31 Aralık 2010 Cuma

2011 Milli piyango yılbaşı özel çekilişi sonuçları, 01-01-2011 Yılbaşı çekilişi Milli Piyango sonuçları, 01.01.2011 Milli Piyango Yılbaşı çekiliş sonuçları, 01/01/2011Yılbaşı çekilişi Milli Piyango sonuçları, 01012011 Milli Piyango Yılbaşı çekiliş sonuçları, 1 ocak 2011 milli piyango çekilişi sonuçları, 1 ocak 2011 Milli Piyango Yılbaşı çekilişi 31 Aralık 2010 sonuçları tam liste, 2010 Milli piyango yılbaşı Özel Çekilişi Sonuçları, 31 Aralık 2010 Milli Piyango Yılbaşı Özel Çekiliş Sonuçları, 31-12-2010 Milli Piyango Yılbaşı özel çekiliş sonuçları, 31.12.2010 Milli Piyango Yılbaşı çekiliş sonuçları, 31.12.2010 Yılbaşı çekilişi Milli Piyango sonuçları, 31122010 Milli Piyango Yılbaşı çekiliş sonuçları, 31122010 Yılbaşı çekilişi Milli Piyango sonuçları, Milli Piyango 31 Aralık 2010 Yılbaşı Özel Çekilişi Sonuçları, Milli Piyango Yılbaşı çekilişi 31 Aralık 2010 sonuçları tam liste

31 Aralık 2010 Milli piyango yılbaşı özel çekilişi sonuçları – Tam liste
Artık büyük çekilişe saatler kaldı.. Bu geceki yapılacak çekilişten kısa bir süre sonra sonuçları sizlere sitemizden aktaracağız.. Sizlerde bu geceki yapılacak çekilişle ilgili düşünce ve dileklerinizi yorum yaparak hem bizimle hemde diğer ziyaretçilerimizle paylaşabilirsiniz..
Çekilişten sonra şanslı rakamları ilk gören ziyaretçilerimizden sonuçları yorum olarak bekliyoruz..
Gece sabaha kadar sizinle olma dileğiyle
Teknolojiweb.Net Ekibi

6 Aralık 2010 Pazartesi

Türkiye’de görülen toprak tipleri

Podzollar: İğne yapraklı orman örtüsü altında oluşan topraklardır.Toprağın aşırı yıkanması nedeniyle organik maddelerin çoğu taşınmıştır. Açık renkli topraklardır.Çay tarımına uygun topraklardır.
 Kahverengi orman toprakları: Orman örtüsü altında oluşan topraklardır.Humus yönünden zengindirler.
 Kırmızı Topraklar: Kızılçam ve maki örtüsü altında oluşan topraklardır. Demir oksitler bakımından zengin olduğu için renkleri kırmızımsıdır. Kalkerler üzerinde oluşanlara “terra rossa” adı verilir.Bu topraklar turunçgil tarımına en uygun topraklardır.
 Kestane ve Kahverenkli Step Toprakları: Yarı kurak iklim koşulları ve step bitki örtüsü altında oluşan topraklardır. Yüksek sıcaklık nedeniyle kızılımsı renktedirler.Zayıf bitki örtüsü nedeniyle organik maddeler ince bir örtü oluşturur.Tahıl tarımına uygun topraklardır.

1 Aralık 2010 Çarşamba

2011 Yılbaşı Milli Piyango Çekilişi Sonuçları

1 Ocak 2011 Yılbaşı özel çekilişi yapıldıktan sonra sonuçlar kısa bir sürede sitemize tam liste olarak eklenecektir.. Diğer şans oyunu sonuçları ve geçmiş tarihli sonuç detayları için editör arkadaşlarımızdan konuya yorum yaparak bilgi alabilirsiniz.
Teknolojiweb.Net Ekibi

30 Kasım 2010 Salı

1 Ocak 2011 Milli piyango çekiliş sonuları

Milli piyangonun 1 ocak 2011 Çekilişi yapıldıktan sonra sitemizden sonuçları tam liste olarak görebileceksiniz.. Geçmiş tarihli sonuç listesi için konuya yorum yaparak tarhi belirtmeniz yeterlidir.. Aynı zamada diğer şans oyunlarınun sonuçlarınıda bizden yardım alarak ulaşabilirsiniz..

http://www.teknolojiweb.net/

9.sınıf coğrafya tüm konuları ayrıntılı

9.sınıf coğrafya tüm konuları ayrıntılı

COĞRAFYANIN TANIMI VE KONUSU YARDIMCI BİLİMLERİ , B**ÜMLERİ VE ÖZELLİKLERİ

Tanımı : Coğrafya, geo(Yer ) ile graphein ( tasvir etmek ) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Coğrafyanın konusu yeryüzüdür. Coğrafyanın konusu içerisine yaşam içerisinde var olan bir çok şey girmektedir. Örneğin çevreyi

 

18 Kasım 2010 Perşembe

Kırışıklıkları bu çaylarla yok edin!

Sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi çay artık kırışıklıkla mücadelede en büyük silahınız olacak.

Çaykur, yaklaşık 2 yıl süren çalışmanın ardından çay liflerinden üretilen, leylak ve melisalı gibi aromalı türleri de bulunan güzellik çayları, kısa süre sonra piyasaya sürülecek.
Canlandırıcı, kırışıklıkları azaltıcı etkileri bulunduğu bilinen çay, dolduruldukları feretiko beziyle küvete konularak 10 dakika bekletiliyor. Sonra da çayı küvetten alıp bu suda banyo yapılıyor. ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce, uluslararası akreditesi bulunan ÇAYKUR Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde çayın çeşitli alanlarda kullanımını araştırmak amacıyla sürekli çalışmalar yaptıklarını belirtti.
ÇAYKUR olarak, 70 yıllık içme alışkanlığına zarar vermeden, alışkanlıkları destekler şekilde, çayın farklı sektörlerde, farklı şekillerde tüketimi için çalışmalar yaptıklarını anlatan Yüce, ''Önce siyah çayın dışında yeşil çay ürettik.
Sonra aromalı yeşil çayları piyasaya sürdük. Ardından dünyada talebi sürekli artan organik çaya yönelik çalışma başlattık. Hemşin'de yaptığımız çalışma sonucunda bu yıl organik çayı piyasaya sürdük'' dedi.
AROMALI GÜZELLİK ÇAYLARI
Bu çalışmalarının dışında çayın farklı alanlarda da kullanılması yönünde çalışma sürdürdüklerini anlatan Yüce, çaydan içmenin dışında deri yoluyla da istifade etme konusunda çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Yaklaşık 2 yıl süren çalışmaları sonucunda güzellik çayı üretmeyi başardıklarını vurgulayan Yüce, şunları söyledi:
''Kateşin, kafein, pestisit kalıntısı değerlerine baktık. Çaydaki diğer uçucu maddeleri araştırdık. Bu testlerden sonra alınan olumlu sonuçlar üzerine güzellik çayı ürettik. Bu çayın leylak, melisalı gibi aromalı türleri de bulunuyor. Güzellik çayı için paketlere konulamayan çay liflerini kullanıyoruz. Yeşil çay liflerini, geçirgenliği olmasından dolayı feretiko bezinden yaptığımız paketlere dolduruyoruz. Bu paketler de küvete konularak 10 dakika bekletiliyor. Sonra da çayı küvetten alıp bu suda banyo yapılıyor. Böylece deri yoluyla çaydan istifade etmiş olunuyor.''
CİLDİ GENÇLEŞTİRİCİ ETKİSİ VAR
Ekrem Yüce, çayın bileşenlerinde hücre yenileme etkisi bulunduğunu, böylece cildi yenilediğini vurgulayarak, ''Çay banyosunun sakinleştirici, canlandırıcı, gençleştirici etkileri var. Cildi yumuşatıyor, beyazlatıyor. Deriyi geriyor ve kırışıklığı gideriyor. Deride yaşlanmayı geciktirici özelliği var. Güneş yanıklarına karşı da oldukça iyi sonuçlar veriyor. Bu nedenlerden dolayı ürettiğimiz bu çayı hem sağlık, hem banyo hem de güzellik çayı olarak tabir ediyoruz'' diye konuştu.
Güzellik çayında teknik çalışmaları tamamladıklarını, deneme paketleri ürettiklerini, yakında seri paketleme çalışmasına başlayıp çayı piyasaya sunacaklarını anlatan Yüce, ''Biz hizmeti ön planda tutuyoruz. Çalışmalarımızı kar amaçlı değil, tüketicilerimize katkı sağlama, istifade edebilecekleri bir şekilde yapmayı hedefliyoruz. İnsanımızın sağlıklı yaşamına katkı sağlamak adına bu çalışmaları yapıyoruz. Bu nedenle fiyatı herkesin alabileceği makul düzeyde olacak. Biz herkesin ürünlerimizi kullanmasını istiyoruz. Vatandaşlarımızın güzellik çayını mutlaka denemelerini istiyoruz'' dedi.
SIRADA ŞAMPUAN VE SABUN VAR
Genel Müdür Yüce, güzellik çayından sonra çayın kozmetik sektöründe kullanımı adına yeni çalışmalar da yapmayı planladıklarını dile getirerek, ileride çay kremi, şampuanı, sabunu gibi ürünler de planladıklarını kaydetti.
Yüce, ünlü Mısır Kraliçesi Kleopatra'nın güzelliği için kullandığı ürünlerin meşhur olduğunu, en çok bilinen yöntemlerinden birinin süt banyosu olduğunu belirterek, ''Sanıyorum Kleopatra çayı tanıyamadı ya da özelliklerini tam olarak tespit edemedi. Kleopatra çayın bu özelliklerini bilseydi herhalde çay banyosundan başka bir şey yapmazdı'' diye konuştu.

Kaynak : http://www.internethaber.com/

Daha iyi seks için ne yemeli?

Yapılan son araştırmalar bazı vitamin ve minerallerin hormon seviyesini yükselttiğini, duyarlılık hissini ve seks yapma arzusunu farkedilir ölçüde arttırdığını gösteriyor.
"Bunlar hangileri?" diye soracak olursanız, hemen aşağıdaki listeye göz atın...
  
ÇİLEK
Dolgun ve sevimli küçük çilekler zaten oldukça seksi bir görünüme sahip. Ama bundan daha önemlisi çileklerin bol miktarda antioksidan ve kan dolaşımını hızlandıran maddeler içermesi ve bunun da kendinizi çok enerjik hissetmenizi sağlaması.
YUMURTA
Katı, rafadan, sahanda veya omlet şeklinde yediğiniz her çeşit yumurta B6 vitaminleriyle dolu olarak tabağınıza geliyor. Bu ne anlama mı geliyor? Bu vitaminler, vücudumuzun hormon dengesini ayarlıyor ve stresle başa çıkmamıza yardımcı oluyor. Stresten arınmak ve rahatlamak da sağlıklı cinselliğin ilk adımı. Cinsel hayatınız pek de iyi gitmiyorsa kendinize bir omlet pişirin ve işleri düzene koymaya başlayın. Eğer yumurtadan hoşlanmıyorsanız yine B6 vitamininden zengin olan; ıspanak, bezelye, havuç, ayçekirdeği, buğday veya balığı tercih edebilirsiniz.
ET
Etoburları sevindirelim: Dana ve koyu renkli kümes hayvanlarına ait etler, sevişme isteğini baskılayan "prolaktin" gibi hormonların üretimine engel oluyor. Ama sebze sevenlerin de üzülmesine hiç gerek yok. Aynı etkiyi alabileceğiniz esmer prinç, lifli yeşil sebzeler, kolay ufalanan peynir, öğütülmüş ekmek de size yardımcı olacaktır.
SARIMSAK
Sarımsağın en bilindik özelliği nefesinizi saatler sonra bile toplu yıkıma sebep olabilecek bir silaha dönüştürmesi mi? Yanılıyorsunuz. Bu dezavantajı bir tarafa bırakırsak bu keskin lezzet baştan sona vücudunuzdaki bütün kan dolaşımını hızlandırıp seks hayatınıza yeni bir tat getirecek. Tabii, seks zamanından birkaç gün önce yerseniz!
ÇİKOLATA
Kadınların büyük çoğunluğunun kendini iyi hissetmek için kakao ürünü olan çikolataya yönelmesinin bir sebebi var; İçeriğindeki "methylxanthine", zevkden başınızı döndürerek partnerinizin kollarınızda erimesine sebep olabilir. Ayrıca içerdiği "phenylethyamine" maddesiyle tam anlamıyla 'aşk etkisi' yaratıyor.Yani daha kolay aşık oluyorsunuz.

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/

158 YOLCU PİLOT UYUDUĞU İÇİN ÖLMÜŞ!

Hindistan’da geçen mayıs ayında meydana gelen ve 158 kişinin ölümüyle sonuçlanan uçak kazasının, pilotun uyuyakalması sebebiyle yaşandığı ortaya çıktı
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Air India şirketine ait yolcu uçağı 22 Mayıs’ta Dubai’den havalandıktan sonra Hindistan’ın güneyindeki Mangalor’a inişi sırasında pistten çıkarak yere çakılmıştı. Olayı soruşturan kurul tarafından hükümete sunulan rapora göre, kaptan pilot Zlatko Glusica, 3 saatlik uçuşun büyük bölümünü uyuyarak geçirdi. Uçak inişe geçtiğinde uyanan Sırp pilot, “uyku sersemliğiyle” hareket ederek piste yanlış açıyla inmeye çalıştı. İniş girişiminin başarısız olacağını anlayan Glusica ve yardımcı pilot H.S. Ahluwalia, uçağı yeniden kaldırıp indirmeye çalşsa da, uçak bir tepenin üzerinde bulunan pisti geçerek yere çakıldı.
Uçağın düşmesi sonucu 158 kişi ölürken, 8 kişi kurtuldu. Uçağın kokpitindeki sesleri kaydeden cihazda yapılan incelemelerde, kaptan pilot Glusica’nın horlama sesi bile duyuluyor. Pilotlar uçağın düşeceğini anlayınca, “Pisti geçtik. Aman Tanrım!” diyor. Havayolu şirketlerinin pilotları aşırı çalıştırması yüzünden pilotların uçuş sırasında uyuyakalması, uçak kazalarının baş nedenleri arasında yer alıyor. Dünya çapında pilot sendikaları, pilotların çalışma saatlerinin azaltılması için mücadele ediyor. Son 15 yılda 10’dan fazla ölümcül uçak kazasının pilot yorgunluğundan kaynaklandığı belirtiliyor.

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/

İrmik helvası tatlısının yapılışı - etutweb

Türü
: Tatlı

Pişirme Süresi
: 20 dk

Pişirme Şekli
: Tencere

Zorluk
: Kolay

Kişi Sayısı
: 4-6


Malzemeler
•2 su bardağı süt
•2 su bardağı irmik
•1 su bardağı tozşeker
•1 çay bardağı dolmalık fıstık
•3 yemek kaşığı margarin

HazırlanışıTencereye margarini koyup eritin eridikten sonra irmik ve dolmalık fıstığı ekleyerek kavurun. Üzerine toz şekerini ve sütünü de ekleyip kaynamaya bırakın, ara ara karıştırmayı ihmal etmeyin, kaynadıktan sonra altını kısıp sütünü çekmeye bırakın. Tamamen çektikten sonra ocağı kapatın, dinlenmeye bırakın. İsterseniz sıcak veya soğuk olarak servis yapın. Servis yaparken yanında dondurma ile de servis yapabilirsiniz.

Kaynak: herdembilgi.blogcu.com

Revani tatlısının tarifi - Revani tatlısı nasıl yapılır, Revani tatlısı için gerekli malzemeler

Malzemeler
•3 yumurta
•1 BARDAK yoğurt
•1 bardak irmik
•1 bardak un
•1 çay bardağı sıvıyağ
•1 paket kabartma tozu
•3 bardak toz şeker
•3 bardak su
•1 tatlı kaşığı limon suyu


HazırlanışıYumurta ve 1 bardak toz şeker çırpılır un-irmik-yoğurt-sıvıyağ kabartma tozu eklenerek 175 derecede 20 dakika pişirilir. 3 bardak su ve 3 bardak şekerle şerbet yapılıp sıcak keke soğuk şerbet dökülerek şerbeti çekmesi beklenir.

Kaynak: herdembilgi.blogcu.com

yassı kadayıf nasıl yapılır ?, yassı kadayıf tarifi

Pişirme Süresi
: 25-30 dk

Beslenme Tipi
: Vejetaryen

Pişirme Şekli
: Kızartma, Tencere

Zorluk
: Orta

Kişi Sayısı
: 4-6


Malzemeler
•8 tane yassı kadayıf
•1 çay bardağı süt
•3-4 su bardağı sıvıyağ
•4 yumurta
•1 su bardağı dövülmüş ceviz
•4 su bardağı su ( Şerbet için)
•4 su bardağı toz şeker (şerbet için)
•yarım limon suyu (şerbet için)

HazırlanışıŞerbeti hazırlamak için suyla şekeri bir tencerede kaynamaya bırakın. Kaynadıktan sonra ateşi kısın limon suyunu ekleyip şerbetin kıvamı hafif ağırlaşana kadar pişirin. Ateşten alıp soğumaya bırakın. Yassı kadayıfların sertleşmiş kenarlarını mutfak makasıyla yuvarlaklığını bozmamaya dikkat ederek kesin. Her birini süte batırıp çıkartın. Derin bir tencerede sıvıyağı kızdırın. Yumurtaları bir kâsede iyice çırpın. Yassı kadayıfların her birini arkalı önlü yumurtaya bulayın ve kızgın yağa atın. Pembeleşinceve kadar kızartıp süzerek yağdan alın ve soğumuş şerbetin içine atın. Üzerine bol ceviz serperek servis yapın.

Kaynak: herdembilgi.blogcu.com

Cevizli Kayısı Tatlısı Yapılışı ve tarifi

Mutfağı
: Türk

Türü
: Tatlı

Pişirme Süresi
: 30 dk

Pişirme Şekli
: Tencere

Zorluk
: Çok Kolay

Kişi Sayısı
: 6-8



Malzemeler
•istediğiniz kadar ceviz
•istediğiniz kadar kayısı
•istediğiniz kadar dondurma (üzeri için)
•2.5 su bardağı su
•1 su bardağı şeker
•yarım çay bardağı sıvı yağ
•istediğiniz kadar kaymak (üzeri için)



Kuru kayısıları yıkayın ve ondan sonra içlerini açın ve cevizleri doldurun tencereye dizin. Üstüne şekeri, suyu ve sıvı yağı dökün, ocağa koyun. Kayısıların altı kızarıncaya kadar pişirin. Soğuduktan sonra isteğe göre dondurma ya da kaymak ile yiyebilirsiniz.

afiyet olsun ...
Kaynak: herdembilgi.blogcu.com

Aş Çorbasının tarifi

Malzemeler 2 Çorba Kaşığı Sıvıyağ
2 Adet Soğan
1 Çorba Kaşığı Salça
150 gr. Kıyma
1 Adet Etsuyu Tableti
1 Su Bardağı Su
1 Çay Bardağı Haşlanmış Nohut
1 Çay Bardağı Haşlanmış Yeşil Mercimek
Karabiber
1 Çay Bardağı Erişte
Tuz, Kırmızıbiber, Nane






Yemeğin Tarifi  
Kıymayı, tuz ve karabiberle yağurun. Küçük parçalar koparın. Elinizde yuvarlayarak minik köfte şekli verin.

Soğanları yemeklik doğrayın. Kızdırılmış sıvı yağda kavurun. Salçayı da ilave edip karıştırın. Köfteleri de soğanın yanına alıp dikkatlice çevirmeye devam edin. Etsuyu tabletini ve 4 su bardağı suyu ilave edin.

Kaynayınca mercimek ve nohutu katın. En son olarak erişteleri ilave edin. Kapağını kapatıp 10 dakika daha pişirin. Üzerine kırmızıbiber ve nane serpip servis yapın

Kaynak: http://www.nepisirsem.com/

17 Kasım 2010 Çarşamba

2030 yılında 400 milyon diyabetli!

Dünya Diyabet Vakfı'nın verilerine göre küresel diyabet artıyor.

Dünyada yılda yaklaşık 4 milyon insanın yaşamını yitirmesine neden olan diyabet hastalığı sayısı hızla artıyor. Dünya Diyabet Vakfı tarafından hazırlanan Dünya Diyabet Atlası'nın verilerine göre, 2030 yılında dünyadaki diyabet hastalarının sayısının 438 milyona ulaşması bekleniyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de hastalığın özellikle gelişmekte olan ülkelerde artacağı, tüm diyabet vakalarının yaklaşık % 90'ını oluşturan tip 2 diyabetin daha genç yaşlarda etkili olacağı tahmininde bulunuyor. Diyabetle mücadele amacıyla yaşam ve beslenme tarzına ilişkin bilinçlendirme çalışmalarına önem verilirken, araştırmacı ilaç sektörü de diyabet hastalarının yaşam kalitesini yükseltecek yeni ilaç adayları üzerinde çalışıyor.
11 Kasım 2010, İstanbul; Dünyadaki diyabet hastaları sayısının bu yılsonu itibarı ile 285 milyon olması ve 2010'da 4 milyon kişinin bu hastalığın yol açtığı sağlık sorunlarından ötürü yaşamını yitirmesi bekleniyor.[1]
Yaşlanma ve yaşam tarzı hastalığı yaygınlaştırıyor
Diyabet hastalığının hızlı artış göstermesinin altında yaşlanan nüfus, beslenme ve yaşama tarzları, fazla hareket etmemek ve aşırı kilolu olmak gibi nedenler yer alıyor. Hastalığın önümüzdeki yıllarda gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı bir şekilde yaygınlaşacağı tahmin ediliyor. Ayrıca, tüm diyabet vakalarının % 90'ını oluşturan tip 2 diyabetin giderek artan bir şekilde daha genç yaşlarda ortaya çıkmaya başlaması bekleniyor. DSÖ kaynaklarına göre, gelişmiş ülkelerdeki diyabet vakalarının çoğu emeklilik yaşını geçmiş bireylerde görülüyor. Buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerde diyabet hastalarının çoğunluğunu 35 - 64 yaş arasında, henüz yaşamlarının üretken dönemlerinde bulunan bireyler oluşturuyor.[2]
Hastalığın ekonomik faturası da hayli yüksek. Amerikan Diyabet Derneği'nin (American Diabetes Association - ADA) yaptığı bir araştırmaya göre, ABD'de 2007 yılında diyabet nedeni ile 15 milyon işgünü devamsızlık, 120 milyon işgünü düşük performans görülürken, diyabetin yol açtığı sağlık nedenleri ile 107 milyon işgünü de kaybedildi. Hastalığın ABD'ye 2007 yılındaki faturası, 174 milyar dolar oldu. Bunun 116 milyar doları diyabetin ve neden olduğu sağlık sorunlarının tedavisi için harcandı.
Yenilikçi ilaç adayları yolda
Araştırmacı ilaç sektörü, diyabet hastalarının yaşam kalitesini yükseltmek ve hastalığın daha iyi tedavi edilebilmesini sağlamak için yoğun bir tempo ile çalışıyor. Bu kapsamda Ar - Ge sürecinin çeşitli aşamalarında bulunan yeni ilaç adaylarının ilaç haline getirilerek biran önce hastalara sunulması için çaba gösteriliyor. Üzerinde çalışılan ilaç adayları arasında kan şekerini düzenleyen bir insan hormonunu tetikleyen haftada bir alınacak bir tedavi, ensülin duyarlılığına yol açan genleri düzenleyen bir tedavi ve glikoz sorununa yol açan proteini engelleyen bir ilaç adayı bulunuyor.
Türkiye'de diyabet sıklığı % 13,7 
Konuyu değerlendiren Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkan Yardımcısı Engin Güner, hastalığın Türkiye'yi de önemli ölçüde etkilediğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Türkiye Diyabet Epidemiyoloji Araştırma Projesi verilerine göre Türk erişkin toplumunda diyabet sıklığı %13,7’ye ulaşmıştır. Ulusal Hastalık Yükü çalışmasının verilerine göre diyabet, Türkiye’de ulusal düzeyde ölüme neden olan ilk 10 hastalık arasında % 2,2 ile 8. sırada yer almaktadır. Cinsiyetlere göre bakıldığında erkeklerde 11., kadınlarda ise 7. sırada ölüm nedenidir.[3] Bugün tüm dünyada diyabetle iki yönlü bir mücadele sürdüğünü söyleyebiliriz.  Bir yandan insanlar yaşam ve beslenme tarzlarını değiştirmeleri konusunda bilinçlendiriliyorlar, bir yandan da hastalığa yakalanmış olanların yaşam kalitesini yükseltmek ve etkin tedaviler geliştirmek için araştırmacı ilaç endüstrisinin çalışmaları hızla sürmektedir. Genler ve proteinlerle ilgili tıp alanındaki olağanüstü gelişmeler ve biyoteknoloji alanındaki ilerleme sayesinde daha önce yapılamayan pek çok şeyi yapmak artık mümkündür. Türkiye de bu dengeyi kurmak zorundadır. Hem insanlarımızı diyabetin nedenleri konusunda bilinçlendirmeli, hem de hastalarımızın en yeni ve en etkin ilaç ve tedavilere gecikmeden erişimini sağlamalıyız. AİFD bu hedefe yönelik çalışmalarını sürdürecektir." 

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/

Peugeot’dan 207’ye yeni bir seri daha

Peugeot, 207 modeline bir özel seri daha ekledi. “Envy” adı verilen bu 207, zengin donanım paketi ve uygun fiyatıyla dikkat çekiyor.
Trendy versiyonlarındaki standart ekipmanlara ilave edilen yan hava yastıklarına sahip 207 Envy’de, ayrıca hız sabitleyici “Cruise Control”, USB ve MP3 çalar ön sis farları, spor tip ön tampon ve isteğe bağlı alınabilen 15 inç alaşım jantlar da bulunuyor. 207 Envy otomatik şanzımanlı 1.4 lt (90 HP) benzinli ve manuel şanzımanlı 1.4 lt (70 HP) dizel motor seçenekleriyle satılıyor.

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/

18 Kasım 2010 İstanbuldaki nöbetçi eczaneler adres ve telefonları

İstanbul Nöbetçi Eczaneleri ve Telefonları…
18 Kasım 2010 tarihindeki istanbul ilindeki tüm nöbetçi eczanelerin adres ve telefon numaralarına artık sitemizden verilen kaynaklarla ulaşabilirsiniz..
18 Kasım 2010 tarihindeki nöbetçi eczanelerin adres ve telefonları için TIKLAYIN

Kaynak: http://www.teknolojiweb.net/

Milli Takım gelecek için umut verdi

Hazırlık maçında Hollanda'ya konuk olan A Mili Takımımız, yepyeni kadrosuyla çıktığı ve iyi bir mücadele ortaya koyduğu maçtan 1-0 mağlup ayrıldı.
Hiddink yönetiminde çıktığı EURO 2012 elemelerine iki galibiyetle başlayan, ancak son iki maçında da mağlup olan A Milli Takım, özel maçta Hollanda'ya da tek golle boyun eğdi. Ancak 9 oyuncunun ilk kez kadroda yer aldığı milli takım, gelecek için ışık verdi.

Maça iyi başlayan Ay Yıldızlılarımız, henüz 11. dakikada gole çok yaklaştı. Nuri'nin ara pasıyla topla buluşan Burak Yılmaz, iki kişiden iyi sıyrılarak düzgün bir vuruş çıkardı. Ancak kaleci Stekelenburg son anda topu kornere çeldi. Milliler, daha sonra rakibin oyunu dengelemesini engelleyemedi.
Büyük bir bölümü orta saha mücadelesi şeklinde geçen ilk yarıda, her iki takım da gol bulmayı başaramadı

Kaynak ve devamı: http://www.internethaber.com/milli-takim-gelecek-icin-umut-verdi-309935h.htm

19 Kasım 2010 Milli piyango çekiliş sonuçları

19 Kasım 2010 Milli piyango çekiliş sonuçları
Milli piyangonun 19 kasım 2010 çekilişi yapıldıktan kısa bir süre sonra sonuçlar detaylı ve tam liste olarak sitemize eklenecektir..

17.11.2010 şans topu çekiliş sonuçları

Sonuçlar: 3   7   11   12   32   +12
Detaylar:
5+1 Bilen Kişi Sayısı  :  3   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  140.109,75 TL
5 Bilen Kişi Sayısı  :  22   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  1.736,90 TL
4+1 Bilen Kişi Sayısı  :  267   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  143,30 TL
4 Bilen Kişi Sayısı  :  3.123   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  16,40 TL
3+1 Bilen Kişi Sayısı  :  7.336   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  9,30 TL
3 Bilen Kişi Sayısı  :  99.138   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  1,75 TL
2+1 Bilen Kişi Sayısı  :  63.159   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  2,90 TL
1+1 Bilen Kişi Sayısı  :  194.081   Kişi Başına Düşen İkramiye  :  1,55 TL

Kaynak: http://www.teknolojiweb.net/

18/11/2010 Süper loto çekiliş sonuçları

Süper loto'nun bu akşamki çekilişi yapıldıktan sonra sonuçları sitemizden takip edebilirsiniz..Eski çekiliş sonuçlarına ulaşmak isteyen ziyaretçilerimizin konuya yorum yaparak ya da http://www.teknolojiweb.net/ sitesine girer editör arkadaşlarımızdan yardım alabilirler..

Saygılarımızla

Bayramda dişlerinize dikkat!

Bayram boyunca ziyaretlerde ikram edilen yiyecekler özellikle şeker ve tatlılar ağızda asidik ortam yaratarak diş çürüğü oluşumunu hızlandırabiliyor
Yiyeceklerin yanında tüketilen asitli içecekler de bu sürece katkıda bulunuyor. Bir de bulunduğumuz ortamda dişleri fırçalama imkanı bulamadığımız düşünülürse dişlerimizi korumak zorlaşıyor.
Fırçalayamadığımız zamanlarda ise dişleri bol su ile çalkalamak da zararlı etkiyi azaltmaya yardımcı oluyor. Diş Hekimi Özkan Çankaya, dişlerin mümkün olduğunca az zarar görmesi için önceden tedbir almak gerektiğini vurguluyor. Çünkü; bakımı, temizliği ve tedavisi yapılmış dişler, olumsuz koşullardan daha az etkileniyor. Dr. Özkan Çankaya, bayram öncesi gerekli ağız ve diş bakımlarının yapılmasının, çürüklerin ya da diğer problemlerin tedavi edilmesinin ağız kokusunun da önüne geçeceğini belirtiyor. Böylece, sağlıklı dişlerin ışıltısı tüm yüzünüze yansıyarak bayramda gönül rahatlığı ile gülümsemenizi de sağlayacak.
Gelişen teknoloji ve estetik diş hekimliği sayesinde diş yapısından kaynaklanan rahatsızlıkları gidermek için bayram öncesi estetik tedavilere de başvurulabilir. Çeşitli nedenlerle zaman içinde değişen diş rengi sizi rahatsız ediyorsa Bleaching adı verilen son derece etkili ve pratik bir yöntem ile yaklaşık 6 – 8 ton açılabiliyor. ‘Laminate Veneer’ ile de doğal dişlere sahip olabilirsiniz. Dişlerin ön yüzlerine yapışan porselen yapraklar olan ‘Laminate Veneer’ler, ışığın geçmesine imkân tanıyarak, uygulandığı dişlerin tamamen gerçek gibi görünmesini sağlıyor. Eksik dişler estetik gülüşü engeller, ağız yapısında oldukça çirkin bir görüntüye sebep olur. Dr. Özkan Çankaya, hastanın yeni dişine aynı gün kavuşabileceği bir yöntem olarak tanımladığı Implant uygulaması ile bu olumsuz görüntünün acı ve ağrı yaşanmadan, dolgu uygulamasından bile daha kolay bir şekilde çözüm bulduğunu belirtiyor
Kaynak : http://www.internethaber.com/

6 Kasım 2010 Cumartesi

bitlis coğrafi konumu ve bilgileri

Yüzölçümü: 6.707 km²

Nüfus: 330.115 (1990)

İl Trafik No: 13

Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Bitlis'i, güneyden Siirt, batıdan Muş, kuzeyden Ağrı illeri ve doğudan Van Gölü çevreler.

Bitlis, Kaleleri ve Türk İslam eserleriyle önemli bir ildir.

İLÇELER:

Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Mutki ve Tatvan' dır.

 

hakkari ilinin coğrafi konumu ve genel bilgileri

Yüzölçümü: 9.521 km²

Nüfus: 172.479 (1990)

İl Trafik No: 30

Derin ve uzun Zap Vadisi'nin güney yamacına kurulu ve dört bir yanı dağlarla çevrili Hakkari; Anadolu'nun en ırak illerinden biridir. Türkiye haritasının güneydoğu köşesinde en uçtaki konumuyla ve İran - Irak sınırındaki 343 km. sınır şeridi ile ülkemizin en stratejik ili olduğu söylenebilir.

 

Ordu ilinin genel bilgileri coğrafi konumu

Yüzölçümü:
6.001 km²
Nüfus:
830.105 (1990)

Doğanın tüm güzelliklerinin cömertçe sergilendiği bir belde olan Ordu, deniz turizmi imkanları bakımından Doğu Karadeniz bölgesinde en şanslı il durumundadır.

Bölgenin en temiz kumu ve bölgenin en uzun kıyı şeridine sahiptir. Kıyı şeridinde, birbirinden güzel koylar, doğal ve sağlıklı plajlar ve çeşitli mesire yerleri mevcuttur.

Rize ilinin genel bilgileri

İLİN ADININ KAYNAĞI :

Rize'nin tarihi öncesi hakkında bilgilerimiz sınırlıdır. Yöreye hakim olan orman dokusu nedeniyle, Rize'nin tarih çağları ile ilgili bilgilere ışık tutacak arkeolojik bulgular da bu güne kadar ortaya çıkarılamamıştır. Rize'nin tarihi ancak komşu illerin ve bölgelerin tarihleri ile bağlantılı olarak ele alınabilmiştir.
Rize ilinin adı ile ilgili olarak değişik görüşler ileri sürülmüştür; Yunanca pirinç anlamına gelen Rhisos, Rumca'da "RIZA" olarak dağ eteği anlamında kullanılmıştır. Osmanlıca'da ise "RİZE" ufak kırıntı, döküntü anlamındadır. Ayrıca Erzincan'ın Sakalar dönemindeki "Eriza" olan adının başındaki "e" sesinin düşmesi ile adaş olarak Rize için de kullanıldığı ifade edilmektedir.

zonguldak ilinin coğrafi konumu ve genel bilgileri

Yüzölçümü: 8.629 Km²

Nüfus: 1.073.560 (1990)

İl Trafik No: 67

Zengin tarihi bir geçmişi olan göz alabildiğince yeşili, bin yıllık mağaraları, doğal ve tarihi güzellikleriyle Zonguldak görülmeye değer bir ildir.

buldur ilçesi hakkında genel bilgiler

Yüzölçümü: 6.887 km²

Nüfus: 254.899 (1990)

İl Trafik No: 15

İlk insanların yaşadıkları, yerleşim yerleri, antik kentleri ve Türk İslam eserleri ile önemli bir turizm merkezidir. Burdur İnsuyu mağarası ve gölleriyle ilgi çekmektedir.

 

ısparta ilinin coğrafi konumu ve gene bilgileri

Yüzölçümü: 8.933 km²

Nüfus: 434.771 (1990)

İl Trafik No: 32

Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin kesiştiği Göller Bölgesi denilen noktada yer alan Isparta ili, Eğirdir, Kovada ve Gölcük gölleri, Kovada ve Kızıldağı Milli Parkları ile zengin bir fauna ve floraya sahiptir.

 

Türkiye 'nin coğrafi konumu

Türkiye’nin Coğrafi Konumu ve Özellikleri

Türkiye Kuzey Yarım Küre’de, eski dünya karalarının birbirine en çok yaklaştıkları stratejik bir bölgede yer alır. Buna bağlı olarak matematiksel ve özel konumu ülkenin sosyal, politik ve ekonomik durumu üzerinde etkili olmaktadır.

Türkiye’nin Matematiksel Konumu

Türkiye 36° - 42° Kuzey enlemleri, 26°-45° Doğu boylamları arasında yer alır. Buna bağlı olarak;

akdeniz bölgesi coğrafi konumu: akdeniz bölgesi

Akdeniz Bölgesi, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Anadolu’nun güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır. Genişliği 120-180 km arasında değişir. Batı ve kuzey batısında Ege Bölgesi, kuzeyinde İç Anadolu Bölgesi, doğusunda Güneydoğu Anadolu Bölgesi, güneyinde ise Akdeniz bulunur. Güneydoğudan Suriye ile komşudur. Türkiye’nin başka bölgelerinde olduğu gibi Akdeniz Bölgesi’nde de bölge sınırları ile yönetim birimleri olan illerin sınırları tümüyle çakışmaz. Akdeniz Bölgesi sınırları içerisindeki iller şunlardır:

1 Kasım 2010 Pazartesi

11.sınıf -coğrafya kitabı cevapları 51.sayfadan 100.sayfaya kadar

SAYFA 52’DEKİ ETKİNLİK
Sütün üretim aşamasından soframıza gelene kadar etkili olan doğal faktörler içerisinde özellikle iklim şartları hayvancılık yapılan bölgeyi o bölgedeki çayır yetişmesini direk etkiler buda üretim miktarı üzerinde etkili olur.

Yaz yağışının olduğu alanlarda gür otlaklar yetişeceğinden verim artar maliyet azalır.Aksi takdirde hayvanları hazır yemle beslemek zorunda kalırsınız buda maliyeti arttırır.

25 Ekim 2010 Pazartesi

Okyanus akıntıları

Gökyüzünde çakan şimşekler, şiddetle yağan yağmur, kar, hızla esen rüzgarlar veya açık bulutsuz sıcak bir hava.Tüm bu tanımlar, içinde yaşadığımız gezegende hepimizin tanık olduğu iklim olaylarıdır. Bu tasvirlerde ortaya çıkan gerçek ise çeşitliliktir. Yüce Allah bu çeşitliliği sebepleri ile birlikte yaratarak bizlere üstün aklını bir kez daha gösterir.

Dünyanın şekli, yörüngesi, yükselti, bakı, kara ve denizlerin dağılışı, denize olan yakınlık ve uzaklık, rüzgarlar ve okyanus akıntıları iklim çeşitliliğini yaratan sebeplerin başlıcalarıdır.
İşte bu sebeplerden biri olan “Okyanus Akıntıları” sınırlı su kütlesinin belirli bir yönde hareketi olarak tanımlanır.

16 Ekim 2010 Cumartesi

Tıkla, ek yerleştirme sonucunu öğren

2010-ÖSYS genel yerleştirme sırasında açık kalan, kaydolmama nedeniyle boş kalan ve genel yerleştirme sonrası yeni açılan yükseköğretim programları kontenjanlarına ek yerleştirme işlemleri tamamlandı. Sonuçlar açıklandı.
SONUÇLARI KONTROL ETMEK İÇİN BURAYA TIKLAYIN!


Kaynak : http://www.internethaber.com/

Deniz ve kıyı kirliliği

Deniz kirliliği çevre kirliliğinin bir parçasıdır. Denizlerin dezavantajı, kara, nehir, göl, atmosfer gibi ortamlara atılan hemen hemen her tür kirleticinin bir şekilde denizlerde sonlanmasıdır. Malzeme üretim ve kullanımı ile enerji üretimi sonucu denizlere binlerce madde girmektedir. Bunların bir kısmı içlerinde klorür bulunduran pestisidler yapay radyoaktif maddeler, gibi insan yapısı olup denizlere tamamen yabancıdır. Diğer kısmı ise, denizlerde doğal olarak bulunan maddeler olmasına. karşın, kurşun örneğinde olduğu gibi girdi fazlalığı sebebiyle doğal dengeleri bozulmaktadır.

Dünyanın şekline bağlı sonuçlar

* Dünya’nın geoit şekli nedeniyle, yerçekimi Ekvator’dan kutuplara doğru artar. Dünya, geoit değil de küre şeklinde olsaydı, yerçekimi Dünya’nın her yerinde aynı olurdu.
* Dünya’nın geoit şekli nedeniyle Ekvator diğer paralellerden ve meridyenlerden daha uzundur. Dünya küre şeklinde olsaydı, Ekvator çevresi (kutupları çevreleyen iki meridyenin uzunluğu) birbirine eşit olurdu.
* Ekvator çevresi =40.077 km
* Kutuplar çevresi=40.009 km
* Dünya’nın küreselliği nedeniyle, ekseni çevresindeki dönüş hızı

Yerçekirdek nedir?

Yerçekirdek dünyanın en iç kısmını oluşturur. En kalın geosferdir.

Mantodan Wiechert – Gutenberg kesintisiyle ayrılır. 2.890 kilometre derinlikten dünyanın merkezine (6.370 km) kadar uzanır; yani 3.480 kilometre kalınlıktadır. Yoğunluğu dış sınırında 10, dünyanın merkezi kısmında ise 13 kadardır. Esas olarak demir ve nikelden oluştuğu sanılmaktadır. Çekirdek, eski literatürde Nife terimiyle açıklanan kısma karşılık gelir. Deprem dalgalarının yayılışına bakılarak yapılan araştırmalar, çekirdeğin iki kısımdan meydana geldiğini göstermektedir:

Türkiye’de iç göçler

Yeni yüzyılın başlangıcında Türkiye’nin yapısal problemlerinden bir tanesi de iç göçtür. 1950 yılında şiddetlenmeye başlayan iç göç beraberinde nüfus, istihdam, yaşam kalitesi ve kentleşme açılarından birçok sorunlar getirmiştir.

Nüfus, ekonomik problemler, Çevre şartlarında bozulmalar, siyasi problemler ve savaşlar gibi nedenler ile başlayan göç hareketleri gerek merkezi yönetimi gerekse yerel yönetimleri sosyo-ekonomik açıdan zorlamaktadır.

Gündönümü

Gündönümü, yılda iki kez tekrarlanan ve güneşin dünyaya (ekvator çizgisine) en uzak mesafede olduğu ana verilen addır. Günlerin ve gecelerin kısalmaya veya uzamaya başladığı andır.

Yaz Gündönümü`nde (yaklaşık 21 Haziran), güneş ışıkları Yengeç Dönencesi`ne dik gelir. Kuzey yarıkürede günler kısalmaya, güney yarıkürede uzamaya başlar. Bu tarih bazı ülkelerde kuzey yarıkürede yazın, güney yarıkürede kışın başlangıcı sayılır. Bununla beraber bazı ülkelerde de yazın veya kışın tam ortası kabul edilir.Güney yarıkürede en kısa gün,Kuzey yarıkürede en kısa gece yaşanır.

Ekinoks nedir?

Ekinoks ya da gün tün eşitliği, güneş ışınlarının ekvatora dik vurması sonucunda aydınlanma çemberinin kutuplardan geçtiği an. Gündüz ile gecenin eşit olması durumudur. Yılda iki kez tekrarlanır.

Kuzey Yarıkürede yaklaşık olarak 21 Mart İlkbahar Ekinoksu – 23 Eylül Sonbahar Ekinoksudur.

Güney Yarıkürede yaklaşık olarak 21 Mart Sonbahar Ekinoksu – 23 Eylül İlkbahar Ekinoksudur.

Kaynak: englishpage.blogcu.com

Sıcak iklim kuşakları

Ekvatoral (Tropikal) İklim

Ekvator’un iki tarafında 10 ° enlemleri arasında, Okyanus Adaları’nda, Amazon Havzası’nda ve Kongo Havzası’nda görülür.
Her mayıs yağışlıdır.
Yıllık sıcaklık ortalaması 15 °C civarındadır.
Yıllık sıcaklık farkı çok azdır.
Yıllık ortalama yağış 8.000 – 9.250 km’dir.
Buradaki insanlar kapalı tenlidir.
Bitki örtüsü yuvarlak yapraklı bakır ormanıdır.
Genelde evler kütük veya odundandır.
Genelde yağlı kamış,patates,pirinç ve lahana yetiştirilir.
Endonezya ve Malezya’nın büyük bir bölümünde etkilidir.
Güneş ışınları, yıl boyunca dik ve dike yakın açılarla geldiğinden yıllık sıcaklık farkı azdır.

Kurşunlu Şelalesi

Kurşunlu Şelalesi, Antalya Isparta karayolunun 24 kilometresinden sola dönülerek 7 km devam edildiğinde ulaşılan bir şelaledir.

Kurşunlu Şelalesi’ne su 18 metre yükseklikten dökülmekte ve küçük şelaleciklerle 7 adet küçük gölet birbirine bağlanmaktadır. Kurşunlu Şelalesi 2 kilometrelik bir kanyonun içinde kalmaktadır. Bu alan 1986 yılında park haline getirilerek ziyarete açılmıştır. Şelale ve piknik yeri 33 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Piknik alanı içinde; manzara seyir teraslan, çocuk parkı, restoran, otopark, gezinti patikaları, içme suyu, tuvalet vardır. Ulaşım, belediye otobüsleri ve minibüslerle sağlanabilmektedir.

Yapraklı kara yosunları

Çok hücreli, fotosentetik bitkilerdir. Yapraklı kara yosunlarının iletim sistemleri ve gerçek kök, yaprak ve gövdeleri yoktur. Çoğu yapraklı olan küçük yapılı türler içerirler. Kök yerine bir ya da çok hücreden oluşan “rizoid”ler (köksü yapılar) bulunur.

Kara yosunlarında sporofit ve gametofit evre olmak üzere 2 farklı yaşam evresi vardır.

Akarsuların oluşturduğu şekiller

Akarsular yeryüzünün şekillenmesinde en etkili olan dış kuvvetlerdir. Çünkü, kutup bölgeleri, çöller ve dağların yüksek kısımları dışında kalan yerlerde akarsular etkilidir.

Sahip olduğu konum, iklim ve topoğrafya özelliklerinden dolayı Türkiye de akarsuların etkili olduğu ülkeler arasındadır.
Türkiye’deki akarsu sistemi Üçüncü Jeolojik Zaman’ın sonunda, orojenik hareketlerin bitmesiyle oluşmaya başlamıştır.

Dünyanın en kısa insanları

Dünyanın en kısa boylu insanları Hint Okyanusundaki Andoman adasında yaşayan Onge’lerdir. Bunların boyu 1 metre 43 santimi geçmez. Zenci ırkından gelen Onge’lerin bugün sayıları beşyüze inmiştir.

Ongeler’den sonra gelen en kısa boylu insanlar Kongohun İturi ormanlarında yaşayan Pigmelerdir.

Pigmeler’in ortalama boy uzunluğu 1 metre 48 santimdir.

Kaynak: englishpage.blogcu.com

Munzur (Mercan) sıradağları

Munzur yahut Mercan sıradağları, Yukarı Fırat bölgesinde, Doğu Anadolu bölgesinin batısında yer alır. Torosların uzantısı olup kalkerli, dişli kütledir. Yerleşim olarak Tunceli ile Erzincan arasındaki platoda 130 km uzunlukta batıdan doğuya Avcı Dağları’na uzanır.

Göksu nehri (Kilikya)

Göksu Antalya, Konya, Karaman ve Mersin illerinden akan ve Akdenize dökülen bir nehirdir. Göksu nehri 260 km uzunluğundadır. Aşağı yukarı aynı uzunlukta iki kolu vardır, kuzey kolu Gökçay güney kolu ise Gökdere’dir, ikisinin kaynağıda Toros Dağları’ndaki Geyik Dağları’ndan çıkar.

Geyik Dağları Antalya-Gündoğmuş ve Konya-Hadım arasındadır ve Alanya’nın 50 km kuzeyinde bulunur. Bu iki kol Karaman-Ermenek’i geçtikten sonra Mut’un güneyinde birleşerek Göksu adını alır ve daha sonra Taşucu ile Silifke arasında Akdeniz’e dökülür.

Hasankeyf ve tarihi

Hasankeyf, Osmanlı’daki ismi”Hısn-ı Keyfa” olan tarihteki önemini Artuklular’ın 1101 yılında buraya hakim olması ile kazandı. Bu tarihten itibaren o günkü ismi ile Hısn Keyfa, Orta Çağ’ın önemli şehirlerinden biri oldu. Artuklular, bölgenin idaresinde zaman zaman söz sahibi olduklari gibi, Hasankeyf’te de önemli eserler bıraktı.

Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf, ticari ve ekonomik olarak da gelişti.

Antalya ve tarihi

Antalya tarihi taş devrine kadar dayanır.Bunun kanıtı Yağca Köyü civarında Karain Mağarasında bulunan Paleolitik çağ buluntularıdır.
Karataş Semahöyük kazılarında çok büyük mikarda eski tunç çağı buluntuları çıkarılmıştır.Hititlerin çivi yazılı tabletlerinde geçen Ahiyava’ ya da Arzova ülkesinin Pamfilya (Antalya ) olabileceği tarihçiler arasında ileri sürülüyor.Fakat Side hariç bir kaç buluntunun dışında burada yaşadığına dair bir buluntuya rastlanmıştır.

Dünya üzerindeki ırklar nelerdir?

Irk, insan türünün belli başlı ve devamlı çeşitlerini tanımlamak için kullanılan deyimdir. Herkesin bildiği gibi, yeryüzünde birbirinin tamamen eşi iki insana rastlamak olanağı yoktur. Fakat insanların hepsi birçok bakımdan benzerlik gösterirler.

Halen dünyada yaşayan yaklaşık olarak 3.000.000.000 (3 milyar)ı aşkın insanı belirli ırk guruplarına ayırmak güçtür. Ancak genel bir bakışla insanların % 43 ünün sarı, % 33 ünün beyaz, %24ünün de siyah ırka mensup olduğu anlaşılır. Başka türlü söylemek gerekirse,dünya nüfusunun 3/2 sini “renkli” insanlar meydana getirmektedir.

Ramsar sözleşmesi

1971 yılında birçok ülke tarafından imzalanan Ramsar Sözleşmesi sulak alanların korunması yönünde atılmış önemli bir adım.

Tüm sulak alanların korunmasına birincil öncelik sağlanması, sulak alan ekosistemlerindeki biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi yönünde gerekli önlemlerin alınması bu görüşmeler sonucunda karara bağlandı.

Ramsar Sözleşmesi’ne Türkiye 1993 yılında imza attı. Türkiye’de 19′u önemli olmak üzere 250′yi aşkın sulak alan sözleşme kapsamına alındı.

Türkiye’deki volkanik göller

Türkiye’de volkanik göller geniş yer tutar.Bu bölgelerde ki yanardağ faaliyetlerinden bir kısmı yakın bir geçmişte de sürmüştür.
Bu nedenle henüz fazla aşınmalara uğramadan tazeliğini korumuş yanardağ şekilleri ve bu arada da krater,kaldera,maar gibi volkanik çukur şekiller yoktur.
Bu çukurlardan bir kısmında sular birikerek göller oluşmuştur.Türkiye’de bunların sayısı çokçadır.Burada birkaç örnek verilecektir.

Dünyanın en küçük devletleri

Avrupa’nın dört buçuk minik devletini şöylece sıralayabiliriz : Liechtenstein (Lihtenştayn) Prensliği.SanMarino Cumhuriyeti, Manaco (Monako) Prensliği, Lüksemburg Dukalığı ve Andora.

Şimdi sırasıyla bunları görelim.

LİECHTENSTEİN PRENSLİĞİ

İstanbul boğazının ölçüleri

Marmara denizi ile Karadenizi birleştiren İstanbul boğazının uzunluğu, yaklaşık olarak 29.900 metredir.Buna girinti ve çıkıntılar dahil değildir. Genişliği ise yer yer değişir. En dar yeri,Rumelihisarı ile Anadoluhisarı arasında olup, 698 metredir.

Yapılan ölçmelerden,boğazın derinliğinin5 0 metre ile 120 metre arasında değiştiği görülmüştür. Tespit edilebilen en derin çukur Bebek camii ile Kandilli arasında olup, derinliği 120 metredir.

15 Ekim 2010 Cuma

İllerimizin yüzölçümleri

İllerin iki ayrı kamu kurumu tarafından verilmiş yüzölçümleri Plaka kodu İlin adı Alan (km²)
HGK DİE (2004)
01 Adana 14.256 14.045,56
02 Adıyaman 7.572 7.606,16
03 Afyon 14.532 14.718,63
04 Ağrı 11.315 11.498,67
05 Amasya 5.731 5.703,78
06 Ankara 25.615 25.401,94
07 Antalya 20.599 20.790,56
08 Artvin 7.493 7.367,10

Yerçekirdek nedir?

Yerçekirdek dünyanın en iç kısmını oluşturur. En kalın geosferdir.

Mantodan Wiechert – Gutenberg kesintisiyle ayrılır. 2.890 kilometre derinlikten dünyanın merkezine (6.370 km) kadar uzanır; yani 3.480 kilometre kalınlıktadır. Yoğunluğu dış sınırında 10, dünyanın merkezi kısmında ise 13 kadardır. Esas olarak demir ve nikelden oluştuğu sanılmaktadır. Çekirdek, eski literatürde Nife terimiyle açıklanan kısma karşılık gelir. Deprem dalgalarının yayılışına bakılarak yapılan araştırmalar, çekirdeğin iki kısımdan meydana geldiğini göstermektedir:

Tropik Yağmur Ormanları

Milyonlarca yıl önce ortaya çıkan ve yeryüzünde yaşayan hayvanların yüzde 80′ini barındıran tropik yağmur ormanları günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Ekolojik sistemler bozulurken, pek çok canlının yaşam alanı yok edilmektedir. Bitki örtüsünün yoğunluğu nedeniyle tropik yağmur ormanları gezegenimizin en önemli oksijen kaynaklarından biri durumdadır.

Denizaltı volkanları

Denizaltı volkanları, yeryüzünün denizlerle örtülü olduğu bölgelerinde bulunan yarıklardır. Yeraltından gelen lavlar bu yarıklar sayesinde yüzeye çıkarlar.

Dünya üzerine bir yılda yeraltından gelen lavların %75 kadarını bu tür yarıklardan gelenler oluşturur.
Çıkan malzemelerin büyük bir çoğunluğu tektonik hareketlerin yoğun olarak görüldüğü Orta Atlantik Yükselimi olarak da adlandırılan kıta levhalarının bulunduğu bölgelerde gerçekleşir.

William Francis Ainsworth

Wiliam Francis Ainsworth, (5 Kasım 1807 Exeter – 27 Kasım 1896 Exeter) İngiliz doktor, yerbilimci, coğrafyacı ve gezgin.

Ainsworth, dönemin entelektüel bir İngiliz ailesinden geliyordu. Amcası da roman yazarı William Harrison Ainsworth’dur.

Wiliam Francis, Edinburgh Üniversitesinde okudu, 1827. Aynı üniversite de yerbilim dersleri vermeye başladı 1829. 1829 yılında Journal of Natural and Geographical Science’in başına geçti. 1835 ila 1837 yılları arasında Anadolu’yu ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu dolaştı. Anadolu ve Fırat Havzası üzerine gezi not ve gözlemlerini İngiltere’ye döndükten sonra 1838 yılında yayımladı.

Türkiye’de ve Dünyada Erozyon ve Zararları

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toprak kaybı sürecinin en önemli etkeni erozyondur. Arazi eğimi, iklim, bitki örtüsü ve toprak özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan doğal erozyonun yanısıra, insanın doğaya müdahalesi temeline dayanan bir dizi yapay etgen, erozyonu bir afet niteliğine dönüştürmektedir.
Türkiye kara yüzeyinin %90’ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir.

Depremin oluş nedenleri ve türleri

Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km. kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.

Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto’nun altındaki çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Dünyanın Yaşı ve Uranyum-Kurşun Metodunun Problemleri

Dünya kaç yaşındadır? Yaşını ölçmek mümkün müdür? Eğer mümkünse, bu hangi metodlarla olmaktadır? Bunların sıhhat derecesi nedir? Hata payı ne kadardır? Dünya’nın yaşı sadece bilime konu olan bir mesele midir, yoksa ideolojik bir yanı da var mıdır?

Dünya’nın yaşını ölçme metodları
Bütün zaman ölçme metodları aynı temel prensibe dayanır: süreklilik arzeden bazı tabiî süreçlerin hızını hesaplamak. Bugün en gelişmiş kronometri metodlarından biri, elektrik potansiyel uygulandığında başlayan kuvars kristali titreşiminin hızıdır. Birçoğumuzun kolunda taşıdığı kuvars kristalli saatler bunun en bilinen örneğidir. Diğeri ise radyoaktif elementlerin bozulma hızıdır.

10 Ekim 2010 Pazar

Boyun ağrıları için mutlaka yürüyün

Ümraniye Hisar Intercontinental Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Lütfiye Müslümanoğlu, boyun ağrısından korunmak için hafta 2 gün bir saate yakın yürüyüş yapılması ya da yüzülmesini önerdi.

Müslümanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, boyun ağrılarına ilişkin bilgiler vererek, tedavisi ve korunmasına ilişkin önerilerde bulundu.
Boyun ağrılarının genelde boyun, sırt ve kolda ağrı, tutukluk, bazen kol veya elde uyuşma, karıncalanma şikayetleriyle kendini gösterdiğini dile getiren Müslümanoğlu, bu tür durumlarda, boyun veya boyundan kola yayılan ağrı arttığında, boyun hareketleri ile ağrı şiddetlendiğinde ve güçsüzlük geliştiğinde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini kaydetti.

Özellikle boyun ve omurgayı zorlayacak ağır işlerden mümkün olduğu kadar kaçınmak gerektiğine işaret eden Müslümanoğlu, boyun egzersizleri yaparak kasları kuvvetlendirmek, ani işlerden kaçınmak, 2-3 gün ağrılı bölgeye 20-30 dakika arası soğuk uygulama yapmak ve 2-3 saatte bir tekrarlamak, basit ağrı kesici ilaçlar almak ve mümkün olduğu kadar istirahat etmek gerektiğini de anlattı.
Boyun ve sırt bölgesindeki kireçlenme veya yumuşak doku romatizmalarına bağlı ağrılarda iklim ve basınç değişikliklerine bağlı olarak ağrının artabildiğine de dikkati çeken Müslümanoğlu, boyun ağrılarına ek olarak baş ağrısı, omuz, dirsek ve el ağrısı ile sabahları yorgun uyanmanın da görülebileceğini belirtti.
RİSKLİ GRUPLAR
Müslümanoğlu, boyun, sırt ve kol ağrılarının masa başında veya bilgisayar başında uzun süre çalışan kişilerde daha çok görüldüğünü de ifade ederek, ağır şeyleri kaldırmak zorunda kalanlarda daha çok bel ağrısı görüldüğünü, bununla beraber boyun ağrısına da rastlanabileceğini dile getirdi.
Strese bağlı boyun ağrılarına da işaret eden Müslümanoğlu, ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunların kaslarda gerginliğe ve spazma yol açarak ağrının başlamasına neden olabildiğini de belirtti.
Duruş bozukluğuna bağlı boyun ve sırt ağrılarına da dikkati çeken Müslümanoğlu, şunları kaydetti:
''Duruşa dikkat edilmesi gerekir. Ayakta dik durmak, otururken sırt destekli oturmak, yatarken başı öne ve arkaya gitmeyecek şekilde boyun eğimini destekleyecek şekilde yastıkla doldurmak gerekir. Boyun ve sırt kaslarını germe ve güçlendirme egzersizleri yaparak kasları ve bağların optimal uzunluğunda olmasını sağlamak ve kasları güçlendirerek yaralanma riskini azaltmak mümkündür.
Sürekli aynı pozisyonda iş yapanların boyun ağrılarından korunması için şu önerilerde bulundu; saat başı işinize mola verip, ayağa kalkıp biraz dolaşın, boyun ve sırt egzersizlerinizi yapmaya çalışın, sırtınızı destekleyen büro sandalyesi kullanın, dik oturmaya çalışın, omuzlarınızla kalçalarınız aynı hizada olacak şekilde oturun, bilgisayar kullanıyorsanız monitörün göz hizasında olmasına dikkat edin, gece yatarken boyundaki kavisi destekleyecek orta sertlikte bir yastık kullanın, dinlenirken ve televizyon izlerken boyun ve sırt bölgenizin düzgün pozisyonda olmasına dikkat edin, telefonu boynunuzla omzunuz arasında sıkıştırarak konuşmayın, haftada en az 2 gün bir saate yakın yürüyün veya yüzün.''

Kaynak: http://www.internethaber.com/

10. sınıf coğrafya kitabının etkinlik soruları ve cevapları

SAYFA 30 ETKİNLİK ÇALIŞMASI:

1- Dünyada kara ve denizlerin oranları: Dünya alanının % 71 lik kısmını kaplarlar. ( 361 milyon km² si deniz ve okyanus 149 milyon km² si karadır. ) Tek başına büyük okyanus tüm karalardan fazladır.
2- Okyanusların büyüklüğe göre sıralanışı:
1- Büyük Okyanus: 180 milyon km² ( % 50)
2- Atlas Okyanusu: 106 milyon km² ( %29)
3- Hint Okyanusu: 75 milyon km² ( %21) alana sahiptir.

3- Okyanus isimleri sayfa 30- harita 2- üzerine yerleştirilecek.
4- Büyük Okyanus: Kuzey ve Güney Amerika Antarktika Asya Avustralya
Atlas Okyanusu: Kuzey ve Güney Amerika Avrupa Afrika Antarktika
Hint Okyanusu: Afrika Asya Antarktika Avustralya
5-Okyanuslar en çok Güney Yarımkürede yer almaktadır.( % 81 deniz ve okyanus %19 ‘u kara) Kuzey Yarımkürede ise (% 61 deniz ve okyanus %39 ‘u kara) okyanuslar oran olarak fazla olmasına rağmen karaların oranı güney yarımküreden daha fazladır.

Lise 2 coğrafya kitabı sorularının cevapları sayfa 42-44, 10. sınıf

10 SINIF SAYFA 42 VE 44 ETKİNLİK ÇALIŞMASI

SAYFA 42 ETKİNLİK ÇALIŞMASI

SORU-1-Toprağın üst kısmı neden koyudur.
Toprağın üst kısmı organik madde bakımından ölen hayvan ve bitki kalıntılarının ilk bulunduğu yer dir bunlar ayrışma sonucu humusa dönüşür bu nedenle daha koyudur.
SORU-2-Çiçek yetiştirmek isterseniz hangi katı tercih edersiniz.

A katmanı Çünkü burası besin maddesi yönünden zengin bitkilere zararlı olabilecek tuz kireç vb. maddelerce yıkanmış geçirgen kısımdır.

8 Ekim 2010 Cuma

LİSE 3 COĞRAFYA YAZILI ÖNCESİ ÇALIŞMA

LİSE 3 COĞRAFYA YAZILI ÖNCESİ ÇALIŞMA

…Biyoçeşitlilik,. bir bölgedeki genlerin, bu genleri taşıyan türlerin, bu türleri barındıran ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür.
Yeryüzündeki canlıların büyük bir bölümü toprak yüzeyinden …10m.. derinlik ile yine toprak yüzeyinden …120m.. yükseklik arasında kalan bir tabaka içinde yaşamaktadır. Yerküresini çepeçevre kuşatan bu tabakaya ……biyosfer.. adı verilir.
Geçmiş çağlardaki coğrafya olaylarını açıklamaya çalışan bilim dalı …paleocoğrafya.. dır.
…Ekosistem. belli bir coğrafi bölgede yaşayan ve birbirleriyle sürekli etkileşim içinde bulunan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bütündür.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Nar suyu kanseri de önlüyor

Bilim adamları, nar suyunun karın çevresindeki yağları azaltmada etkili olduğunu belirlediler.

Kanseri önleyen, kalbinizin dostu narın bir faydası daha bulundu.
Bilim adamları, nar suyunun karın çevresindeki yağları azaltmada etkili olduğunu belirlediler.
Daily Mail'de yer alan habere göre, Edinburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar her gün içilen nar suyunun sadece 1 ay içinde karın çevresindeki yağ hücrelerinin gelişimini yavaşlattığını tespit ettiler.
Ayrıca, bilim adamları nar suyu içenlerin kan basıncının düştüğünü ve buna bağlı olarak da kalp krizi, felç ve böbrek hastalığı risklerinin de azatlığını ifade ettiler. Nar suyunun kandaki NEFA olarak bilinen esterleşmemiş yağ asitleri gibi asitlerin miktarını azaltabildiğini söyleyen araştırmacılar, yaptıkları deneyde bir grup kadın ve erkek katılımcıya 4 hafta süresince 500 mililitrelik şişelerde her gün nar suyu verdiler.
Deneyin sonunda katılımcıların neredeyse yarısının NEFA seviyesi düştü. Ayrıca kadın ve erkek katılımcıların yüzde 90'ından fazlasının ay sonunda kan basınçlarının da düştüğü belirlendi. Buna göre, araştırmacılar nar suyunun kardiyovasküler hastalık riskini azaltmada da faydalı olduğunu belirttiler.

Kaynak: http://www.internethaber.com/

Ambulanslar, artık devriye gezecek

Sağlık Bakanlığı ring ambulansları devreye sokuyor. Bundan sonra ambulanslar da polis araçları gibi devriye gezecek.

Ankara, İzmir ve İstanbul'da vaka çağrısı geldiğinde çıkış yapan sabit ambulansların yanı sıra, gezici ambulanslar da hizmet verecek. İhtiyaca göre vakaya ilk müdahale kendi bölgesi içinde sürekli seyir halinde olacak gezici ambulanslar tarafından yapılacak. Gezici ambulanslar, çöp yığınları gibi insan ve çevre sağlığını tehdit eden unsurları da merkeze bildirecek.
Sağlık Bakanlığı 112 hizmetlerinde yeni bir dönem başlatıyor. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, Cihan Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada yıl başından itibaren gezici ambulansların devreye gireceğini bildirdi. İstanbul, Ankara ve İzmir'de pilot olarak başlayacak uygulama hakkında bilgi veren Çom, "Artık, sabit bir mekanda bekleyen, vaka çağrısı geldiğinde çıkan ambulansların haricinde; özellikle trafiğin çok yoğun olduğu bölgelerde, büyük illerde olmak üzere ring tarzında daimi dönen ambulanslar olacak." dedi.
Motorsiklet ambulansların sayısını da artıracaklarını belirten Çom, "Bu ambulanslar özellikle dar sokakları olan ya da yoğun trafiği olan yerlerde sabit durmadan, gezecek, dolaşacak. Vaka çağrısı geldiğinde en yakın gezici ekip neredeyse o ekip müdahale edecek. Sabit ambulans gelinceye kadar trafikte zaman kaybedebilir. O kaybedilen zaman içerisinde motosikletteki ya da gezici ambulanslardaki görevliler hastaya müdahale edecekler." şeklinde konuştu.
Gezici ambulansların çalışma şeklinin esnek olacağı bilgisini veren Çom, bu sırada insan ve çevre sağlığını tehdit eden çöp yığınları gibi olumsuzlukların da kendilerine rapor edileceğini aktardı.

Kaynak: http://www.internethaber.com/

4 Ekim 2010 Pazartesi

10. sınıf coğrafya kitabı cevapları, 10.Sınıf coğrafya SAYFA 15 ÖLÇME DEĞERLENDİRME CEVAPLARI TOPOĞRAFYA VE KAYAÇLAR ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME, LİSE 2. SINIFLAR SAYFA 22 VOLKANİZMA VE DEPREMLER ETKİNLİK ÇALIŞMASI, coğrafya ÖLÇME DEĞERLENDİRME SORULARI LİSE 2. SINIF SAYFA (24-25) CEVAPLARI, coğrafya LİSE 2. SINIFLAR SAYFA 28-29-30 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI, coğrafya lise 2 SAYFA 29 ETKİNLİK ÇALIŞMASI

10.Sınıf SAYFA 15 ÖLÇME DEĞERLENDİRME CEVAPLARI TOPOĞRAFYA VE KAYAÇLAR ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME (SAYFA 15)

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.

1. Tor topoğrafyası …… granit…bloklarından oluşur.
2. Tortul kayaçlar …..sıcaklık… ve …basınç…etkisi ile metamorfik kayaçlara dönüşür.
3. Mağma …soğuma… ve …katılaşma… sonucu püskürük kayaçlara dönüşür.
4. Sıcaklık ve basınç altında formasyona uğrayarak oluşan kayaçlara ….başkalaşım kayaçları…adı verilir.
5. Pamukkale travertenleri oluşum bakımından ….kimyasal tortul…kayaçlar grubuna girer.

1 Ekim 2010 Cuma

Metabolizma Hızlandırıcı 6 Yöntem

Hem sağlığımızı güçlü tutmak, hem de birkaç kalori yakabilmek için metabolizmamız yüksek tutulmalıdır.
Metabolizma hem genetik faktörlerden etkilenir, ayrıca yaşam tarzı, beslenme alışkanlığı ve egzersiz alışkanlığından oldukça etkilenir.

İyi çalışan bir metabolizma ile kalorilerinizden kurtulabilirsiniz. Ne yediğinize dikkat edin. Az yağlı ya da yağsız ürünlerden sakının! Genellikle, bu ürünlere karbonhidrat katılmıştır ve siz yağ almazken çok fazla miktarda kaloriyi basit karbonhidratlardan alıyor olabilirsiniz.
Basit karbonhidratlardan uzak durun ve kan şekeri dalgalanmasını önlemek ve insülün yükselmesini düşürmek için ölçülü biçimde kompleks karbonhidratlar tüketin. İnsülin vücut yağının depolanmasından sorumlu ana hormondur , ve yüksek insülin seviyesi depolanmış vücut yağının enerji için yakılmasına engel olur.
Yüksek karbonhidrat diyetleri yağsız kas kütlesini korurken yağ yakmak için ideal yöntem değildir.
Mercimek, yulaf ezmesi ve esmer pirinç gibi yüksek lifli kompleks karbonhidratlara itimat edin. Beyaz ekmek, pasta, beyaz pirinç ve diğer çok işlenmiş düşük lifli karbonhidrat kaynaklarından hem de şekerlemelerden uzak durun.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Çalışanlar için diyet, ofis çalışanlarına sağlıklı beslenme planı

Ancak biraz zaman ayırıp yeme planları yaparak bu diyet ve beslenme tuzaklarını geçersiz kılabilirsiniz. Kağıt - kalem alın ve beraber beslenme planı yapalım. (Bu plan, kronik hastalığı olmayan, hekim tarafından belirli bir diyet tavsiye edilmeyen, sağlıklı bireylere uygundur. Bu listeyi yapmaktaki amacınız, kilo vermek değil, ölçülü beslenmek ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek olmalı.)
ADIM 1
Yemekten hoşlandığınız yiyecekleri düşünün. Sizi doymuş, mutlu, iyi hissettiren veya sık sık yemekten hoşlandığınız yiyeceklerin bir listesini yapın. Şimdi sağlıklı olanların yanına bir işaret koyun. Sağlıksız görünenleri ya listeden çıkartacaksınız ya da daha sağlıklı olmaları konusunu araştıracaksınız.
ADIM 2
Kahvaltı, öğle, akşam yemeği ve öğünlerin arasında da atıştırmalık olarak, üç ana, üç ara öğün planlayın ve bunlara bağlı kalın. Son atıştırmalık, yatmadan bir-iki saat önce yenmeli. Bu kadar çok yemek, diyet yaparken çok fazla gibi görünse de, daha küçük porsiyonlar yiyeceğiniz için, daha sık yiyeceksiniz. Bu metabolizmanızı hızlandıracak ve fazla yağı eritmeye yarayacaktır. Vücudunuz, yiyecekleri depolamak üzere programlanmıştır. Eğer, günde bir kere beslerseniz, bunu yağ olarak depolayacaktır. O nedenle günlük beslenme programınızı yaparken, dengeli olmasına dikkat edin. Hem beş yiyecek grubundan, hem de doğru porsiyon miktarı olmasına özen gösterin. Yiyecek gruplarını yan sütunda bulabilirsiniz.
ADIM 3
Kahvaltınızda enerji için karbonhidrat olmasına dikkat edin. Ekmeğinizi tam tahıllılardan seçin. Kahvaltıya ekleye-ceğiniz az yağlı yoğurt ve ya süt, kemikleriniz için kalsiyum sağlar. Bu öğüne ekleyeceğiniz protein de, kas oluşmasında faydalı olacaktır. Haftada bir gün iki yumurta beyazı, bir yumurta sarısını kullanarak yapacağınız omletin keyfini çıkarırken, yanına bazı sebzeleri ilave edebilirsiniz. “İş günlerinde zamanım yok” diyorsanız, bu güzel kahvaltıyı hafta sonu edebilirsiniz.
ADIM 4
Günün ilk ara öğünü olarak, küçük ve hafif (ama sağlıksız şeyler yemenizi engeller) bir besin seçebilirsiniz. 10-15 fındık, üç-dört ceviz) veya bir porsiyon meyve, iş yaşamında da takip edebileceğiniz kolay ara öğün seçenekleridir.
ADIM 5
Bol yeşillikle mevsimi ise domates ve salatalık kullanarak yapacağınız salatanıza yağsız beyaz peynir ilave edebilir, seviyorsanız ton balığı veya diğer protein gıdalarını kullanarak daha lezzetli hale getirebilirsiniz. Yanında bir dilim tam buğday ekmeği yemeniz, sizi daha tok tutacaktır.
ADIM 6
İkinci ara öğün olarak öğleden sonra mevsimine göre elma, armut veya keyif aldığınız bir diğer meyveyi seçebilirsiniz. Marketten alacağınız herhangi bir hazır atıştırmalık da (yarım paket diyet bisküvi gibi) işinizi görecektir. Bu ara öğüne bir kutu meyveli yoğurt veya bir bardak sütle az kahveli bir latte de eklenebilir.
ADIM 7
Artık yatmak üzere olduğunuza ve aldığınız kalorileri yakma şansınız olmadığına göre, akşam yemeklerinizi daha hafif planlamanız faydalıdır. Yine protein, sebze, tahıl grubunu kullanarak yanına ilave edeceğiniz zengin bir salata bu işi görebilir.
ADIM 8
Yaşam tarzınız müsaitse, saat 19.30 -20.00 civarında kalkacağınız akşam yemeğinden iki - üç saat sonra bir meyve yiyip, günü tamamlayın.
ADIM 9
Egzersiz konusunda yapabilecek- lerinizi gözden geçirin, düzenli olarak bir kulübe üye olup disiplini sağlayamıyorsanız eve bir yürüme bandı alabilirsiniz veya günlük yürüyüşler veya arkadaşlarla yapılacak keyifli sporlar deneyebilirsiniz.
ADIM 10
Sağlık problemleri her zaman işaret vermez. Bu yüzden “Ben iyiyim, hiçbir şeye ihtiyacım yok” demeyin ve mutlaka sağlık muayenesinden geçin.
Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Güçlü bir bağışıklık sistemi için faydalı besinler

Vücudumuz farklı hastalık ve enfeksiyonlarla mücadele etmek için bağışıklık sistemine sahiptir. Güçlü bir bağışıklık sistemi kendimizi iyi hissetmemizi, iyi görünmemizi ve enerjimizi daha iyi kullanmamızı sağlar. Bizi enfeksiyonlardan, kanserden ve çevresel zararlardan korur, yanık ya da ameliyat sonrası iyileşmeyi çabuklaştırır.
Bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekleri tüketerek, sağlıklı bir vücuda sahip olabilir, hastalıklardan korunabiliriz.
Sarımsak
Antibakteriyel ve virüs karşıtı olan sarımsak, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirici etkiye de sahip. Güçlü bir selenyum kaynağı da olan sarımsak, sağlıklı bir yaşam için mutlaka gereken sülfürü de içerir. Mide ve bağırsakları güçlendirmeye de yardımcı olan sarımsağı mutlaka her yemeğin içine bir diş atarak tüketin.
Lahanagiller: Brokoli, lahana, karnabahar
Brokoli, bürüksel lahanası, lahana, karnabahar iyi birer beta karoten kaynağıdır ve serbest radikallerin zararlarına karşı vücudu korurlar. Aynı zamanda C vitamini ve kalsiyum içerirler. Beslenme uzmanları brokoliyi, kendisi gibi kanseri önleyici etkisi olan domatesle birlikte pişirmeyi öneriyorlar. Karnabahar, içeriğindeki indol, bioflavonaid ve diğer maddeler ile antikansorejen etki gösterirken; yapılan araştırmalar, özellikle lahananın düzenli tüketiminin, kadınlarda meme kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koyuyor. Brüksel lahanası ise günlük C vitamini ihtiyacının yüzde yüzünü karşılıyor.
Ispanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler
Betakaroten içermelerinin yanı sıra A vitamini, C vitamini ve kalsiyum deposudurlar. Özellikle 35 yaş üzeri olanların ıspanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeleri daha fazla tüketmeleri önemli. Çünkü bu sebzelerde bulunan folik asit, yaşlılıkta ortaya çıkabilecek Alzheimer riskini yüzde 50 azaltıyor.
Havuç, balkabağı, kabak
Havuç, balkabağı, kabak ve tatlı patatesten oluşan bu grup sebzeler, iyi birer A vitamini kaynağıdır. Karoten içerdiklerinden kansere karşı koruyucu etkileri olduğu da biliniyor. Tatlı patates, bildiğimiz patates kadar çok kullandığımız bir sebze olmasa da tatlısını yaparak farklı bir lezzet olarak sofralarınızda yer verebilirsiniz.
Üzüm, kivi, yabanmersini ve portakal
Bu meyveler birer C vitamini deposudur. O nedenle bol miktarda tüketilmelidir. Özellikle portakalı yerken kabuğunu mümkün olduğunca ince soymaya çalışın. Alttan çıkan beyaz kısmıyla (bioflavonoid yapısıyla) birlikte tükettiğinizde daha fazla C vitamini almış olursunuz.
Kültür mantarı
Vücudun bağışıklık sisteminin parçası olan beyaz kan hücresi yapımını artıran mantar, hastalıklara karşı direnci de artırır. Mantar, protein değeri açısından etin yerini tutabilirken, zehirli pek çok türü olduğu için kültür mantarlarını tercih etmek daha sağlıklı olur.
Zencefil ve zerdaçal
Vücudun enfeksiyonlarla mücadelesinde yardımcı olur, toksinlerin dışarı atılmasını sağlar. Kanserle savaşta da etkili olduğu bilinen zencefili, çay olarak tüketebileceğiniz gibi yemeklere ve tatlılara da ekleyebilirsiniz. Hint safranı olarak da tanıdığımız zerdeçal ise bağışıklık sistemini geliştirici etkisinin yanı sıra detoks özelliği de taşır. Araştırmalarda cilt, kolon ve meme kanseri için faydalı olabileceği görülen zerdeçalı yemeklere katarak tüketebilirsiniz.
Kara turp
Antibiyotik özelliklerine sahip yağları içerir ve enfeksiyonlara karşı etkilidir. İştah açıcı, idrar söktürücü, karaciğeri kuvvetlendirici ve safra söktürücü etkilere de sahip olan kara turbun suyunu içebilir ya da köklerini salata halinde taze olarak tüketebilirsiniz.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Yeşil Çayın Faydaları

Yeşil Çayın ne gibi faydaları vardır?
Çinden gelen yeşil çay, son zamanlarda Türk hanımları tarafından çok sık kullanılır oldu. Türkiyenin yeni yeni alıştığı Yeşil Çay ile  ilgili şüphesi olan okurlarımızın rahatlaması açısından bizde bu makaleyi yazdık. Bakalım yeşil çayın yararları nelermiş ;
•Kanser olma ihtimalinizi düşürme özelliği !
Kanser hücrelerinin vücutta durmasını zorlaştıran bir antioksidan çeşidi olan polifenoller aynı zamanda kan damarlarınızdaki akışkanlığıda güçlendirmektedir . Burada anlatmak istediğimiz nokta, yeşil çay tüketimi kolon, meme, mide ve prostat kanseri olma riskinizi azaltmaktadır.
•Pürüzsüz bir cilde sahip olmanızı sağlama özelliği !
Şayet vücudunuzun herhangi bir  yaranız varsa Yeşil Çay ile onu bile kapatmak mümkün ! ;  Demlendikten sonra yeşil çay yapraklarını atmayıp biraz pamuğu bu yeşil çay yapraklarına sıkıca bastırın, ardından pamuğu yaranıza sürün, masaj yapar gibi. Yeşil Çay böyle kullanıldığında doğal bir antiseptik görevi görür ve ciltte yaranın kaşınmasını büyük ölçüde azaltır. Turist okurlarımız için ; Güneş yanıkları ve uzun süren diskodan sonraki gözaltı morlukları için de aynı yöntemi kullanın sorunlarınızı çözün !


Ayrıca Yeşil çay güneşten kaynaklanan cilt kanserini önlemede yardımcı maddelerde içerir. Güneşe çıkmadan önce pamukla ıslatılmış yeşil çay özütlerinden cildinize sürebilirsiniz böyle ufak bir önlem almış olursunuz .

•Kan basıncınızı düzenleyici etkisi
Düzenli ve sağlıklı bir kan basıncınızın olması hayati açıdan çok çok önemli. Günde yarım fincan yeşil çay içen üyelerimiz, içmeyen 7 gün sağlık üyelerine oranla yüzde 50 daha az yüksek tansiyon riski taşımakta… Yeşil çay içeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde, yüksek kan basıncını ve kan damarlarının büzüşüp daralmasını engelliyor !

•Hafızayı diri tutucu özelliği
Yetişkinler üzerinde yapılan bir araştırmada, günde en az iki fincan yeşil çay içenlerin, içmeyenlere oranla daha az zihinsel gerileme ve idrak kabiliyeti sorunları yaşadığı gözlemlenmiştir. Bunun nedeni, yeşil çayın içinde bulunan antioksidanların, vücudumuzdaki serbest radikallerle savaşması ve böylece beynimizdeki sinirlere ekstra bir koruma sağlamasıdır.
•Kilo verdirir !!
İşte süpriz özelliğimiz ! Son özellik istatistiklere göre sitemiz kullanıcılarının en büyük derdi. Yeşil çay içeriğindeki maddeler sayesinde kan akışınız hızlanır, kalori yakma işlemleri vücudunuzda daha çok yer bulur ve her bir yudum bu işlemleri hızlandırır bilginiz olsun !
Yeşil çay nasıl yapılır diye soruyorsanız, normal çay yapımı gibidir !

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

30 Eylül 2010 Perşembe

Kışın kilo almamak için dikkat etmemiz gerekenler

Kış aylarında vücut ve metabolizma kendini koruma altına almıştır ve daha yavaş çalışmaya başlar. Kışın yeme ihtiyacı artan kişi çok fazla karbonhidratlı yiyecekler yeme ihtiyacı duyar. Terleme de çok az olduğundan dolayı metabolizma hızı minimumdur. Bu yüzden bu dönemde dikkat edilmezse kilo artışı kaçınılmaz hale gelir.
Soğuk havalara karşı bağışıklık sistemi, hastalıklara (grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi) karşı kendini korumak için yağ yıkımını engeller. Bu durumda kış mevsimini sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini biraz daha güçlendirmek gerekmektedir. Memorial Hastanesi’nden Diyetisyen Yeşim Çelik, güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde yeterli ve dengeli beslenmenin yer aldığını belirtiyor. Kış aylarında metabolizmanın yavaşlamasına ek olarak fiziksel aktivitenin azalması da kilo artışına neden olmaktadır. Hormonal değişimlere bağlı olarak sindirim sisteminde kabızlık gibi problemler oluşabilir.

Güne sıkı bir kahvaltı ile başlayın
Metabolizmanızı iyi çalışır duruma getirmek için mutlaka güne kahvaltı yaparak başlamanız gerekmektedir. İyi bir kahvaltı ile güne başlamak sizin hem direncinizi koruyacak hem kilo kontrolünde siz yardımcı olacak hem de metabolizma hızınızın yavaşlamasını engelleyecektir.
Susamadan da su için
Yazın sıcaklar nedeniyle rahatlıkla içtiğimiz suyu kışın rahatlıkla tüketemeyiz. Su vücudumuzdaki bütün metabolik reaksiyonların temel direğidir. Kışın su kaybımız daha az olduğu için susama hissimiz azalır, ancak su ihtiyacımızı yine de karşılamamız gerekmektedir. Kışın metabolizmanızı çalıştırmak için susamasanız bile günde 2-2,5 ( 10-14 bardak) litre su tüketilmesi gerekmektedir.
Siyah çay ve kahve yerine bitki çayıyla içinizi ısıtın
Soğuk hava nedeniyle kışın favori içecekleri genellikle sıcak içeceklerdir. Sıcak içecek olarak genellikle kafein- tein içeriği yüksek olan çay- kahve tercih edilmektedir. Bu konuda bizim önerimiz bitki çaylarını tercih edilmesidir. Kuşburnu çayı C vitamini içerdiği için, rezene çayı gaz sorunlarına iyi geldiği için tercih edilebilir.
Greyfurt, lahana ve maydanoz kış hastalıklarından korur
Kış hastalıklarından korunmak, savunma mekanizmamızı güçlendirmek için de A ve C vitamininden yeterli beslenmek gerekir. Kış sebzeleri ve meyveleri de bu konuda bize yeterli oranda A ve C vitamini sağlayacaktır. Narenciye ( portakal, mandalina, greyfurt ) , havuç, kivi, lahanagiller ( karnabahar, lahana, brokoli, Brüksel lahanası ) , yeşil yapraklı sebzeler (maydanoz, tere, ıspanak ) A ve C vitamininden zengin besinlerdir.
Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler azalmaktadır. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık sorunu kendini göstermektedir. Bu nedenle kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna / pirinç / erişte / un) ve özellikle C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık verilmelidir.
Yağı, şekeri azaltın
Kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek adına harcadığı enerjiyi düşürür. Azalan fiziksel aktiviteye paralel olarak yağ ve şeker tüketimi de kısıtlanmalıdır.
Haftada 2-3 kez balık yiyin kalp ve kemik sağlığınızı garantiye alın
Kış mevsiminde güneş yüzünü daha az gösterdiğinden, D vitamini gereksinmesini karşılamakta sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle havanın güneşli olduğu günlerde 20-25 dakika kadar güneş ışığından direkt olarak yararlanmaya (hafif tempolu yürüyüşler olabilir) ve haftada 2 - 3 kez balık yiyerek kalp sağlığınızı korumaya ve kemiklerimizin de güneşin eksikliğini ( D vitamini yetersizliği ) daha az hissetmesini sağlayabilirsiniz.
Tatlı sizi ısıtmaz!
Uzun süreli açlıklardan kaçınılmalıdır. Enerji ihtiyacının karşılanması için fast food ya da yağdan, şekerden zengin gıdalara yönelmek doğru değildir. Kış mevsiminin soğuk günlerinde “Tatlı yersem ısınırım” mantığından vazgeçilmeli, gün içerisinde yeterli ve dengeli beslenerek vücudun ısı dengesinin korunması sağlanmalıdır.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Soğuk Algınlığı ve Grip’de Doğru Beslenme

Sağlıklı yiyecekler soğuk algınlığı ve gripten korunmak ve atlatmak için yardımcı olmaktadır. Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek istiyorsanız bu yazıyı okuyun.

İlk olarak meyve ve sebze öneriliyor. Örneğin: bir portakalda, magnezyum, potasyum, B6 ve C vitamini bulunmaktadır ve antioksidan açısından zengindir. Gripte genelde turunçgiller tüketilir. Sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemi için de C vitamini şarttır. Tamamiyle besinler hastalığı engellemez fakat büyük ölçüde katkıları vardır.
Sebzeler de A ve E vitamini içerdiğinden yararlı olmaktadır. Özellikle kış aylarında, günde 5 porsiyon meyve ve sebze tüketilmelidir. Böylece günlük, mineral, kalsiyum, lif ve antioksidan ihtiyacımızı karşılamış oluruz.
Bunun yanında su ve gerçek meyve suyu tüketmenin de faydası bilinmektedir. Taze meyve ve sebze seçilmelidir. Dondurulmuş ürünlerden, bezelye, mısır, fasülye yemeklerde kullanılabilir. Her öğüne bir meyve ya da sebze eklenmelidir. Örneğin kahvaltıda çilekli gevrek ya da muz tüketilebilir.
Bir bardak portakal ya da greyfurt suyu idealdir. Öğlen, üzüm, elma yanında domatesli, peynirli bir sandviç tüketilebilir. Avokado, marul, salata, sebze çorbası, armut hoşafı gibi gıdalar soğuk algınlığına iyi gelmektedir.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Protein Deposu Yumurtanın Faydaları

Yumurta protein içeren bir besindir, içeriğinde yoğun enerji, vitamin, protein ve yağ barındırmaktadır. Bir yumurtadaki kolesterol miktarı 212 mg’dır ve 6 gram protein içerir. Kolesterolü yüksek olan kişiler kısıtlı tüketmelidir, çünkü günlük kolesterol tüketimi 300 mg’dır. Her gün bir adet yumurta, karaciğer, kan-yağ düzeylerini tehlikeye düşürmez. Özellikle çocuklar kahvaltıda mutlaka tüketmelidir. Sabah kahvaltısında bir yumurta yenmelidir, günün ilerleyen zamanlarında sizi tok tutacaktır.
Yumurta birçok önemli besin maddelerini içerir:

Kolin: Vücudun tüm sağlıklı hücre zarları için gerekli olan homosistein düzeylerini aşağıda tutmaya yardımcı olmaktadır. Kolin ayrıca zihinsel fonksiyonlar ve hafıza için önemlidir.
Selenyum: Vücudunuzun güçlü bir bağışıklık sistemi için gereksinim duyduğu bir mineraldir ve güçlü bir antioksidandır.
B Vitamini: Folik asit ve B2 vücudunuzun yemek yiyecek hale dönüştürmek için ve enerji almak için gereklidir. Folat ayrıca homosistein düzeylerini düşürür ve doğum kusurlarının önlenmesi için önemlidir.
A Vitamini: A Vitamini, iyi derecede görme, genel hücre büyümesi ve sağlıklı bir cilt için önemlidir.
E Vitamini: İyi bir antioksidandır ve C vitamini ve selenyum ile virüs ve mikropların vücuda zarar vermesini önlemektedir.
Lutein: Lutein ve Zeaksantin ile A vitamini yumurta sarısında bulunur. Lutein ve Zeaksantin gözünüzün retina ve yoğunlaşmış makula dejenerasyonunu önlemeye yardımcı olacaktır.
Gördüğünüz gibi, yumurta iyi beslenme için çeşitli maddeler içerir. Bir yumurtada beş gram ile yaklaşık 80 kalori vardır, bunu akılda tutmak ve yağ ve kalori alımını izlemek gerekir. Her gün bir yumurta iyidir, ancak üç veya dört yumurtayı her gün yemek çok kilo aldırabilir.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Gıdaların Kalori Düzeyleri - Yiyecek Önerileri

Kalori diyet planları ve doğru beslenme için önerilen gıdalar son yıllarda yanlış bildirilmektedir.
Bu makalede gerçeklerle yüzleşeceksiniz. Günlük kalori alma miktarı %16 seviyesinde olmalıdır. Günümüzde erkekler 2500 kalori alırken kadınlar 2000 kalori almaktadır.
Fakat yediğimizden fazla egzersiz yapmamız gerekmektedir. Aksi halde tüm kalori vücutta kalır ve atılamayan yağlar obeziteye kadar gidebilir.
Beraberinde kalp hastalıkları, kolesterol gibi sorunları da getirir. Günde fazladan bir hamburger yediğimizde 400 kalori birden almış oluruz. Düzenli bir diyet listesi ve ardından egzersizle her şeyi yola sokmak mümkün.

Bazı yiyeceklerin kalori düzeyleri şu şekildedir.
(100 grama göre)
Yoğurt-100
Süt-70
Beyaz peynir-300
Kaºar peyniri-400
Yumurta(1 adet)-80
Biftek-280
Tavuk-132
Salam-450
Somon-170
1 dilim ekmek-100
1 dilim kepek ekmek-60
Haºlanmış makarna-85
Haºlanmış pirinç-125
Taze fasulye-90
Karnabahar-32
Ispanak-26
Badem-600
Ceviz-550
Ayçiçeği-560
Kiraz-40
Üzüm-57
Çilek-26
Bu gibi kalori listelerini dolabınıza asın ve dolabı açmadan önce bunu okuyup 2 kere düşünün. Gerçekten de o pastayı yemek istiyor musunuz, oysa ki bir elma ya da biraz kiraz yiyerek te tatlı ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Kolesterol Tedavisi ve Kolesterol Diyeti

Doktorunuz size kolesterol sorununuz var dediği anda ilaç tedavisine başlamak aşırı tehlikeli, dikkat edin ! Yazıda okuyacağınız diyet programı kolestrolünüzü kontrol altına almanızı sağlayacak profesyonellikte !
Genellikle insanlar kolestrolün kalp ve damar hastalarında çıkan bi’ sorun olduğunu düşünsede, kilo problemi olanlar, alkol ve sigara kullananlar, şeker ve tansiyon hastası olanlarda kolesterol şikâyetiyle karşılaşabilir.

Kimler kolesterol ilacı kullanmalı?
Kalp krizi geçirmiş insanlar, geçici beyin atağı, felç, kalp damarlarında kolesterol sebebiyle daralma olan kişiler, stend takılı veya daha önce stend takılmış hastalar, bypass ameliyatı geçirenler, yakın ailesinde kalp krizi geçiren ve diyabetli kişilerin çok olduğu bir ailenin ferdi olanlar ciddi risk grubuna girdiği için kolesterol ilacı kullanabilir.
Kolesterol insana neler yapar?
• Gözaltında oluşan siyah halkalar
• Ağızda acı tat
• Bas ağrısı ve basta ağırlık hissi
• Görmede bulanıklık
• Baş dönmesi
• Hazımsızlık ve iştahsızlık
• Yorgunluk ve stres
• Uykusuzluk
• Sol kolda ve kalp üzerinde hissedilen ağrılar
Kolesterolü Dengeleyen Beslenme
Beslenme şeklinin değiştirilmesi ve uygun bir beslenme planıyla kolesterol sorunundan kurtulabilirsiniz. Doymuş yağlar ve trans yağlardan uzak durulmalı. Düşük yağ oranlarıyla beslenmek kolesterolü dengeler. Zeytinyağı, omega–3 bulunan balık, ceviz ve sebzeler, elma, yulaf gibi tahıllar, süt ve süt ürünleri, sarımsak… Gibi besinler kolesterolü normal değerlere çekiyor.
Kolesterol ilaçları sanıldığı gibi büyük yan etkilere sahip olan ilaçlar değildir. Fakat riskli durumlar hariç, kolesterol ilaçsızda tedavi edilebilir.
Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Selenyum İçeren Gıdalar ve Kalp Hastalığı

Selenyum içeren gıdalar, kolesterol ve kalp hastalığı riski taşıyor mu, diyette önerilen bu gıdaya ne kadar güvenmeliyiz?
Mineraller kandaki kolesterol düzeyini yüzde 10 artırabilir. Yüksek kolesterol de arter daralmasına, krize ve felçe yol açabilir.

Selenyum, vücut bağışıklık sistemi, tiroid fonksiyonu ve üreme için önemli rollere sahiptir. Ayrıca vücudun antioksidan savunma sisteminin bir parçası, zararlı moleküllerden hücre ve dokuları koruduğu da bilinir.
Bazı kanıtlar selenyumun, anti-kanser özelliklerine özellikle prostat kanseri başta olmak üzere sahip olduğu hakkındadır. Önerilen günlük alım miktarı erkek için 60 mg, kadın için 75 mgdır. Selenyumun doz aşımında ise ortaya ciddi sorunlar çıkmaktadır.
Aslında alınması belli miktarda gereken bu element, doz aşımında şu sorunlara yol açar. Cilt, saç ve tırnak kaybı, kolesterol hastalığı, kalp hastalığına yol açar. Gerektiği kadar alındığında hiç bir sorun yaratmamaktadır.
Selenyum içeren gıdalar:
Brezilya kestanesi, kümes hayvanları, deniz ürünleri ve et gibi gıdalarda yer alır. Soğan, sarımsak, kırmızı biber de selenyum bulunan yiyeceklerarasındadır. Yulaf ve esmer pirinç de önemli miktarda sağlayabilir.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Kandaki Şeker Seviyesi ve Kontrol Yöntemleri

Yüksek kan şekeri, şeker hastalığı gibi çeşitli ciddi hastalıklara yol açabilir. Kandaki şeker seviyesini belirlemek, düzenli kontrol ile olur, sağlık için gereklidir.
Öncelikle artıran kaynağı tespit etmek ve bir daha onu kullanmamak ilk şarttır.
Genellikle tüketilen gıda glikoza dönüştürülür. Kana karışarak tüm vücuda yayılır. Vücuttaki glikoz düzeyini koruyamazsak enerji salgılar ve pankreas üzerinde aşırı insülin üretilir.

Kan şekeri seviyesini düşük tutmak ve riskleri ortadan kaldırmak için 5 ipucu şöyledir.
Dengeli Beslenme. Bu seviye en etkili bir diyet ile kontrol altında tutulur. Yulaf ezmesi, soya fasülyesi, bezelye, yer fıstığı sınırlanmalı, bol sebze ve meyve alınmalıdır.
Egzersizler.
 Ağır egzersizle olumsuz sonuç verirken, kandaki şeker seviyesini normal seviyede tutmak için yürüyüş ve hafif sporlar yeterli olacaktır.
Diyabetik vitamin ve takviyeler. diyabetik şeker seviyesi çoğunlukla çinko veya krom eksikliği nedeniyle bozulur. Tavuk, sardalye ve tarçında bolca çinko bulunur. Fazla alındığında seviyeyi düşürür. Normal alınmalıdır.
Su ve diğer içecekler. Bol su, kafeinsiz kahve, kırmızı şarap, yeşil çay içmek kandaki şeker seviyesini en iyi şekilde düzenleyen kaynaklarıdır.
Düzenli uyku. Vücuda glikozu etkili bir şekilde işlemeye yardımcı olur.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Diyette Yumurtanın Önemi - Yumurta Diyette Neden En Önemli Gıdadır ?

Yumurta, en popüler ve besleyici gıda olmasıyla bilinir, kahvaltıda, öğle yemeğinde ve akşam yemeğinde yenilebilir. Her zaman yiyebiliriz. Sarı ve beyaz kısımlardan oluşur ve sarı kısmı yağ kombinasyonunu beyaz kısmı ise proteini içerir.

Fakat gerçekte yumurtalar, yalnızca bu iki kısımdan oluşmamaktadır. Protein ve yağ dışında, A, D, E, B1, B2, B6, B12 vitaminlerini de içerir. Demir, çinko, kalsiyum, iyot, selenyum içerir. Çocukların gelişimi için çok önemli bir besindir.
Yetişkinler için de faydalıdır fakat fazlası kolesterol düşmanıdır. Bu vitaminlerin yararlarını yumurtadan direkt olarak alabiliriz. A vitamini cilt ve vücut gelişiminde faydalıdır. B1 vitamini protein ve yağdan enerji üretir.
B6 vitamini protein metabolizmasını destekler. B12 sinir dokularını ve kan hücrelerini düzene sokar. Vücudun en iyi ihtiyacını D vitamini karşılar. Kalsiyum emilim oranını artırarak kemik kuvvetlendirmeye yardımcı olur.
Demir, kırmızı kan hücreleri yapımında gereklidir, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur ve hastalıklara karşı savaşır. Çinko iyi bir enzim dengesidir.
Cinsel olgunlaşmada gereklidir. Kalsiyum müthiş bir kemik ve diş kuvvetlendiricidir. Kadın ve çocuk gelişiminde kalsiyumun önemi büyüktür. İyot, tiroid problemlerinde önemlidir. Tiroid hormonlarını kontrol eder. Selenyum ise hücreleri korur.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Radyoaktif Maddeler ve Sağlığa Zararları

Atom çekirdeklerinin bir dış etki olmaksızın kendiliklerinden ışıma yapmalarına ve bu tür ışıma yapan atomlara da radyoaktif atom adı verilir. Radyoaktif atomların çekirdekleri kararsızdır. Radyoaktif ışınlar canlı hücrelerine etki ederler.
Başta kanser olmak üzere birçok hastalığa sebep olurlar. Nesiller boyu kalıtsal bozukluklar meydana getirebilir. Şimdi bu bozunma türlerini sırasıyla inceleyelim. Düşük seviyeli radyasyonun tek belirgin sağlıksal etkisi sonraki kuşaklarda görülen genetik sakatlıklara sebep olmasıdır.
Genellikle genetik bozukluklar olarak adlandırılan bu sakatlıklar, renk körlüğünden, mongolizm gibi ciddi hastalıklara kadar çeşitlilik gösterir. Bazı kişiler, radyasyonun iki başlı çocukların doğmasına; insan altı ya da insanüstü canavarların ortaya çımasına neden olacağına inanırlar.
Durum kesinlikle bu değildir; çünkü insanlık daima doğal radyasyona maruz kalmış olmasına karşın, hiçbir zaman bu tür vakalar görülmemiştir. Bazı kişiler de radyasyon kaynaklı genetik etkilerin insan soyunu yok edeceğine inanırlar.
Ancak bu da yanlıştır. Yani radyasyonun yol açacağı herhangi bir kötü özellik, sonuçta yok olacaktır. Nükleer endüstrinin genetik etkileri, ancak insanın doğal kaynaklardan aldığı radyasyondan sadece yüzde bir kadar daha fazla radyasyon etkilenimine yol açtığı hatırlandığında en iyi şekilde anlaşılabilir.
Doğal radyasyonun da, normal olarak karşılaşılan genetik bozukların sadece %3’ünden sorumlu olduğu düşünülmektedir.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Alzheimer Hastalarına Yararlı Besinler

Her bitkinin kökleri kendine özgü bir yapıya sahiptir. Köklerin içerdiği bazı maddeler, o bitkinin yapraklarının, saplarının ve hatta çiçeklerinin içerdiği etkin maddeleri bulmamızda anahtar vazifesi görür.
Havucun köklerinde asetilkolin maddesi bulunmaktadır. Asetilkolin beyin hücrelerinde bulunan bir maddedir. Bu maddeye nöro aktarıcı da denilmektedir.
Asetilkolin seviyesinin, Alzheimer hastalarında düşük olduğu bir çok klinik deneyler ile ortaya konmuştur. Havuç, sinir sistemi ile ilgili olarak doğrudan etkili bir çok değişik etkin madde içermektedir.

Özellikle seksüel hormonlar doğrudan sinir sisteminin kontrolünde olan hormonlardır. İleri yaşlarda algılama gücü giderek zayıflar. TSHS kürü (taze sıkılmış havuç suyu) aynı zamanda algılama gücünü mükemmel bir şekilde artırır.
TSHS kürünü uygulayanlar aynı zamanda da algılama güçlerinin artığını hissedebileceklerdir. Alzheimer hastalığına karşı taze sıkılmış havuç suyu kürünün önleyici etkisi çok çok yüksektir. TSHS, Alzheimer hastalığına karşı çok yönlü olarak etkisini gösterir.
Önleyici gücünün arkasında yatan etkenlerden bir tanesi frataxin proteininin artışını sağlamasıdır. Başlangıç aşamasındaki bir Alzheimer hastasının TSHS kürü ile tamamen sağlığına kavuşması mümkündür.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Vejeteryanlar İçin Yiyecek Önerileri

Bilindiği gibi vejetaryenler kırmızı ve beyaz et yemez, hiçbir hayvan ürününü tüketmez. Sebze ağırlıklı beslenirler. Bu durumda sağlıklı ve lezzetli öneri vermek bize düşer. Fıstık ve somon protein ve yağ ihtiyacını karşılar.

Şekersiz krema karbonhidrat için uygundur. Badem ve ayçekirdeği de bir seçenektir. Yeşillikler, sebze ve salatalar zeytinyağı, keten tohumu yağı takviyesi ile alındığında tam olarak ihtiyacı karşılamış olur. Düşük karbonhidratlı bir mayonez ile de alınabilir.
Vücuttaki metabolizmayı desteklemek ve oksijen kullanımını sağlamak için keten tohumu yağı günde 15 gram almak şarttır. Zeytinyağı da 16 gram alınarak kötü kolesterolü düşürmeye yardımcıdır.
Vejeteryanlerin tüketeceği gıdalar genelde şöyledir
Hellim peynirli salata, sebze çorbası, peynirli ya da sebzeli börek, buğday salatası, közlenmiş patlıcan, zeytinyağlı bezelye, yeşil mercimek, makarna, cevizli gözleme, enginar dolması şeklindedir.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Soğuk Algınlığı ve Gribe Karşı Koruyan 5 Besin

Havaların soğumasıyla birlikte dönemsel grip mevsimi başlar, bulaşıcı hastalık olduğundan iyi korunmak gerekir. Bunun için yararlı 5 besin öneriliyor. Bunlar, ıspanak, ay çekirdeği, kuzu eti, kırmızı biber ve mantar. Grip olabilecek risk taşıyan kişiler kendilerini korumalıdır.
Tedavi merkezleri çok önemli tavsiyeler ve bilgiler vermektedir. Ellerin iyice ve sık sık yıkanması, insanlarla mesafeli durulması, tokalaşmamak, öpüşmemek gibi. Bağışıklık sisteminizin görevi vücudu, bakteriyel veya viral enfeksiyonlara karşı korumaktır.

Bağışıklık sistemi vücudu 3 değişik yöntemle korumaktadır: bakteri ve virüslerin vücuda ve cilde girmesini önleyecek şekilde bir bariyer oluşturur. Bakteri ya da virüs vücuda girdiyse, onu yerleşmeden ve çoğalmadan algılar ve uzaklaştırır.
Eğer bakteri ya da virüs yerleşmiş ve sorunlara yol açmaya başlamışsa bağışıklık sisteminiz onu çıkarmaya çalışır. Bağışıklık sistemini güçlendirmek her daim korumak gerekir. Bunun için de iyi beslenmeliyiz.
Fakat geçici moda diyetler ya da kötü bir beslenme hastalıklara davetiye çıkaracaktır. Sağlıklı ve az kalorili sebze ve meyve tüketmeliyiz. Bağışıklık sisteminin A, C, E vitaminlerine, çinko ve selenyuma ihtiyacı vardır.
Ispanak çok besleyicidir. %377 A vitamini, %30 C vitamini, %20 E vitamini ihtiyacınızı karşılar. Ay çekirdeği %90 E vitamini ve 200 kalori karşılar. Diğer saydıklarımız ise selenyum ve çinko ihtiyacını karşılar.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Proteinlerin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi

Proteinler vücudumuzdaki her hücrenin bir parçasını oluştururlar. Vücudu canlı ve sağlıklı tutmak için birçok farklı görevi ve işlevi vardır. Kanıtlanan verilere göre, protein, kas, kemik, deri, hücre, tendomlar, göz, saç ve diğer dokuların onarımında rol alır.

Enzimlerin çalışması, metabolizma, sindirim ve diğer önemli süreçler için gereken hormonu sağlamaktadır.
Vücutta enfeksiyon oluştuğunda, hastalıkla mücadele etmek ve bağışıklık kazanmak için, antikor oluşmasına yardımcı olmaktadır.
Protein miktarını artırmalıyız. Vücutta enerji depolamak için proteinli gıdalar tüketilmelidir. Vücudun farklı proteinlere farklı işlevler için ihtiyacı vardır. Yaklaşık 20 adet amino asit proteinin yapı taşını oluşturur. Bunlardan 9’u temel amino asitlerdir.
Temel olanları vücut üretir, dışarıdan almaya gerek yoktur. Genelde protein, kırmızı ve beyaz ette, tavuk, balık gibi, süt ve süt ürünlerinde bulunur.
Pişmiş etteki protein miktarı %15 ila %40 arasındadır. Daha sonra, baklagiller, fasülye, bezelye ve fıstıkta çok protein miktarı çoktur.
Eksik proteinlerin tamamlayıcısıdırlar. Geri kalan protein grubunu da meyve ve sebzeler, bitkisel ürünler, tahıllar ve fındıktan alabilirsiniz. Her öğünde bunlar yenmek zorunda değildir fakat, bu temel gıdaların kombinasyonunu öğünlere yayabilmeliyiz.
Et ve süt ürünlerini az yağlı hatta yağsız seçmeye özen gösterin ki, sindirimi kolay olsun ve az kalori versin. Proteinlerin yapabileceği kalori en fazla %10 %15 tir. Vücuttaki amino asitler parçalanır ve yenilerine dönüşür.
Protein akışı gerçekleşir. Diyet yapanlar için protein diyetleri mevcuttur. Fakat eti kimse fazla kaçırmamalıdır. Uzun vadede protein diyeti yapılamaz aksi halde ağır hastalıklara yol açabilir.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Kozmik Maranki salatası Tarifi

Malzemeler
Mevsim sebzelerinden yapılmalı!
Mevsiminde olmayan sebzeler kesinlikle kullanılmamalıdır!

Tarif
Lahava, havuç, kırmızı, pancar, turp, ıspanak, kereviz kullanılır. Bıçak kullanmadan elinizle kopararak doğrayın.
Üzerine zeytinyagı, limon, nar ekşisi, soya sosu ve elma sirkesi(kilosu olanlar için, kolesterol için)
Sarımsak, zencefil rendelenebilir üzerine.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Gdo Nedir ? Hangi Ürünlerde Vardır ?

Son günlerin en çok konuşulan konularından biri de genetiği değiştirilmiş organizmalar; nam-ı diğer GDO. Biz de sizler için araştırdık; GDO tam olarak nedir, zararları nelerdir ve kendimizi bu gıdalardan nasıl koruyabiliriz?
GDO, genetik mühendisliği ile bir canlıya başka bir canlı türünden gen aktarılması ve bu şekilde yeni bir canlı organizma yaratılması anlamına geliyor. Gen aktarılan canlının DNA’sı değiştirilmiş oluyor ve bu şekilde kendi türünde olmayan özellikler ediniyor.
GDO yöntemiyle elde edilen bitkiler, ilaçlara ya da zararlılara karşı daha dirençli oluyor. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor. NTV’de yer alan bilgiye göre günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor.

GDO hangi ülkelerde üretiliyor?
Halen yetiştirilmekte olan transgenik ürünlerin yetiştirildiği ekim alanlarının % 99’un ABD, Arjantin, Kanada ve Çin’de yer alıyor.
ABD ‘de işlenmiş gıdaların yüzde 75’i GDO’lu ürün içeriyor. Yapılan araştırmalarda, Amerkian vatandaşların çoğu GDO içeren ürünler hakkında resmi kuruluşlara güvendiği, AB vatandaşlarınınsa daha çok sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere itibar ettiği görülüyor.
Türkiye’de GDO
Yine NTV’de yer alan bilgiye göre; herhangi bir denetim olmadığı için Türkiye’de ne kadar alanda GDO’lu ürün yetiştirildiği bilinmiyor. Bununla birlikte biyogüvenlik yasası geçtiğimiz ay çıktığı için genetiği değiştirilmiş bitkilerin kontrolsüz biçimde Türkiye’ye girdiği ve gıda sanayiinde yıllardır kullanıldığı biliniyor. Yapılan bir çalışmaya göre Türkiye’de satılan 800’e yakın gıda maddesi, GDO içeriyor.
Hangi ürünlerde GDO var?
Soya ve mısır nedeniyle birçok gıdada GDO’lu ürünler kullanılıyor.
Soya: sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı yiyecekler, etsuyu tabletleri, fındık-fısık ezmesi, çikolatalı ürünler, çeşitli unlu mamüller, süt tozu, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor.
Mısır: nişasta bazlı tatlandırıcılar yoluyla gazoz, kola ve meyve suları, mısır yağı, bebek mamaları, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor.
Yararları ve zararları
NTV Bilim’de yer alan araştırmaya göre:
GDO’nun yararları
* Genetik mühendislik ürünlerin besleyiciliğini artırıyor.
* Böceklere ve hastalıklara karşı daha dayanıklı ürünler elde ediliyor.
* Daha bol miktarda ürün elde edilmesi mümkün.
* İstenilmeyen durumlarda müdahale daha kolay.
* Böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor.
* Oldukça çok ve sıkı test ediliyorlar.
* Şirketler müşteri isteği ve güvenliğine göre hareket etmek zorunda.
GDO’nun zararları
* Pek çok bilim adamına göre insan sağlığına zararlı.
* Hedef olan ürün hariç diğerlerinde nasıl bir etki yaptığı bilinmiyor.
* Geleneksel metodlar pratik olarak halen başarılı olarak görülüyor.
* GDO’lu ürünlerin tohumları çevreye karışıp doğal ürünlerin yapısını bozabilir.
* Böceklerin olumsuz etkilenmesiyle tüm ekosistem çökebilir.
* Biyo çeşitliliği tehlikeye sokuyor.
* Biyolojik kirliliğe neden oluyor.
* Büyük şirketler küçük çiftçilerin iflasına neden olabilir.
* Tüm insanlığa ait olan bir materyal olan DNA’nın özelleştirilmesi endişe yaratıyor.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

29 Eylül 2010 Çarşamba

Alerji Yapan Yiyecekler Nelerdir ? Hangi Besinler Daha Sağlıklı ?

Besin alerjisinin her çocukta görülebileceğini söyleyen Dr. Nilüfer Toprakçı, astım, saman nezlesi gibi alerjik hastalıkları olan veya ailesinde bu tarz hastalık öyküleri olan kişilerin, besin alerjisi için daha fazla risk taşıdıklarını belirtiyor.
Ayrıca, Dr. Toprakçı’ya göre önceden alerji yapmayan bir gıda, hayatınızda bir gün karşınıza yeni alerji nedeniniz olarak çıkabiliyor. Bu alerji bir iki yıl içinde kaybolabileceği gibi ömür boyu da devam edebiliyor.
Hangi besinler alerjik?
Tüm gıdaların alerjiye yol açabileceğini belirten Dr. İlkay Keskinel, alerjiye en çok neden olan besinleri yumurta, soya, fındık-ceviz, balık, süt olarak sıralıyor.
Hangi besine karşı alerjiniz olduğunu, şüphelendiğiniz besini tek başına, diğer besinlerle karıştırmadan tüketerek saptayabilirsiniz.
Besin Alerjisi Belirtileri
Dr. Toprakçı, alerji belirtilerini şöyle sıralıyor:
*
Dudaklarda, ağızda, boğazda aşınma, şişlik, kızarıklık
*
Ciltte döküntü
*
Bulantı, kusma, ishal
*
Aksırık, burun akıntısı
*
“Anafilaksi” denilen ciddi alerjik reaksiyonlarda nefes tıkanıklığı, bilinç kapanması
*
Bebeklik çağında aşırı gaz sancısı, çok ağlama, ishal, huzursuzluk, büyüme geriliği
Besin Alerjisi Tanısı Nasıl Konur?
Dr. Nilüfer Toprakçı, çocuklarda olabilecek besin alerjisi tanısının, anne babanın dikkatli gözlemleriyle çoğu zaman konulabildiğini, gerek çocuklarda gerekse de yetişkinlerde doktor kontrolü altında yapılan kan veya cilt testleriyle de alerjinin nedeninin saptanabildiğini belirtiyor.
Besin alerjisi kilo aldırır mı?
Sağlıklı yaşam ve kilo kontrolü konusunda uzmanlığından faydalandığımız Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, “besin alerjisi kilo aldırır mı?” sorusuna kesin olarak “hayır” yanıtını veriyor. Dolayısıyla alerji yapan gıdaların yenmemesinin kilo kontrolüne bir gram bile fayda sağlamayacağını söylüyor. “Gıda intoleransı (duyarlılığı) testlerinin sonuçlarına göre kilo vermeyi düşünüyorsanız lütfen vazgeçin! Çünkü alerji uzmanları ve dahiliyeciler, gıda intoleransı testlerinin doğruluğuna bile inanmıyor” diyor.
Besin Alerjisi Tedavisi
Hem yetişkinler hem de çocuklar için en iyi alerji tedavisinin, alerjiden sorumlu olan gıdadan uzak durmak olduğu konusunda hemfikir olan uzmanlar, çocuklar için çocuk doktorunun önereceği bazı ilaçlara da gereksinim duyulabileceğini belirtiyorlar. Dr. Nilüfer Toprakçı, yetişkinlere, “Eğer belli gıdalara alerjisi olan bir çocuğunuz varsa, gıda etiketlerini inceleme konusunda deneyim kazanmanız gerekecektir” diyor.
Çocuklar besin alerjisinden nasıl korunabilir?
Dr. Hayriye Aygar, gıda alerjisinin çocuklarda, yetişkinlere göre daha yaygın görüldüğünü, 0-1 yaş aralığının, besin alerjilerinin en sık görüldüğü yaş grubu olduğunu söylüyor. Dr. Aygar’a göre en çok alerji yapan besin inek sütü. Yumurta, soya, fıstık, balık, kabuklu deniz ürünleri, buğday da alerjiye neden olan diğer besinler.
Dr. Aygar, besin alerjisi riskli bebeklerin korunması için yapılabilecekleri şöyle sıralıyor:
*
Anne sütü alan bebeklerde besin alerjisi, astım daha az görüldüğünden, anne sütü verilmesi, anne sütü yoksa doktor önerisiyle hipoalerjenik formül mamalarla bebeğin beslenmesi,
*
Emziren annenin diyetindan alerjik besinlerin çıkartılması,
*
Ek gıdaya geçişin geciktirilmesi,
*
İnek sütü, yumurta akı, fındık, fıstık ile balıkların geciktirilerek bebeğe verilmesi,
*
Özellikle aile öyküsünde alerji varsa bu besinlere en erken 1-2 yaşında başlanması gerekiyor.
İnek sütü alerjisinin yüzde 85 oranında 3 yaş civarında tamamen kaybolduğunu söyleyen Dr. Aygar, soya ve yumurta alerjisinin de geçici olduğunu, ancak balık ve fıstık alerjisinin ömür boyu kalabileceğini hatırlatıyor.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Gebelik Döneminde faydalı Besinlerin Önemi

Eğer gebelik döneminde sağlıklı ve dengeli bir beslenme alışkanlığı edinirseniz hem kendiniz için hemde bebeğiniz için en büyük iyiliği yapmış olursunuz.Bu yüzdengebelik döneminde sıvıyı bol miktarda alıp doktorunuzun verdiği besinleri tükettiğiniz vakit en sağlıklı bir şekilde gebeliği geçirebilirsiniz.

Eğer bu şekilde dengeli beslenmeye dikkat ederseniz normal sınırlar içinde kilo almak, sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek, sağlıklı bir bebek doğurmak ve doğum sonrası formunuzu korumak için beslenmeyle ilgili size düşenleri tümüyle yerine getiriyorsunuz demektir.
Gebelikte beslenme, anne adaylarının üzerinde önemle durmaları gereken bir konudur. Sağlıklı ve kaliteli bir gebelik dönemi geçirmek, gebeliğe özgü belirtileri yaşamamak ya da daha az yaşamak, bebeğinizin potansiyeli olan kiloya ulaşmasını ve dünyaya yeterli besin depolarını oluşturmuş olarak gelmesini sağlamak, rahat bir lohusalık dönemi geçirmek, lohusalıkta bebeğinize vereceğiniz sütünüzün kaliteli olmasını sağlamak için gebelik öncesinden gelen beslenme alışkanlıklarınızı gebelikte tekrar gözden geçirmeniz önemlidir. Gebelik döneminde beslenme konusunda atacağınız her olumlu adım mutlaka hem size hem de bebeğinize yararlı olacaktır.
Son aylarınızda olsanız bile beslenme konusunda yapacağınız iyileştirmeler en azından doğacak bebeğinizin doğum sonrası ilk altı aylık dönemde ihtiyacı olan demir ve vitamin depolarını oluşturmasını sağlar.Gebelik dönemi; günlük kalori, alınması gerekli sıvı, protein, vitamin, mineraller, temel ve eser elementlerin ihtiyacının arttığı bir dönemdir. Bu artmış olan ihtiyacı karşılamak için vücudunuz size çoğu durumda yol gösterecek ve açlık-tokluk merkezlerinin gebeliğe uyum sağlamak amacıyla değişen işlevleri sayesinde bu ihtiyaçlarınızı karşılamış olacaksınız.
Gebelikte önerdiğimiz beslenme şekli, tüm temel besin maddelerinden herbirinin yeterince ve düzenli olarak alınması şeklindedir. Temel besin madddelerinin şekerler ve yağ miktarı yüksek gıdalar hariç her birinden hergün belli miktarlarda mutlaka alınmalıdır. Şekerler ve yağ miktarı yüksek gıdalar (yağların temel besin maddeleri içinde önemleri büyüktür, burada kastedilen aşırı “yağlı” yiyeceklerdir) ise besleyici özellikleri düşük ve kalorileri yüksek olan gıdalardır ve size ve bebeğinize yararları yoktur.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Haftada 3 Kilo Ver !

1 haftada yani 7 günde 3 kilo vermek istermisiniz ? Evet dediğinizi duyar gibi oluyoruz. O zaman iyi dinleyin ve not alın.
Sabah
Bir dilim kepek ekmeğine sürülmüş yağsız peynir, yanında bir tane domates ya da greyfurt ve bir bardak taze sıkılmış meyve suyu.
Öğle
Bir porsiyon yağsız tavada kızartılmış sebze ızgara.
Akşam
Bir adet kepek ekmeğiyle hazırlanmış doma­tesli, biberli, peynirli tost.
Ara öğünler
(65 kaloriden az)
kayısı
elma
portakal ya da greyfurt
şeftali.
hepsi bir tane.
Not: Bu kalori değerlerinde başka menülerde hazırlayabilirsiniz kendinize.

Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir

Kış aylarında hastalıklardan korunmanın yolları

Kış aylarında hastalıklardan korunmanın yolları
İşte yapmanız gerekenler…

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişiklikler olduğunu belirterek, kış mevsiminde tüketimi artan yağlı ve şekerli besinlere karşı uyardı.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, ANKA’ya yaptığı açıklamada, havaların serinlemesiyle birlikte sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda alınacak önlemlere ilişkin uyarılarda bulundu. Çom, hava sıcaklığının değişmesinin özellikle grip ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyon hastalıklarının görülme sıklığında artışa neden olduğunu belirterek “Grip ve soğuk algınlığından korunmak için bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekir.
Kış mevsimini hissetmeye başladığımız şu günlerde yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması sağlığımızın korunması açısından önem taşımaktadır” dedi. Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişikliler olduğunun altını çizen Çom, “Genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilim artmaktadır. Kış aylarında kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmekte, fiziksel aktivite yoğunluğunda azalma olmaktadır” dedi. Çom şunları söyledi:
“Kış mevsiminde fiziksel aktivitenin az olması, gecelerin uzaması nedeni ile televizyon başında fazla zaman geçirilmesi ve besinlerin atıştırılması gibi nedenlerden dolayı vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabilmektedir. Genellikle yaz aylarında dikkat edilmeye başlanan kilo kontrolü, kış aylarında yerini ihmalkârlığa bırakır. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını daha rahat saklayabileceklerini düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşırlar. Oysa, kış aylarının en belirgin hastalıklarından olan grip ve nezleden korunabilmenin yolu sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme ile mümkündür.”
-“BOL BOL SEBZE VE MEYVE TÜKETİN”-
Yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenmenin sağlığın korunması için esas olduğuna işaret eden Çom, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“-Bu nedenle, dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalıdır.
-İmkanlar dahilinde her gün mevsiminde bol meyve ve sebze tüketilmesi önerilmektedir. Kış aylarında vücut direncini artırmak ve vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması gerekmektedir. Savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketimi önemlidir.
-Gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında gerekse de sıvı alımına katkı sağlaması açısından taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesi de önemlidir. Meyve sularının tüketiminde önemli olan sıkıldıktan hemen sonra tüketilmesidir. Çünkü meyve suyunun bekletilmesi C vitamininin azalmasına neden olmaktadır.
-E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmakta, A vitamininin okside olmasını da engellemektedir. E vitaminin iyi kaynakları olan; yeşil yapraklı sebzeler, fındık ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagillerin yeterli miktarlarda tüketilmesi önemlidir.
-Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini gereksiniminin karşılanamamasını neden olmaktadır. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir ve besinlerde pek fazla bulunmaz. D vitamininin yanı sıra balık, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum ve iyot mineralleri ile E vitamini için de iyi bir kaynaktır. Bu nedenle kış aylarında imkanlar dahilinde haftada 2-3 kez yenilmesi önerilmektedir.
-Kış aylarında genellikle meydana gelen beslenme alışkanlıklarının başında, daha yağlı yiyecekleri tüketmeye olan eğilimdir. Yağ tüketimine özellikle dikkat edilmeli, katı margarin ve tereyağından kaçınılmalı, yoğun yağlı etlerden uzaklaşılmalıdır.
-Kış aylarında vücut ağırlığı kontrolünün sağlamasında; basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünlerinin tüketilmesine özen gösterilmesi, enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlılarının tercih edilmesi, hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru baklagillerin tüketilmesi (haftada 2-3 kez) ve düzenli fiziksel aktivite yapılması önemlidir.
-Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, her gün en az 2-2.5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir.”


Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir