerlerde görülür. Ülkemizde 66.357 hektar koru, 297 hektar baltalık kızılağaç ormanı bulunmaktadır.

Uzunluğu 4–9 cm genişliği 3–7 cm arasında değişen ters yumurta biçimli ve testere dişli yaprakları vardır. Köklerinde bulunan, havanın serbest azotunu bağlayan yumrular nedeniyle toprakları azotça zenginleştirir.

Türkiye’de geniş bir dağılım gösteren adi kızılağacın başlıca alt türleri; Doğu kızılağacı, Sakallı kızılağaçtır.

MEŞE: Ülkemizin hemen her bölgesinde türlerine bağlı olarak yayılış gösterir. 25m boya ve 2m çapa erişebilen geniş tepeli ağaçlardan, 3–5 m boya sahip çalılara kadar değişen türleri vardır. Kökler derinlere kadar gider. Yaprakları da formları gibi değişkenlik gösterebilir, loplu, dişli ya da düz kenarlıdır. Ülkemizde 747.856 hektar koru ve 4.984.149 hektar baltalık meşe ormanı bulunmaktadır.

Palamut” adı verilen silindirik meyveleri bir kadeh içinde yer alır. Odunlarının anatomik özelliklerine göre kırmızı meşeler, ak meşeler ve her dem yeşil meşeler olmak üzere üçe ayrılan meşelerin 18 türü bulunmaktadır. Bunlardan önemli olanları; Saplı meşe, Sapsız meşe, Saçlı meşesi, Kasnak meşesi, Pırnal meşesidir.

ARDIÇ: Üremesi, bir başka türe bağlı bir ağaç türü. Ardıç ağacı tohumlarını yere döker ancak bu tohumlar bir ardıç kuşu (Karatavuk) tarafından yenmedikçe hiçbir işe yaramaz. Ardıç kuşunun sindirim sisteminde ardıç ağacının tohumlarının kabukları açılır. Ardıç kuşu dışkısı ile birlikte toprağa karışan tohumlar tutar.

Sürüngen çalılardan büyük ağaçlara kadar çok çeşitli türleri olan ardıç, hemen hemen bütün bölgelerimiz yüksek dağlık kesimlerinde doğal yayılış gösterir. Bazıları servi gibi pul yapraklara, bazıları da batıcı iğne yapraklara sahiptir.

Ülkemizde 1.100.492 hektar saf ardıç ormanı bulunmakta ve önemli doğal türleri; Katran ardıcı, Adi ardıç, Finike ardıcı, Kokulu ardıç, Alp ardıcı, Sabin ardıcı, Boylu ardıçtır.

GÖKNAR: Soğuk ortamları tercih eden yaprak dökmeyen ağaç cinsidir. Doğada 25 metreye kadar büyüyebilen piramidimsi ağaçlardır. Az ışığa ihtiyaçları vardır. Soğuk iklimleri sevdikleri için fazla sıcak ortamları sevmezler ama ısıya karşı toleransları vardır.

Bunlar genel olarak ladin ağaçlarına göre soğuğa daha dayanıklı olup genelde Karadeniz Bölgesinde ladinlerle sarıçamlar arasında bulunurlar. Bazen de bunlarla karışık ormanlar oluştururlar. Bu ağaçlar soğuğa dayanıklı ve genelde dağların kuzey yamaçlarında nemli ve gölgeli ortamları seven ağaçlardır. Artvin –Pazar çevresinde saf orman oluştururlar. Yumuşak keresteli ağaçlardandır.

KIZILÇAM: çamgiller familyasından Akdeniz’e özgü 5–20 m. boylarında hızlı büyüyen kalın dallı bir çam türü. Genç sürgünleri kalın ve kızıl renktedir. Kabuk genç bireylerde düzgün boz renkte iken yaşlılarda derince yarılır, esmer kırmızımsı renkte ve kalın kabuk durumunda görülür. İğne yapraklar 10–16 cm uzunluğunda kalın sert ve koyu yeşil renktedir. Kozalak 6–11 cm boyunda, parlak açık kahverengi olup topaç biçimindedir. Çok kısa saplı kozalak sürgünlere dik oturur ya da yan durumlu olarak çoğunlukla 2–6 adedi bir arada seyrek olarak bulunur.

KARAÇAM: Karaçam çamgiller familyasından bir çam türü. Gövdesinin ve dallarının kalınlığı, gri ve derin çatlaklı kabuğu, iğne yaprakları; 4–8 cm uzunluğunda koyu yeşil ve serttir. Bol reçineli tomurcuklar büyük, silindirik ve uçları sivridir. Bu özellikleri ile diğer çam türLerinden ayrılır.30–35 m. ye kadar boylanabilir.

 

Yazın serin ve güneşli geçen, kışın ise karlı ortamları çok sever. Kızılçam kadar kuraklığa dayanıklı olmadığı için ülkemizde yazın kurak geçen ve kışları soğuk ve kar yağışlı alanlar olan yüksek kesimlerde daha iyi yetişmektedir. Bütün kıyı bölgelerimizin dağlık kesimlerinde saf ya da karışık ormanlar kurar, hatta stepe kadar sokulur. Ülkemizde 2.527.685 hektar saf karaçam ormanı bulunmaktadır.

Batı Anadolu’da Uşak, Kütahya, Manisa demirci çevresi, Biga yarımadasında Kaz dağlarında, Akdeniz de Toros dağlarının yüksek kesimlerinde, Ege Bölgesinde aydın ve Boz dağlarda, Marmara’da Uludağ çevresinde, İç ve doğu Anadolu’da yüksek kesimlerde, Karadeniz de ise batı Karadeniz de ( Ordunun batısında) yer yer de dağların güneye bakan yamaçlarında görülür.

Kerestesi çok değerli olup mobilya ve doğrama yapımında ( kapı, pencere) çok kullanılır.
sayfa 122

10.SINIFLAR SAYFA 122 ETKİNLİK ÇALIŞMASI

Türkiye İklim ve Bitki Örtüsü Haritasından çıkan sonuçlar

1-Türkiye’de görülen Bitki Toplulukları:

Orman, Maki, Orman-Çalılık-Antropojen Bozkır, Bozkır, Çayır

2-Ormanlar daha çok nerelerde yoğunlaşmıştır:

Ormanlarımızın genel olarak ülkemizin kıyı bölgelerinde yer aldığı görülür. Ayrıca ormanlarımızın dağlık alanlarda özelliklede kıyı dağlarının denize bakan yamaçlarında yoğunlaştığı denizden uzak iç bölgelerde azaldığı ve parçalar halinde olduğu görülür.

3-Ormanların dağılışında belirleyici olan iklim elemanları:

Özellikle sıcaklık, yağış, ayrıca da güneşlenme süresi, rüzgârlar, nemlilik gibi iklim faktörleri etkiler.

Yağış: Bitki örtüsü dağılışını etkileyen en önemli faktörlerden olup, bitki dağılışı yağış dağılışına paralellik sunar. Yağışın çok olduğu yerlerde gür ormanlar, azalınca orman seyrelir, daha azalınca yerini bozkır alır. Yağışla orman azalır veya çoğalır.

Sıcaklık: Bitkilerin yetişebilmesi için ve hayati faaliyetlerinin sürmesi için sıcaklık gerekli olup, belli derecelerde olması gerekir. Sıcaklığın çok düşük olduğu veya yetersiz olduğu yerlerde veya da çok aşırı olduğu yerlerde bitkiler yetişemez. Her bitkinin de sıcaklık isteği ve soğuğa karşı dayanıklılığı farklıdır. Bu özellik bitkilerin sıcaklık kuşaklarına göre dağılımına neden olur.

Not: Ormanın alt sınırını yağış, üst sınırını sıcaklık belirler.

4-Yağışın az olduğu yerlerdeki Bitki türü:

Bu bölgelerde bozkır bitkileri görülür. Ayrıca bu alanlarda yüksek dağlık alanlarda kuraklığa dayanıklı ağaçlardan oluşan ormanlar ve akarsu boylarında kavak ve söğüt ağaçlarına rastlanır.

5-İç bölgelerde Maki olmamasının Sebebi:

Makiler yıl boyu yeşil kalan ve yaprak dökmeyen bitkilerdir. İç bölgelerde karasallık etkisiyle kışları sert ve soğuk geçmesi ve kar yağışı ve don olaylarının görülmesi nedeniyle.

sayfa 125-126-127

10.SINIFLAR SAYFA 125-126-127 ETKİNLİK ÇALIŞMASI

Etkinlik sayfa 125

SORU-1-Makilerin çıkabildiği üst sınırın bölgelere göre değişiklik göstermesinin nedenini belirtiniz.

Maki yetişme sınırı için enleme bağlı olarak sıcaklıkların kuzeye doğru azalması buna bağlı olarak ta nemlilik ve kuraklık şartlarındaki değişmeler etkili olur.Akdeniz’e oranla Ege ve Marmara’da yetişme üst sınırı daha alçaklardadır.

SORU-2-Maki bitkisinin Akdeniz Bölgesine uyum sağladığını gösteren özellikler.

Maki yaz sıcaklığına ve kuraklığına karşı; yaprak yapısı, kaygan, tüylü kadifemsi yüzeyi ile buharlaşmayı azaltmış olması nedeniyle dayanıklıdır. Kurak ortama uyum sağlayabilmek için derinlerdeki sulardan yararlanmak için çok uzun kök sistemlerine sahiptir.

Kısaca YAPRAK ve KÖK yapısı sıcak ve kurak ortama dayanıklı özelliklere sahiptir.

Etkinlik sayfa 126

Kitabınızdaki resimlerden faydalanarak çayır ve bozkırın yetişme koşullarını karşılaştırınız.

Çayır; karasal iklimin soğuk ve nemli yaz yağışı alan, yaz kuraklığının olmadığı yerlerinde,

Bozkır ise; karasal iklimin az yağışlı kurak özellikle yaz kuraklığının belirli olduğu alanlarda yetişir.

Etkinlik sayfa 127

Ayancık Antalya arası kesit ve değerlendirilmesi

SORU-1-Giresun ve Mersin arasında bitki örtüsü dağılışı üzerinde etkili olan faktörleri açıklayınız.

Bitki örtüsünün ağaç, çalı ve ot olması bir yerin nem ve yağış miktarına bağlıdır.

Ağaçların iğne yapraklı ya da geniş yapraklı olması ise sıcaklık şartlarının soncudur.

Sıcaklığın düşük olduğu yerler ile sıcaklığın çok yüksek olduğu kuraklığın belirginleştiği yerlerde iğne yapraklı ağaçlar yetişirken, ılıman sıcaklıkların olduğu ortamlarda geniş yapraklı ağaçlar yetişmektedir.

SORU-2-Kastamonu Antalya arası bitki örtüsü özellikleri

Harita aşağıda verilmiş Sinop’tan hareketle öncelikle1000 m ye kadar geniş1000-1500 metre arası karışık 1500- 2000 arası iğne yapraklı ağaçlar 2000 metre üstü çayır.Taşköprü’ye doğru İnerken iğne yapraklı ağaçlar. Taşköprü’den Devrez ’e doğru çıkarken 1000-2000 arası karışık 2000 üstü iğne ve çayır Devrez çayına inerken iğne yapraklı güneye baktığından pek çayır olmaz. Tekrar Devrez den iç Anadolu’ya doğru çıkarken karışık ve iğne yapraklı ağaçlar. Devrez’den Emir dağı arası bozkır. Emire çıkarken karışık. Akşehir oluğu ve Beyşehir olukları bozkır. Beyşehir’den Toroslara çıkarken karışık ormanlar 2ooo den sonra çayır. Toraslardan Antalya’ya doğru iniş çayır, iğne yapraklı, 700 metreden aşağılar maki olur.

SORU-3-Renklendirilerek verilen illerin bitki örtüsünü yazınız.

İZMİR:Maki

Bolu:Orman

Bartın:Orman

AksarayBozkır

Antalya:Maki

Erzurum:Çayır

Ağrı:Çayır

Baraj Nedir?

Barajlar, genellikle dağların arasına, nehir sularının yolunu keserek arkasında göl oluşturmak amacıyla inşa edilirler. Barajlar nehir sularını kontrol için yapılırlar. Barajlar toprak dolgu, kaya dolgu veya beton olabilirler.

Barajlardan Elektrik Nasıl Üretilir?

Hidroelektrik santrallar akan suyun gücünü elektriğe dönüştürürler. Akan su içindeki enerji miktarını suyun akış veya düşüş hızı tayin eder. Büyük bir nehirde akan su büyük miktarda enerji taşımaktadır. Ya da su çok yüksek bir noktadan düşürüldüğünde de yine yüksek miktarda enerji elde edilir. Her iki yolla da kanal yada borular içine alınan su, türbinlere doğru akar, elektrik üretimi için pervane gibi kolları olan türbinlerin dönmesini sağlar. Türbinler jeneratörlere bağlıdır ve mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürürler.

Türkiye’de işletilmekte olan toplam 125 adet hidroelektrik santral vardır.

Türkiye’deki En Yüksek Barajlar

Yüksekliklerine göre sıralanmıştır.

1. Keban Barajı / ELAZIĞ

Fırat Nehri üzerinde,
Enerji amaçlı,

Yüksekliği 210m,

1975 yılında işletmeye açıldı.

2. Altınkaya Barajı / SAMSUN

Kızılırmak Nehri üzerinde,
Enerji amaçlı,

Yüksekliği 195m,

1988 yılında işletmeye açıldı.

3. Oymapınar Barajı / ANTALYA

Manavgat Nehri üzerinde,
Enerji amaçlı,

Yüksekliği 185m,

1984 yılında işletmeye açıldı.

4. Hasanuğurlu Barajı / SAMSUN

Yeşilırmak üzerinde,
Enerji amaçlı,

Yüksekliği 175m,

1981 yılında işletmeye açıldı.

5. Karakaya Barajı / DİYARBAKIR

Fırat Nehri üzerinde,
Enerji amaçlı,

Yüksekliği 173m,

1987 yılında işletmeye açıldı.

6. Atatürk Barajı / ŞANLIURFA

Fırat Nehri üzerinde,
Enerji ve sulama amaçlı,

Yüksekliği 169m,

1992 yılında işletmeye açıldı.

7. Gökçekaya Barajı / ESKİŞEHİR

Sakarya Nehri üzerinde,
Enerji amaçlı,

Yüksekliği 158m,

1972 yılında işletmeye açıldı.

8. Menzelet Barajı / K.MARAŞ

Ceyhan Nehri üzerinde,
Sulama ve Enerji amaçlı,

Yüksekliği 151m,

1989 yılında işletmeye açıldı.

9. Adıgüzel Barajı / DENİZLİ

B.Menderes Nehri üzerinde,
Sulama, Enerji ve taşkın koruma amaçlı,

Yüksekliği 145m,

1992 yılında işletmeye açıldı.

10. Özlüce Barajı / BİNG**

Peri Nehri üzerinde,
Enerji amaçlı,

Yüksekliği 144m,

2000 yılında işletmeye açıldı.

LİSE 2. SINIFLAR SAYFA 129 ETKİNLİK ÇALIŞMASI

Çarşamba Çayının Yazın Kuruma Sebebi: Akarsuyu besleyen kaynakların yeterli olmaması Şiddetli buharlaşmayla su kaybının artması.

Bazı Akarsuların Hızlı Akma Sebebi Ülkemizin bazı bölgelerinin çok yüksek dağlık engebeli ve eğimli yapıda olması ve Akarsularımızın genelde dar derin vadiler içinde akmaları akarsuların akış hızını artırmıştır

Hidroelektrik Potansiyeli en fazla olan bölgemiz: Doğu Anadolu, Karadeniz, Akdeniz Bölgelerindeki akarsuların

Akarsu ağı ile yer şekilleri arasındaki ilişki: Yer şekilleri akarsu ağı üzerinde doğrudan etkilidir.Yer şekilleri akarsuların akış yönlerine direk etki yapar.Su toplama havzalarını belirler

Burdur gölü sularının acı, Beyşehir gölü sularının tatlı olma sebebi: Burdur gideğensiz Beyşehir dışa akışlı

Tuz gölü seviyesindeki değişme sebebi: Mevsimler arası yağış ve buharlaşma şiddetinin farklı olması

Akarsularımızı taşımacılığa uygun olmama özellikleri: Yatak eğimlerinin fazla olması denge profiline ulaşmamış olması yakın jeolojik zamanda oluşmalarından dolayı aşınma olayının devam etmesi

Antalya ve Rize’nin turizm potansiyeli:Antalya’da Akdeniz iklimi etkisinde olup yazları sıcak ve kurak geçer, bulunduğu enleminde etkisiyle denize girme süresi 7–8 ayı bulması. b- Deniz kıyıları uzun, denizleri temiz, altın gibi kumsalları vardır. c- Deniz suyu sıcaklığı 7–8 ay 20 °C ‘nin üzerindedir.

Rize’de dağlar kıyıya paralel olup boyuna kıyıları oluşturmuştur, bu kıyılar plaj yönünden fakirdir. b-Her mevsim yağışlı iklim özelliği ile kapalı – bulutlu havaları ile denize girme süresi en kısa bölgemizdir

Karadeniz tuzluluk % 1,8 iken Akdeniz de neden % 3,9 dur:Karadeniz enlem olarak daha kuzeydedir. Bu nedenle enlem etkisiyle daha az sıcak ve buharlaşma daha azdır. Ayrıca çok sayıda tatlı nehirle beslenir. İklim olarak bol yağışlı bulutlu ve kapılı bir özellikte olmasının da etkisi vardır.

Akdeniz daha güneyde ve daha sıcak ve buharlaşma fazladır. Bu nedenle daha tuzludur.

Bazı göllerin sulamada kullanılması:Bölgede yağış azlığından dolayı suya ihtiyaç kuraklık, göl suyunun tatlı olması sulamaya uygun olması.

Van ve Tuz gölünde yararlanma farkları: Suları sodalıdır ve bu gölden soda elde edilir. Ülkemizi en büyük ve en derin gölüdür. Ulaşım Tatvan ve Van arasında yapılır. Balık avlanır.( göle dökülen akarsu ağızlarında inci kefali). Tuz Gölünden (tuzlu) tuz elde edilir. Ülkemizin önemli bir tuz kaynağıdır. Suları tuzlu olduğu için balıkçılık yapılmaz.

 Kaynak: herdembilgi.blogcu.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder