ARAŞTIRMANIN AMACI VE KONUNUN KAPSAMI
Bu araştırmanın temel amacı TIGEM’e bağlı Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü’nde iş gücünün sosyolojik özellikleri çerçevesinde, çalışanların niteliklerinin betimlenmesidir. Araştırmada bu temel amaçların belirlenmesinin yanında,Türkiye’de hayvancılık ve tarım sektörünede pek derinleşmeden değinilmiştir.Çalışmanın genel konusu bu perspektifte ele alınmıştır.
ARAŞTIRMANIN SINIRLARI VE TAKİP EDİLEN METOD
Sınırlılıklar:
Bu araştırma;
1. Zaman ve imkan sıkıntısı nedeniyle,diğer tarım işletmelerine ulaşılamadığından, Bursa ilinin Karacabey ilçesindeki Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü ile sınırlandırılmıştır.
2. Araştırma için çalışanlardan toplanan….bu verilerin geçerlilikleri yalnız anketlerin uygulandığı zaman dilimi ile sınırlıdır.
3. Sosyal bilimler alanında yapılan araştırmaların odağında insan öğesinin bulunmasından kaynaklanan sınırlılıklar,bu alandaki araştırmalarda kullanılan istatistiksel yöntemlerin duyarlılıklarına ilişkin sınırlılıklar da bu araştırma için söz konusudur.
4. Araştırma veri toplama teknikleri anket,mülakat, katılımlı gözlem ile sınırlıdır.
Araştırma Modeli:
Araştırmanın kuramsal çerçevesinin belirlenmesinde ve verilerin yorumlanmasında yapısal – işlevselci yöntem kullanılmıştır. Ham veriler kodlandıktan sonra bilgisayar ortamında SPSS (Sosyal Bilimler İçin İstatistik Paketi ) programıyla değerlendirilmiştir.
Evren ve Örneklem:
Araştırma evreni Bursa ili Karacabey ilçesi Tarım İşletmesi Müdürlüğü’dür. Örneklem olarak seçilen çalışanlar evreni temsil etme yeteneğine sahiptir.Toplam 100 kişi örneklemi oluşturmuştur.Araştırmada basit tesadüfi örneklem tekniği kullanılmıştır.
ARAŞTIRMANIN VARSAYIMLARI
1. İktisadi kalkınmanın sosyal kalkınmayla bağdaştırıldığı her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kalkınma planları bu şekilde belirlenmelidir.
2. Türkiye’de halkın oldukça önemli bir kısmının geçim veya ek gelir kaynağı olması bakımından hayvancılık ve tarım sektörü,sanayi sektörünün piyasası olma fonksiyonunu ifa ederek sanayileşmeyi uyarma durumundadır.
3. Herhangi bir işletmede,bireylerin memnuniyeti verimi etkileyen faktörlerin başında gelir.
4. Çalışanların yöneticilerle olan olumsuz diyalogları,işgücünün sendikalaşma oranını arttırır.
5. Ücret seviyesi ,sosyal çevrenin değerlendiriliş biçimine etki eder.
BÖLÜM I: TÜRKİYE’DE HAYVANCILIK VE TARIM
1.1. Türkiye’nin İktisadi Kalkınmasında Hayvancılık Sektörünün Yüklendiği Fonksiyonlar
Ekonomik faaliyetlerin temel unsuru yeraltında ve yerüstünde bulunan tabii kaynaklardır.Bunların rasyonel olarak işlenmesi ve sanayileşmeye gidilmesi milli geliri ve dolayısıyla kişi başına düşen geliri arttırır, refaha ulaştırır.Milli gelirin devamlı ve muntazam bir şekilde yükselmesi,iktisadi kalkınma olarak tanımlanmaktadır.Kişi başına milli gelirin artmasıyla birlikte insanlar eksik beslenmeden kurtularak kalitatif beslenmeye yönelmektedirler. Kalitatif beslenme,ekonomik olarak kalkınmakta olan ülkelerde toplumsal kalkınmaların da ilk çıkışı olarak kabul edilmelidir.
Bu durumda,hayvanın önemli bir besin kaynağı olacağı açıktır.Dolayısıyla hayvancılık sektörü,ekonominin başlıca üretim kaynağını oluşturan insan gücünün gelişmesinde temel faktör olmaktadır.
Kıymetli gıda maddeleri olarak adlandırılan et, süt, yumurta üretimi tahıl,yağ ve şeker gibi boş kalorili besinlerin üretimine nazaran bir öncelik kazanmış,ülkeler genellikle üretim politikalarını bu çağdaş anlayışa uygun bir şekilde düzenlemişlerdir. Ülkenim kendi ihtiyacını karşılayacak seviyedeki üretimi sağlamak, milli gaye edinilmiştir.
Hayvansal orijinli gıda maddeleri üretimini arttırma çabaları,bütün dünya uluslarının üzerinde önemle durdukları aktüel bir konudur. Konunun önemi,bir yandan hayvansal orijinli maddelerin insan beslenmesindeki öneminden, bir yandan da sağlanacak üretim fazlasının ihraç edilmesi yoluyla döviz temini imkanından ileri gelmektedir. Hayvansal protein kaynaklarının insan beslenmesindeki rolü anlaşıldıktan sonra,bu maddeler bütün dünya pazarlarında alıcı bulabilen değerli ürünler haline gelmiştir.
Bu konuya Türkiye açısından bakacak olursak,hayvan ve hayvansal ürünler ihracatımız var olan üretim gücümüze ve potansiyelimize denk bir seviyede değildir.Hayvan ve hayvansal ürünler ihracatında fiyat,kalite ve standardın önemi büyüktür. Bu bakımdan,söz konusu maddelerin ihracatını arttırabilmek için hayvancılıkta verimlilik arttırılarak fiyatların düşürülmesi,üretimde kalite ve standarda gerekli önemin verilmesi zorunludur.
Bunun yanında,ithalatımızın genişletilebilmesi ihracatımızın geliştirilmesiyle mümkündür.Az gelişmiş ekonomilerin ihracatlarını kısa vadede arttırabilmeleri için,bütün Dünya pazarlarında alıcı bulabilen,gelir ve talep esnekliği yüksek olan hayvansal gıda maddelerinin ihracını arttırmaya çaba sarf etmelidirler.Türkiye’de halkın beslenmesindeki hayvansal protein yetersizliği yanında ödeme açığının yarattığı problemler ile ekonominin içinde bulunduğu darboğaz nedeniyle meydana gelen huzursuzlukların mümkün olan en kısa zamanda giderilebilmesi için hükümetlerin, meslek teşekküllerinin ve bilim adamlarının dikkatlerini ve çalışmalarını yurt hayvancılığının geliştirilmesi üzerinde yoğunlaştırmaları zorunludur. Hayvancılık sektörünün gelişmesiyle kamu kesiminin finansmanında kullanılan dolaylı vergilerden ayrı olarak dolaysız vergi gelirlerinde de bir artışın sağlanması beklenebilir.
Türkiye’de halkın oldukça önemli bir kısmının geçim veya ek gelir kaynağı olması bakımından hayvancılık sektörü,sanayi sektörünün piyasası olma fonksiyonunu ifa ederek sanayileşmeyi uyarma durumundadır.Hayvancılığın gelişmesi,Türk sanayinin gelişmesi bakımından hayati bir önem taşımaktadır.Hayvancılıkla geçinen,veya hayvancılığı ek bir gelir kaynağı olarak değerlendirme durumunda olan köylünün hayat seviyesi yükselmedikçe, sanayinin yeteri kadar gelişmesinin,mamullerini satın alabilecek bir yerli pazara kavuşmasının mümkün olmayacağı aşikardır.
Tarım sektörü ile birlikte hayvancılık sektörünün geleneksel fonksiyonlarından biri sanayi sektörünün hammadde ihtiyacını karşılamaktır. Hayvancılık, çeşitli sanayi kolları için hammadde temin eden bir kaynaktır.Gıda sanayi başta olmak üzere,çok sayıda sanayi şubesine temel hammadde ve yardımcı madde temin eder.
Hayvancılık sektörünün ekonomik fonksiyonlarından biri de ülkenin tarım sektörünü, tarımsal işletmelerini rasyonel bir düzeye eriştirmektir. Gerçekten, bitkisel üretimin insan gıdası olarak değerlendirilemeyen kısmı ile bitkisel artıkların hayvansal gıda ve hayvansal ürünlere transformasyonun gerçekleştirilmesi hayvancılık sanayi yardımıyla olmaktadır.Bu suretle,başka türlü kıymetlendirme imkanı bulunamayan tali üretim maddeleri ile üretim artıklarının işletme kazancını arttırması imkanı yaratılmış olmaktadır.
Az gelişmiş ekonomilerin özelliklerinden biri,bilindiği gibi,bölgelerarası gelir dağılımı dengesizliklerinin büyük olmasıdır.Her ne kadar hiçbir ekonomik sistemde ve iktisaden gelişmiş ekonomide bu dengesizliğin tamamen ortadan kaldırılması söz konusu değilse de, makul düzeye indirilmesi pekala mümkündür.
Zamanımızda devletler kalkınma ve bölge planlarıyla bölgesel dengesizlikleri ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.Geri kalmış bölgelerin sanayileşme vetiresine bir an evvel geçebilmeleri bakımından tarım veya hayvancılık sektörlerinde bir gelişmenin sağlanması zorunlu olmaktadır.Hayvancılık tarla mahsulleri kadar tabiatın tehlikelerine maruz kalmamakla gelirlerde düzenlilik sağlar.İklim sebebiyle çeşitli mahsullerin yetiştirilmesine müsait olmayan bölgelerde gelir düzenini sağlaması bakımından hayvancılık bilhassa önem kazanır.
Bu durumda,hayvancılık sektörüne yapılacak yatırımlarla hayvancılık sanayinin gelişimini sağlamanın ve iktisaden geri kalmış bölgeleri refaha ulaştırmanın, milli gelirin adil olarak dağılımının hayvancılık kanalıyla mümkün olabileceği aşikardır.
İktisadi kalkınmanın kişi başına düşen milli gelirin devamlı ve reel olarak artmasıyla gerçekleştirilebileceği herkesçe bilinen bir gerçektir.Kalkınmanın iktisadi istikrar içinde gerçekleştirilebilmesi için ekonomilerin,yaptıkları yatırımların miktarını her geçen gün arttırarak istihdam hacmini yükseltirken,tam çalışma ile birlikte fiyat istikrarını da gerçekleştirmeleri gerekir.
1.2. Türkiye Hayvancılığının Bugünkü Durumu
Türkiye’de doğal şartları bakımından hayvancılığa genellikle elverişli olan,kaliteli ve geniş meralara sahip Kuzey-Doğu Anadolu’da hayvancılık hakimdir. Diğer taraftan, Türkiye’nin pek çok yerinde gerek arazinin engebeli oluşu, gerekse yeteri ölçüde yağış olmaması yanında sulama imkanlarının çok sınırlı oluşu,bitkisel üretiminin yapılamamasına sebep teşkil etmektedir.Bu durum,memleketimizde hayvancılığı ön plana geçirmiştir.
Türkiye sahip olduğu hayvan varlığı bakımından dünya ülkeleri arasında ön sıralarda yer almaktadır.
1.3. Hayvancılıkta Verimin Arttırılması Çareleri
1.3.1. İşletme Organizasyonunun Geliştirilmesi
Geçmişin hayvancılık anlayışı ile asrımızın ikinci yarısındaki hayvancılık anlayışı arasında çok farklar vardır.Hayvancılığın “Tarımın vazgeçilmez bir kolu” olduğu hususundaki görüş,bugünün teknik,sağlık ve ekonomik anlayışı içinde anlamını yitirmiş durumdadır. Hayvancılık,müstakil işletmeciliğin,hatta endüstrinin kendisi olmuştur.
Türkiye’de kelimenin gerçek anlamında hayvancılıkla meşgul işletme sayısı pek azdır.Hayvancılıkla ilgili faaliyetler genellikle tarımsal faaliyetlerle birlikte yürütülmektedir.Hayvan yetiştiriciliği genellikle modern teknolojinin uygulanabilme yeteneğinden yoksun küçük köy işletmeleri içersinde ve göreneklere bağlı olarak oldukça ilkel bir şekilde yapılmaktadır.Hayvancılık işletmeciliği genel olarak ailede 2-5 sığır,15-20 koyunla yapılmaktadır.
Türkiye’deki hayvan işletmeleri rasyonel büyüklükte olmaktan uzaktır.Hayvan yetiştiriciliği tarımsal faaliyetlerle birlikte yürütüldüğünden,tarım işletmelerinin büyüklüğü arttırılmadıkça,verim artışı gerçekleştirilmeksizin hayvan sayısı artmaya devam edecektir.
Türkiye’de büyük tüketim merkezleri yakınlarında kurulmuş ve entansif süt ve besi sığırcılığı yapan işletmeler yeni yeni gelişmektedir.Bunlar süt ve et ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynadıkları gibi,kültür ırklarının ülkede yayılabilmesini sağlayacak damızlıklarla ilgili ihtiyacın karşılanmasında da yararlı olabilir.Bu tip işletmelerin teşkilatlandırılıp desteklenmesi, Türkiye hayvancılığının gelişmesi bakımından yararlı olacaktır.
1.3.2. Mali Olanakların Sağlanması Ve Hayvan Yetiştiricilerinin Teşkilatlanması
Türkiye hayvancılığında prodüktiviteyi engelleyen önemli bir faktör, hayvan yetiştiricilerinin mali olanaklardan yoksun bulunmalarıdır.Ülkemizde hayvancılıkla uğraşan işletmelerin hemen hemen tamamı küçük aile işletmesi tipindedir.Bunların düşük olan gelirleri tasarrufa ya hiç imkan vermez veya sınırlı kalır.
Diğer taraftan,krediler tapulu gayri menkullere karşılık verildiğinden ve halkın bir kısmının elindeki mülkün tapusu olmadığından, üreticiye verilebilen kredi sınırlı kalmaktadır. Ayrıca küçük hayvancılık işletmelerinin garanti gösterememesi, teşkilatlanmamış olması sebebiyle hayvan yetiştiricilerinin Tarım Bakanlığının verdiği kredilerden faydalanması da söz konusu değildir; Mali imkanları sınırlı, bu arada kredi sağlama olanaklarından da yoksun olan işletmeler, üretimi arttırıcı teşebbüslerde bulunamaz, gerekli tedbirleri alamaz.
Türkiye’de üretici muhtaç olduğu krediyi istediği zamanda ve miktarda elde edemediğinden, ya tefecilere başvurmakta veya ürününü düşük fiyatla satmaktadır. İçinde bulundukları koşullar dolayısıyla hayvan üreticileri mümkün olduğu nispette masrafsız bir üretim sistemi uygulamakta, meraya dayanan hayvancılık yapmaktadır. Bu yüzden mevcut köy şartlarına en uygun ve mukavim, fakat verimi düşük bir hayvan popülasyonu meydana gelmiştir.
Bütün bunlardan ayrı olarak, hayvan yetiştiriciliğinde ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi faaliyetlerinde üreticilerin teşkilatlandırılması ve kooperatifleştirilmesi, aracıların yetiştiriciyi sömürmesinin önlenmesi ve bilhassa üretimi arttırılması bakımından şarttır.
1.3.3. Hayvansal Ürünlerin Pazarlanmasının Sağlanması
Günümüzün ekonomik anlayışına göre hayvancılığın verimli bir üretim kolu olabilmesi,modern bilgi ve teknolojiye yer verilmesi ve başlıca üretim unsurlarının en uygun şekilde kullanılmasına bağlıdır.Hayvancılık bilgi,hesap ve ölçü ile idare edilen ve belirli büyüklüğe erişmiş pazara bağlı bir üretim kolu haline gelmiştir.Üretim ve pazarlama,modern hayvancılığın birbirinden ayrılmaz,birbirini tamamlayan kısımları durumundadır. Pazarlamayı,üretimin en son ve en önemli parçası olarak nitelendirmek mümkündür.
Hayvansal ürünlerin pazarlanmasında gaye ürünlerin teknik ve ekonomik yönden yeterli bir şekilde toplanması,işlenmesi ve nihai tüketiciye ulaştırılmasıdır. Ülkemizde yetiştiricinin pazarlık gücü genellikle zayıftır ve alıcıya tabidir. Her şeyden önce ürünlerin değerlendirilmesi için yeteri kadar tesis yoktur, değerlendirme ilkel şartlar içinde yapılmaktadır.
Türkiye’de ekonomik düzen hayvan ve hayvan mahsullerine yeterince gelir sağlayacak seviyeye ulaşmadığından,yetiştirici hayvanına fazla para sarf etmeyecektir. Hayvanın ve onun mahsullerini kolaylıkla değerlendiremeyen köylü için hayvanında verim artışı sağlamanın faydası yoktur.Üretimde gerek kalite,gerekse kantite yönünden bir ilerlemenin olabilmesi için,üretilenin değer fiyatına satılması şarttır.Hayvancılık karlı ve faydalı olduğu müddetçe bir ilerleme kaydedilebileceğine göre,bunu temin edecek olan pazarlama işlerinin düzenlemesi bir zorunluluktur.
1.3.4. Hayvan Yetiştiricilerinin Eğitim Seviyesinin Yükseltilmesi Ve Araştırma Faaliyetlerinin Hızlandırılması
Irkların geliştirilmesinde rasyonel besleme ve modern yetiştirme teknikleri belli başlı tedbirlerdir. Bunların büyük ölçüde insan faktörüne bağlı olduğu aşikardır. Prodüktivite her şeyden önce bir zihniyet meselesidir. Prodüktivitenin arttırılabilmesi, insanın ekonomik ve sosyal hayatın yeni şartlarını benimsemesine,yeni teknikleri ve metodları uygulamasına bağlıdır.
Tarımsal geliri içinde hayvancılık sektörü gelirlerinin payı yüksek olan memleketlerde hayvan ve hayvan ürünleri üretimi,belirli bir kültür seviyesine sahip kişilerce yürütülmektedir.Türkiye’de hayvancılık sahasında çalışanların büyük bir kısmının hayvancılık bilgi ve tekniğinden yoksun oldukları bilinen bir gerçektir. Yetiştiricilerin büyük bir çoğunluğu ilkokul mezunu dahi değildir. Türkiye’de üreticilerin eğitim eksikliğinden ayrı olarak,görenek ve geleneklere bağlılık derecesi, salgın ve paraziter hayvan hastalıkları ile mücadele ve kontrolünde, dolayısıyla da üretimin arttırılmasında rol oynar.Türkiye hayvancılığının geliştirilmesi söz konusu olduğu zaman ortaya çıkan bir çok ayrıntılı meseleyi bilimsel metodlarla ortaya koyabilmek, bunların çözüm yollarını bulabilmek araştırma faaliyetleriyle sağlanabilir. Daha iyiye ulaşabilmek için hayvancılık çalışmalarının her yönünde geniş araştırmalara ihtiyaç vardır.Türkiye gerçeklerine ve gelişimlerine uygun,pratik sonuçlar verecek bilimsel ve teknik araştırmaların meselelere getireceği çözümlerden,teknolojinin yeni imkanlarından yetiştiricilerin faydalanabilmesi için,onların teknik bilgi ve görgülerini arttıracak bir eğitimin uygulanması mutlaka zorunludur.Türk hayvan yetiştiricilerinin işletmecilik konularına adapte olabilmeleri bilim ve tekniği kabul edip uygular hale gelmeleri için eğitim, yayın ve uygulama imkanları mutlaka seferber edilmelidir.
BÖLÜM II: KARACABEY HAKKINDA GENEL BİLGİLER
2.1. Coğrafi Konum
Marmara Bölgesi’nin güneyinde yer alan Karacabey,40º Kuzey paralelinin 25 km. kuzeyinde ve 28º Doğu meridyeninin 30 km. doğusunda yer alır. Karacabey, Marmara Bölgesinin Güney Marmara bölümünde,Bursa iline bağlı bir ilçedir.Doğudan Mudanya ve Bursa,güneyden Mustafakemalpaşa, Susurluk, güneybatı- dan Manyas, batıdan Balıkesir’in ilçesi Bandırma ve kuzeyden Marmara Denizi ile çevrilidir. Bursa-Çanakkale,Bursa-Balıkesir ve İzmir karayollarının kavşak noktasında yer alması ilçenin önemini arttırır.
2.2. İklim
Karacabey iklimi,Akdeniz ikliminin az da olsa Karadeniz iklimine geçiş özelliği gösteren şeklidir.Yazlar Akdeniz kadar kurak ve sıcak olmaz.Kışlar ılık ve yağışlıdır.
Yine enlemin etkisiyle Akdeniz’e göre kış sıcaklıkları daha düşüktür. Karacabey’in kurulduğu alanın deniz seviyesinden yüksekliği 41-45 m. dir. Ovanınki ise 13-14 m. dolaylarındadır. Yöre, Marmara kıyıları hariç çıplak olduğundan yaklaşık olarak bütün hava akımlarına açıktır. Karacabey,Güney Marmara’nın iklimini tam olarak yansıtmaz.Bunun en önemli sebebi ise nemli hava kütlelerinin yağışa dönüşmesine imkan sağlayacak yükseltilere sahip olmayışıdır.Karacabey,çevresine göre daha az yağış almaktadır.Çevre ilçelerden Mustafakemalpaşa’nın “Keltepe” si,Mudanya sırtları,Uludağ kütleleri,özellikle yaz aylarında Karacabey’e göre daha fazla yağış almaktadır.Kış aylarında yukarıda saydığımız yerler kar yağışı aldığı halde,Karacabey’e yağmur düşmektedir.Yöreye düşen yağışlar,genellikle cephe yağışları şeklindedir. Yörede yazlar genellikle kurak geçmektedir.Bu kuraklık çoğu zaman Sonbahara uzanır.Yörede kış mevsimi ılıman bir yapıya sahiptir.Yağışlar çoğunlukla yağmur şeklinde görülmektedir.İlkbahar ayları,yağmurun yoğun olarak düştüğü ayları oluşturmaktadır.23 yıllık rasatların sonuçlarına göre,karla örtülü gün sayısı ortalama 3.3’tür.Kar yağışlarının görüldüğü aylar ise;Kasım,Aralık,Ocak,Şubat ve Mart’tır.20 yıllık rasatlar sonucunda,en yüksek kar kalınlığının Ocak ayında 50 cm. olarak görüldüğü belirlenmiştir.5 yıllık rasatlara göre yıllık sıcaklık ortalamasının 14 ºC olduğu,en yüksek sıcaklığın Ağustos ayında 38.5 ºC olarak tespit edildiği,en düşük sıcaklığın ise, Şubat’ta -9.7 ºC olarak ölçüldüğü meteorolojik verilerden anlaşılmaktadır. Ortalama donlu gün sayısının da 29 olduğu saptanmıştır.Karacabey’in yıllık yağış miktarı;29 yıllık rasatlara göre ortalama 562 mm.dir.Ortalama yağışlı gün sayısı 77,yıllık ortalama sisli gün sayısı da 7.7 dir. 4 yıllık rasatlar sonucunda ortalama nispi nem miktarı %69’dur.En düşük nispi nem miktarı %14 ile Temmuz ayında ve en yüksek nispi nem miktarı %78 ile Aralık ayındadır.6 yıllık rasatlar sonucu ortalama bulutlu gün sayısı 247.8’dir.Ortalama kapalı gün sayısı ise 50’dir.Karacabey rüzgarlardan çokça etkilenmektedir.Hakim rüzgar yönü Kuzeydoğudur.Diğer yönlerden Güneybatı, Kuzeydoğu, Kuzey ve Kuzeybatı yönlerinden rüzgarların estiği görülür. Kuzeydoğudan poyraz,Güneybatıdan lodos hakim rüzgarlardır. Bunların anında Kuzeybatıdan karayel, Kuzeyden yıldız,Güneydoğudan samyeli eser.
2.3. Bitki Örtüsü
Karacabey’in topraklarını örten bitki varlığı, Marmara Bölgesi’nin genel özelliğini vermekle birlikte, denize yakın yöreleriyle, kırsal alanları farklılıklar göstermektedir. İlçenin kuzeyindeki denize yakın kısımlarda Akdeniz bitkileri,ılımlı kışlara dayanan,nemi seven ormanlar yetişmiştir. Ormanlarda da Akdeniz ikliminin egemen olduğu yerlerde yaşamasını seven,çok görülen meşeye sıkça ve bolca rastlanır.Yöre arazisi zeytin yetişmesine de oldukça elverişlidir.Yine denize yakın olan Boğazköy,Yeniköy,Bayramdere köyleri civarında narenciye türü bitkilerin de yetiştiği gözlenmektedir.
Bunun yanında yüksek yerlerde,Karadağ’da sert geçen kışlara dayanan koru orman alanlarıda vardır.Bu kesimlerde bol miktarda ıhlamur ve kayın bulunur.Akdeniz iklimine uymuş bitki topluluğu içinde bulunan davulga, defne, süpürge çalısı, kocayemiş, taş meşesi,karaçalı gibi bitki türlerine yörede sıkça rastlanır. Karacabey-Bursa doğrultusunda uzanan ve çevrede kısaca “Pistikoz Kırı” veya “Pistikoz bayırları” olarak bilinen kırsal kesim yükseltilerinde sadece karaçalı denen bitki türüne rastlanmaktadır.
2.4. Ulaşım
Karacabey konumu itibariyle,Antik Çağlar dahil,her zaman ticaret yollarının kesişme noktası olmuştur. Nehir yoluyla deniz ulaşımı çok kolaylıkla yapılmaktadır. Antik çağlarda kullanılan bu su yolunun Bizans imparatorluğu devrinde Türkler tarafından da kullanıldığı içindir ki,Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos gölün giriş çıkışını kontrol altına alabilmek için Lopadion (Ulubat) kalesini yaptırmıştır.Osmanlılar döneminde de Venedik ve Cenevizli tüccarların Marmara Denizi’nden nehir yoluyla Ulubat (Apolyont) Gölü’ne geldiklerini,bazende kışı gölde geçirdiklerini görüyoruz.Bu dönemde Apolyon tüccarları Bursa piyasasında önemli rol oynamakta idiler.Aynı yol son yıllara kadar Karacabeyli tüccarlar tarafından da kullanılmakta idi.Büyük ölçekli gemiler, Marmara Denizinden Boğaz yoluyla gelerek,eskiden köy olan ve XIX. yüzyılda köy statüsünden çıkarılarak çiftlik statüsüne dönüştürülen “İskele” köyünün önünde durur ve “müruriye”lerini öderlerdi.
Su yolunun yanında Yıldırım Beyazıd devrinde, 1936 yılında ,Bursa ile Karacabey’i bağlayan karayolu üzerinde, Ulubat’ın 5 km. doğusunda ve göl kenarında ,gelip geçen yolcuların ,kervanların konaklamaları için kervansaray (Issız Han) yaptırılması bu yolun önemini anlatmaya yeter bir kanıttır.
Bugün Karacabey, Bursa-Çanakkale, Bursa–Balıkesir yolları üzerinde olduğundan ulaşımı gelişmiştir.Deniz yoluyla İstanbul’a uzaklığı Bandırma üzerinden iki buçuk saate inmiştir.Bandırma–Bursa tren yolunun programda olması ilçenin önemini dahada arttıracaktır. İlçenin belli merkezlere uzaklığı aşağıdaki gibidir.
Karacabey – Bursa 66km.
Karacabey – Mustafakemalpaşa 20km.
Karacabey – Mudanya 70km.
Karacabey – Bandırma 41km.
Karacabey – İstanbul 309km.
Karacabey – Ankara 440km.
Karacabey – İzmir 260km.
2.5. Tarihçe
Karacabey’in Adı
Kasaba Orhan Bey’in komutanlarından Mihal bey tarafından ele geçirildiği için Mihaliç adını aldığı söylenir.Bir diğer rivayete göre Osmanlıların bölgeye geldiklerinde, Karacabey’e egemen olan kişinin Mihalce olduğu için,Mihaliç denilmiştir.Bu ikinci rivayetin doğruluk oranı daha yüksektir.Çünkü bu kasabanın yönetimi Köse Mihal’e değil,Emir Ali olarak tanınan Karaca Ali’ye verilmiştir.Nitekim 1910 yılında da Osmanlı tarihinde çok büyük kahramanlıkları görülen ve dört beş kadar sayılabilen Karacabeylerden en önemlilerinden biri olup,Belgrad Savaşı’nda şehit olan kahraman Dayı Karacabey’in adına izafeten buraya “KARACABEY” adı verilmiştir.
Metropolis’in Konumu
Mysi’ler devrinde,ilçenin bugünkü yerinde Miletopolis’in kurulu olduğunun sanıldığı,karşılaştığımız hemen bütün kaynaklarda kaydedilmektedir.Eskiden her ne kadar Miletopolis’in yerinin Mihaliç mi,Melde mi olduğu konusunda tartışmalar olduysa da bugün yeni araştırmalar,gözlemler ve bulgular sayesinde kesinlikle yeri belirlenmiştir.Geçen yüzyılın sonunda Melde civarında bazı eski yapıların kalıntılarına rastlanmıştı.1974 yılında Bursa-İzmir karayolunun yapım çalışmaları sırasında ise,Karacabey Harası’ndan sonra Melde bayırı denilen yere gelindiğinde,Miletopolis’in 2 metre yüksekliğe varan antik kalıntı katmanları ile karşılaşıldı.Konum olarak Antik Çağı Kuzeybatı Anadolunun önemli bir kavşak noktasında olan antik kentin,daha fazla tahrip edilmemesi için çalışmalar durduruldu.Böylece antik Miletopolis’in tam olarak nerede bulunduğu sorusu açıklık kazandı.Antik şehir alanının tam olarak nereye kadar uzandığı henüz belirlenememiş olmasına rağmen,bölgede 1980 ve 1981 yıllarında gözlemler yapan “Die Inschriften von Kyzikos und Umgebung” adlı eserin yazarı E. Schwertheim’a göre şehir bölgesi güney batı ve kuzey batıdaki tepelere doğru uzamaktadır. Çünkü, bu istikametteki küçük tepecikler zincirinin eteğinde bina kalıntılarına rastlanmıştır. Bu konuda, az da olsa bize bilgi veren birkaç yazılı ipucu olarak, “Stefanus Von Bizansın kentin tam Ryndakos’un bitişiğinde veya yakınında olmadığını” yazdığını, bunun, Orta Çağda Petrus Gyllius tarafından doğrulandığını ifade eden Schwertheim ayrıca, Miletopolis’in batısında bugün yerleşime açılmış olan alanlarda Yunan ve Bizanslılar zamanından kalma seramik ve kiremit kalıntıları üzerinde Yunanca yazılara rastlandığını da belirtmektedir.
1975 yılı yazında Bursa Arkeoloji Müzesi arkeologlarının yaptığı kurtarma çalışmalarında da Aroma İmparatoru Hadrianus dönemine ait bir tapınağın kalıntıları ile 1,13 metre boyunda bronzdan yapılmış bir Apollon heykeli debulundu. Ayrıca heykele ait parçalar “terracotta” bir figürün, erken Bizans dönemine ait bir hamamın “coldarium” bölümünün ve “hypocaust” sistemine ait bir kısım kalıntı ortaya çıkarıldı. Yıkık moloz taş duvarlar arasında mozaik izlerine de rastlandı. Karacabey Harasına bakan sırtlarda da 20 dolayında aile mezarı bulundu. Hadrianus döneminde Miletopolis’te basılmış, üstünde gemi tasvirleri ve yatan bir nehir tanrısının resmi olan bir sikkenin bulunması, 1975’te yaşayan kabuklu hayvanlardan oluşan yoğun tabakalaşma ile karşılaşılması, kentin bir göl kenarında kurulu olduğunu, Strabon’a atıfla kaydeden Schwertheim’ı doğrulamaktadır. Geniş bir alana kurulmuş bulunan Miletopolis kentinin sınırları, kazılar sürdürülmediği için, henüz belirlenememiştir.
Miletopolis,bir yandan önemli bir liman kenti Daskyleion’a.M. veya Apollonia, diğer yandan Kyzikos ve daha ilerde Troia’ya uzanan antik yol üzerindedir. Bu yol ayrıca bir yandan Bitinya’nın önemli merkezleri ve Nikomedia’ya,buradan Anadolu’nun batı kıyılarında bulunan diğer ticaret merkezlerine uzanırken,diğer yandan Kyzikos-Bergama arasındaki antik karayolunun kavşak noktasındadır.Bunun yanısıra kentin kenarında olduğu sanılan göl ve gölü besleyen nehirle bir iç liman kimliğindedir ve yine nehirle, Apollonia Rhyndakos ve Daskyleiona. Üzerinden denize yolculuk yapılabilmektedir. Günümüzde bu nehir gözükmemektedir.Miletopolis’in içinden yada yanından bütün yıl boyunca su taşıyan bir nehir geçmemesine rağmen Philipson ve Kiepert’in coğrafya atlaslarında,Tokmak dağlarından doğan ve Ryndakos veya Makesson’a akan nehir kolları gösterilmiştir.Antik çağda burda böyle bir kaynağı olan ve sikkenin üzerinde görünen nehir tanrısına adını veren bir nehrin akmış olması olasıdır.
Amasyalı Strabon da ünlü eseri “Coğrafya”sında bölgede üç göl olduğunu kaydetmektedir; bunlar Lacus Apolloniatis, Lacus Dascylitis ve Lacus Miletopolis’tir. Sonuç olarak Miletopolis,Kuzeybatı Anadolu’da konum olarak ticari politik ve sanat yönlerinden dönemin belli başlı önemli merkezleri arasındaki yollar üzerindeki kavşak noktasında olması itibariyle önemli bir konumdadır.M.Ö.IV. yüzyılda basılan sikkelerde adı Miletopolitan olarak geçen Miletopolis’in bir Miletos kolonisi olan,Kzykos’lular tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Bir başka iç koloni kentte,bugünkü Mustafakemalpaşa’nın yerinde veya yanında, M.Ö.V. yüzyılda kurulduğu sanılan Miletuteiknos idi.Burasının M.Ö.395’te Isparta kralı Agesilaus tarafından kuşatıldığı ancak ele geçirilemediği kaynaklarda belirtilmektedir.
Karacabey Yunan İşgalinde
Yunanlılar İzmir kuzey cephesini oluşturan Türk kuvvetlerinin,çekilme yollarını kesmek ve bu kuvvetleri yoketmek amacıyla,Bandırma çevresini çıkarma bölgesi olarak seçmişlerdi.Bu amaçla,gemilerle getirilen birlikler2 Temmuz saat 05.00 sıralarında Erdek-Bandırma plajlarına çıkmaya başladılar.Bandırma,savunulmadan Yunanlılara bırakıldığından,Yunan birliklerinin bir kısmı Susurluk tarafına giderken,bir kısmıda Karacabey istikametinde harekete geçti.Ve 2/3 Temmuz 1920’de Karacabey’de işgal edildi.Karacabey için kara günler başlamıştır. İşgalle birlikte,beklenen Yunan mezalimide başlar.
Geri çekilmeyi çok süratle gerçekleştirerek Bursa dolaylarına ulaşan ordu birliklerimiz ve milis kuvvetlerimiz Yunanlıların bu çıkarma hareketinden beklentilerinide boşa çıkarmış oldu.7 Temmuz sabahı Yunan birlikleri Bursa yönünde harekete geçti. Uluabat’tan geçecek birlikler,köprü tahrip edilmiş olduğu için,karşıya gölde balıkçılık yapan Rumların ve yerli halkın kayıklarını kullanarak 3 saatlik gecikme ile geçebildi.
8 Temmuz günü Bursa’da işgal edildi.Bu haber üzerine,10 Temmuz’da verilen bir önerge ile,matem nişanesi olarak TBMM kürsüsüne siyah örtü konuldu ve bu örtü Bursa Yunan işgalinden kurtarılıncaya kadar orda kaldı.Karacabey’e geldikleri gibi, Hükümet binasına,Belediyeye,Jandarma Karakoluna yerleşen Yunan askerlerinin işgal komutanının ilk direktifi geceleri belli saatten sonra sokağa çıkma yasağı oldu.Bunu diğerleri takip etti. Bütün evlerin kapılarına fener asılacaktı. Karacabey’ giren çıkan yollar kontrol altına alınarak,giriş çıkış vizeye bağlanmıştı.Salı pazarına gelen köylüler,köylerine dönecekleri zaman,ellerindeki kağıtları Yunan kumandanına imzalatmak zorunluluğundadılar.
İşgalle birlikte Müslüman halkın malına ve canına yönelik Rum ve Ermeni çetelerinin baskınları da başlar. 3 Aralık 1920’de Sultaniye köyü Rum çetecilerin baskınına uğrar. Bunları 4 Aralık 1920 günü Hamidiye köyü baskını takip eder. Konu Karacabey Kaymakamlığı tarafından valiliğe bildirilir.Bursa Valiliği de durumu Bursa İşgal Kolordu Kumandanlığına bildirir.Valiliğin yazısı:
“17 kişilik silahlı çetenin köyü abluka altına alarak köylüyü dövme ve yaralama ile soygunculuk etmesi.
38589/380
Bursa İşgal Kolordu Kumandanlığına Kanun-u evvelin 3 üncü günü sabahı alaturka saat 1.30 sularında 17 kişiden oluşan silahlı bir çetenin Karacabey kazası dahilinde bulunan Sultaniye köyünü abluka ederek köy halkını dövme ve yaralama ile kıymetli eşyalarını gasp ederek Kirmastı kasabasının Sarıbey köyü istikametine doğru gittikleri mahalli kaymakamlıktan telgraf ile bildirilmekle bunların takip ve yakalanmaları için müşterek kuvvet oluşturulması ile haklarında gerekenin yapılması hususunda gerekli yerlere emir verilmesi ricasıyla.
4 Kanun-u evvel 336 Vali”
“Hamidiye köyünün abluka edilmesi,paralarının gasp edilmesi,bir zavallı müslümanın başına kızgın sacayağı geçirilmek suretiyle işkence edilmesi.
38630/388
Bursa İşgal Kolordu Kumandanlığına 4 Kanun-u evvel 336 tarihli ve 38589/854-380 numaralı vesikaya ektir.Sultaniye köyünde eşkiyalık yapan çete efradının müteakiben,mezkur Sultaniye yakınında bulunan Hamidiye köyünü derhal abluka altına alarak köy eşrafından Hacı İsmail,Hacı Ahmet,Hacı Emrah ve Çolak Ahmet Ağaların hanelerine taarruzla,hayli kıymetli eşyalarını zorla gasp ederek ve adları zikredilenlerden Hacı İsmail ve Çolak Ahmet Ağaları dövme ve Çolak Ahmet Ağanın başına kızgın sacayağı geçirmek suretiyle işkence icrası ve Hacı İsmail Ağanın beşi birlik altınını, Çolak Ahmey Ağanın 20 adet kaymesini ve diğer ahalinin saat ve çamaşırlarını gasp ederek Manyas istikametine doğru firar eyledikleri, bu defada mahalli kaymakamlıktan telgrafla bildirmekle bunların takip ve yakalanmaları için müşterek kuvvet oluşturulması ve cezalandırılmaları hakkında gerekenlere emir verilmesi Jandarma Alay Kumandanlığından rica edilmiş olmakla gereken tedbirin acilen alınması.
7 Kanun-u evvel 336 Vali”
25 Aralık’ta Seyran köyüne yine Rum çetecileri tarafından baskın yapılır.Bazende Yunan askeri kıyafetlerini giymiş Rum çapul grupları bastıkları çiftliklerdeki hayvanları gasp ederler.Silah araması bahanesiyle çeşitli tehdit,yaralama ve işkence olayları meydana gelir.Bu tür gasp olaylarına aitte bir örnek verelim:
“146 baş hayvanın gasp edilmesi Bursa İşgal Merkez Kumandanlığına 490/171
Papaz Harmanı çiftliği müsteciri Selahattin imzasıyla vilayete verilen 8 Eylül 336 tarihli arzuhalde:Karacabey kazasının işgaline müteakip Ayazma ve Çamlık köyleri ahalisinin bazıları sahte olarak Yunan hükümeti askeri elbiselerini giymiş oldukları halde silahlı olarak adı geçen çiftliğe gelerek 146 baş inek,öküz,manda ve çift hayvanatı ahz-u gasp eylediklerinden…
Vali”
2.6. Nüfus
Tarımsal faaliyet ve buna bağlı olarak gelişen sanayi ile birlikte Karacabey dışarıdan göç almaktadır. 1990 yılı nüfus sayımında ilçe merkezinin nüfusu 31.665 iken, son olarak 30 Kasım 1997 Pazar günü yapılan nüfus tespitinde Karacabey İlçe merkezinin nüfusu 39.231 olmuştur. Karacabey’e bağlı olan 64 köyün toplam nüfusu 40.023’dir. İlçe merkezi ve köylerin toplam nüfusu ise 79.254’dür. nüfusun % 48’i ilçe merkezinde, % 52’si ise köylerde yaşamaktadır. 1990-1997 yılları arasında yıllık nüfus artışı % 7’dir. Son yıllarda sanayi ve tarımdaki gelişmeler iş gücü açığı ile birlikte ilçeye Türkiye’nin her yerinden de göçü beraberinde getirmektedir. Köylerden ilçe merkezine ve Bursa’ya yoğun bir şekilde göç olmaktadır. Özellikle dağ ve bayır köylerinde kalanlar sadece yaşlılardır.
Karacabey’de doğurganlık oranı % 5.69, bağımlılık oranı % 32.66 olarak hesaplanmıştır.
YILLAR İTİBARİYLE KARACABEY’İN NÜFUSU
1894 1907 1927 1950 1990 1997
35.492 35.239 29.224 46.167 72.898 79.254
2.7. Ekonomik Hayat
2.7.1. Tarım Ve Ekonomi
İlçenin ekonomik yapısı incelendiğinde; 1970 ile 1980 yılları arasında sanayi ve hizmetler sektöründe bir artışın olduğu izlenmektedir. Bu gelişimin sebebi 1970’ten sonra faaliyete geçen küçük sanayi sitesidir. Tarım sektöründe ise büyük düşüşler görülmektedir. Bu ilçenin mevcut tarım potansiyelinden kaynaklanmaktadır. Domates, soğan ve pancarın toplam üretiminden aldığı pay çok yüksektir. Tarım ve sanayideki bu gelişim, hizmetler sektörünün gelişmesine neden olmuştur.
1985 yılından sonra hizmetle sektöründeki gelişim, tarım ve sanayinin gelişimi ile bağlantılıdır. Nüfus artış hızını incelediğimizde 1980-1985 yılları arsında 1.07 olan nüfus artış hızı 1985-1990 arasında 4.42’ye yükselmiştir. Nüfusun bu artışına paralel olarak hizmetler sektörü bir artış göstermektedir. 1990 yılında nüfusu 31.665 olan yerleşmede 10.456 kişi çalışmaktadır. Aktivite oranının % 33 olduğu ilçede işgücünün sektörel dağılımında hizmetler % 47 ile ilk sırada, sanayi % 31 ile ikinci sırada yer almaktadır.
Tarımsal arazinin işletme başına düşen miktarları göz önüne alındığında Bursa’nın geneli 50-100 dekarlık işletme büyüklüğüne sahiptir. Bu diğer illere göre eşit bir dağılımdır. İlçe bazında bakıldığında Bursa Merkez, Karacabey, Orhangazi ve Yenişehir ilçelerinin il içinde bu sınırın üstündeki işletme büyüklüklerinin en çoğuna sahip olduğu görülmektedir.
Tarımsal araç gereç kullanımında, traktör sayısı baz alındığında en çok aracın sırasıyla Bursa Merkez, M. Kemalpaşa, Karacabey ve Yenişehir İlçelerinde olduğu görülmektedir. Bunların içinde gerek aile başına düşen araç sayısında, gerekse arazi birimi başına düşen araç sayısında en yüksek değeri Yenişehir’den sonra Karacabey almaktadır.
Gıda sanayinin kendisini açık gösterdiği Karacabey İlçesinin, tarımsal üretim payı çok farklılık göstermektedir. Bu durum ilçenin merkez ili olan ilişkilerinde de kendisini göstermektedir. En yoğun ağır vasıta trafiğine bakıldığında; Karacabey-Bursa Merkez hattı dikkat çekmektedir. Verimli topraklara sahip ovaların (Karacabey-Merkez) gerek sanayi gerekse kentler tarafından kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Sanayi özellikle Karacabey’de ve Bursa Ovasında kendisini hissettirmekte, oluşturduğu iş gücü de bu topraklar üzerinde yer bulmaya çalışmaktadır.
Karacabey’de kentin kuzeyinde ve güneyinde düzensiz bir şekilde sanayi siteleri oluşmuştur. İlçe gıda sanayi sektöründe faaliyet gösteren fabrikalar yoğunlaşmış durumdadır.
Bursa ilinde tekstil sektörünün yanı sıra varlığını sürdüren gıda sektörü, ağırlıklı olarak Karacabey’de yoğunlaşmaktadır. İl genelinde gıda sektörünün yapısında zaman içinde değişiklik olmuş, 1960 yılından itibaren konservecilik, 1970 yılından itibaren de meyve suyu üretimi gıda sanayi sektöründe yerini almaya başlamıştır. Fabrikalar hammadde ihtiyacını Karacabey Ovasından temin etmektedir. bu da tarımsal üretimin azalmadan sürdürülesi sağlanmaktadır. Tarımsal üretimin sürdürülmesi ve tarımda makineleşme Karacabey’de tarımsal amaca yönelik makine imalatını da geliştirmiştir.
Un fabrikaları için değirmen makineleri ile çeşitli tarım makineleri imal ederek il sınırları dışına da gönderilmektedir.
Sektörler %
Gıda Sanayi 79
Makine San. 14
Diğer 7
Toplam 100
Sanayi alanı olarak planlanan 123 hektar genişliğindeki alanın 85 hektarı doludur. Ayrıca Organize Sanayi Bölgesi için Hara’dan 1000 dönümlük arazinin tahsisi yapılmıştır.
2.7.2. Hayvancılık
İlçede 17.719 büyükbaş, 58.710 küçük baş hayvan mevcuttur. Yöreye yetecek kadar süt, 6 süt ürünleri fabrikası ile 10 adet mandırada işlem görmektedir. Büyükbaş hayvanın 2500 tanesi tarım işletiminde yetiştirilmektedir. 58.710 küçük baş hayvanın 8.420’si keçidir. 50.290 baş koyun merinos, keçi ırkı da kıl keçisidir.
Balıkçılık: Karacabey’de, Marmara Denizi’ne kıyısı olan Balıklaya, Boğazköy, Ekinli, Bayramdere ve Kurşunlu Köylerinde deniz balıkçılığı yapılmaktadır. Kurşunlu Köyü’nde Su Ürünleri Kooperatifi kurulmuştur. İstavrit, Bakalanya, Lüfer, Palamut, Karides en çok avlanan deniz ürünleridir. Kurşunlu Bayramdere’ye yapılan balıkçı barınakları balıkçılığın gelişmesine önemli katkıları olacaktır.
Uluabat Gölü’nde yapılan tatlı su balıkçılığında turna ve feke balıkları avlanmaktadır. Gölün bir sanayi atık depolama yeri haline gelmesinden dolayı kerevit üretimi tamamen durmuş ve diğer balıkların üretimi de giderek azalmaktadır.
2.7.3. Sanayi
1- VATAN KONSERVE SANAYİ VE TİCATER A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 17.05.1973
ÜRETİM KONUSU: Salça ve türlü konserve imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 422
MEMUR : 32
İŞCİ (Geçici) : 390
2- AKPINAR ZİRAİ İSTİHSAL VE KONSERVECİLİK
SEKTÖRÜ : Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 20.04.1982
ÜRETİM KONUSU: Salça ve türlü konserve imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 662
MEMUR: 54
İŞÇİ (Daimi): 68
İŞÇİ (Geçici): 500
3- TAT KONSERVE A.Ş. KARACABEY ŞUBESİ
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 01.12.1987
ÜRETİM KONUSU: Salça ve türlü konserve imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 567
MEMUR: 67
İŞÇİ (Geçici): 500
4- ÖZ-TUSAN SALÇA KONSERVE TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 24.04.1984
ÜRETİM KONUSU: Salça imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 106
MEMUR: 54
İŞÇİ: 52
5- SULTANKÖY GIDA SANYİİ VE TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda sanayi
KURULUŞ YILI: 21.05.1984
ÜRETİM KONUSU: Salça imalatı
İSTİHDAM
TOPLAM: 83
MEMUR: 43
İŞÇİ (Geçici): 40
6- KONEKTAŞ KONSERVE SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 01.12.1987
ÜRETİM KONUSU: Salça, sebze ve meyve konserve imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 588
MEMUR: 45
İŞÇİ: 543
7- SÜTAŞ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 11.17.1974
ÜRETİM KONUSU: Süt ve süt mamulleri imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 436
MEMUR: 83
İŞÇİ: 353
8- TRAKYA BİRLİK YAĞ FABRİKASI
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 11.17.1977
(Taahhüt-Ödenmiş)
ÜRETİM KONUSU: Ham yağ, Rafine yağ, Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvan yemi imalatı ile PVC şişe imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 234
MEMUR: 80
İŞÇİ: 154
9- BESİNTAŞ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 05.06.1975
ÜRETİM KONUSU: Çeltik kırma, un ve kepek imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 33
MEMUR: 13
İŞÇİ: 20
10- AKYIL SANAYİİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 14.02.1990
ÜRETİM KONUSU: Her türlü hayvansal ve bitkisel yağ imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 73
MEMUR: 17
İŞÇİ: 56
11- NESTLE TÜRKİYE GIDA SANAYİİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 28.12.1998
ÜRETİM KONUSU: Çikolata imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 171
MEMUR: 32
İŞÇİ: 139
12- NSK SANAYİİ MAMULLERİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Diğer imalat sanayi
KURULUŞ YILI: 13.03.1978
ÜRETİM KONUSU: Rot-Rotil ve sıcak dövme imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 44
MEMUR: 8
İŞÇİ: 36
13- HİLAL AMBALAJ SANAYİİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ Diğer imalat sanayi
KURULUŞ YILI: 15.10.1990
ÜRETİM KONUSU: Konserve kutusu imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 57
MEMUR: 9
İŞÇİ: 48
14- SEB-KUR SEBZE KURUTMA SANAYİİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 16.03.1982
ÜRETİM KONUSU: Muhtelif sebze kurutma ve ambalajlama.
İSTİHDAM
TOPLAM: 21
MEMUR: 7
İŞÇİ: 14
15- YENİ-UNTAŞ BİLUMUM ZİRAİ ÜRÜNLER ALIM-SATIM İLE İMALAT SANAYİ VE PAZARLAMA A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 09.021978
ÜRETİM KONUSU: Un, kepek ve hayvani yem imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 33
MEMUR: 5
İŞÇİ: 28
16- TOPRAKLAR SÜT ÜRÜNLERİ İMALATI TİCARET SANAYİİ A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 06.02.1985
ÜRETİM KONUSU: Süt mamulleri imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 32
MEMUR: 9
İŞÇİ: 23
17- BERTAN GIDA SANAYİİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 25.12.1991
ÜRETİM KONUSU: Un mamulleri imalatı
İSTİHDAM
TOPLAM: 7
MEMUR: 1
İŞÇİ: 6
18- DRAMALI UN VE MAMULLERİ SANAYİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 29.09.1985
ÜRETİM KONUSU: Un mamulleri imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 19
MEMUR: 4
İŞÇİ: 15
19- KAR-UN UN MAMULLERİ SANAYİİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 30.09.1981
ÜRETİM KONUSU: Un mamulleri imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 14
MEMUR: 3
İŞÇİ: 11
20- EMEK SALÇA KONSERVE SANAYİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 04.01.1990
ÜRETİM KONUSU: salça ve türlü konserve imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 20
MEMUR: 4
İŞÇİ: 16
21- ÖZDEN UN, GIDA, TARIM, HAYVANCILIK SANAYİİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 15.12.1970
ÜRETİM KONUSU: Un mamulleri imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 17
MEMUR: 3
İŞÇİ: 14
22- MATLI YEM SANAYİİ VE TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda sanayi
KURULUŞ YILI: 03.11.1965
ÜRETİM KONUSU: Her nevi hayvani yem imali.
İSTİHDAM
TOPLAM: 39
MEMUR: 6
İŞÇİ: 33
23- BEYLİK GIDA VE HAYVANSAL ÜRÜNLER TİCARET VE SANAYİ LTD. ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 28.08.1996
ÜRETİM KONUSU: Her türlü meyve suyu, gazoz ve kolalı içecekler.
İSTİHDAM
TOPLAM: 9
MEMUR: 1
İŞÇİ: 8
24- AKNAŞ AKARYAKIT NAKLİYAT TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Makine imalatı
KURULUŞ YILI: 01.12.1983
ÜRETİM KONUSU: Sıcak döğme ve çelik aksamı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 30
MEMUR: 10
İŞÇİ: 20
25- EMİN BULCA
SEKTÖRÜ: Makine imalatı
KURULUŞ YILI: 28.12.1977
ÜRETİM KONUSU: Zirai aletler imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 7
MEMUR: 3
İŞÇİ: 4
26- S.G.S. ZİRAİ ALETLER İMALATI SAÇ KESME VE PRESLEME TAAHHÜT SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Makine imalatı.
KURULUŞ YILI: 02.10.1995
ÜRETİM KONUSU: Zirai aletler imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 7
MEMUR: 2
İŞÇİ: 5
27- SEZER TARIM ORMAN ENDÜSTRİ PARÇA VE MAKİNA SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Makine imalatı.
KURULUŞ YILI: 01.11.1985
ÜRETİM KONUSU: Zirai aletler imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 12
MEMUR: 3
İŞÇİ: 9
28- İSMET ORUÇ
SEKTÖRÜ: makine imalatı.
KURULUŞ YILI: 17.01.1972
ÜRETİM KONUSU: Zirai aletler imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 5
MEMUR: _
İŞÇİ: 5
29- ELVEREN ZİRAİ ALETLER, DEMİR, SAÇ, BASKI PRES SANAYİ TİCARET LTD.ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Makine imalatı.
KURULUŞ YILI: 01.10.1996
ÜRETİM KONUSU: Zirai aletler imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 4
MEMUR: _
İŞÇİ: 4
30- MATLI PİRİNÇ-SÜT MAMULLERİ VE GIDA SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 05.09.1984
ÜRETİM KONUSU: Çeltik kırma ve pirinç imali.
İSTİHDAM
TOPLAM: 6
MEMUR: 2
İŞÇİ: 4
31- KARAKAŞLAR TAVUKÇULUK ve YEM SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 30.05.1995
ÜRETİM KONUSU:
Entegre tavukçuluk ve yem imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 19
MEMUR: 3
İŞÇİ: 16
32- RENAR GIDA VE TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda Sanayi
KURULUŞ YILI: 04.06.1996
ÜRETİM KONUSU: Salça ve türlü konserve imlatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 30
MEMUR: 16
İŞÇİ: 14
33- M.S.K. ÇELİK DÖVME YEDEK PARÇA SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Diğer imalat sanayi.
KURULUŞ YILI: 09.01.1985
ÜRETİM KONUSU: Sıcak çelik dövme işleri.
İSTİHDAM
TOPLAM: 39
MEMUR: 5
İŞÇİ: 34
34- ORUÇ MAKİNE SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
SEKTÖRÜ: Diğer imalat sanayi.
KURULUŞ YILI: 26.10.1992
ÜRETİM KONUSU: Tarım makineleri imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 19
MEMUR: 6
İŞÇİ: 13
35- NECATİ SAKIZ
SEKTÖRÜ: diğer imalat sanayi.
KURULUŞ YILI: 30.05.1995
ÜRETİM KONUSU:Mekanik makine imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 8
MEMUR: 1
İŞÇİ: 7
36- UYGUN GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SEKTÖRÜ: Gıda sanayi.
KURULUŞ YILI: 05.08.1994
ÜRETİM KONUNUSU: Salça ve türlü konserve imalatı.
İSTİHDAM
TOPLAM: 53
MEMUR: 4
İŞÇİ:9
İŞÇİ (Geçici):40
2.7.4. Turizm
Karacabey’e 33 kilometre uzaklıktaki Yeniköy,1962 yılından itibaren turizme kapılarını açtı… Bu tarihe değin ulaşım güçlüğü nedeniyle insan eli değmeyen ve bakir kalan Yeniköy, Susurluk Irmağı’nın Karadere, Canbolu, Nilüfer ve Uluabat deresinden oluşan kolların Kocadere mevkiinde birleşip, Marmara Denizi’ne döküldüğü yerde bulunması nedeniyle yörede Boğaz adıyla anılır.
1962 yılında orman ürünlerinin kolaylıkla nakli amacıyla,Orman İşletmesi tarafından Yeniköy’e stabilize bir yol yapıldı. Bu yolla birlikte Yeniköy,turizme yönelik yerleşim alanı olarak tanınmaya başladı.Türkiye’nin gündemine yeni yeni girmeye başlayan turizm kültürü, bu yolla birlikte Karacabey ve Mustafakemalpaşa ilçelerinin Yeniköyde’ki denize ulaşmalarını sağladı. Denizle Yeniköy’de tanışan Karacabeyliler, kurdukları bir dernek ile bu yörenin turizme yönelik gelişmesini ön planda tutarak, turizm işletmeciliğine ilk adımları attılar. Bursa Kızılay’dan aldığı çadırlarla hizmet vermeye başlayan Turizm Derneği, şirketleşmesine rağmen, yıllar sonra belediyenin turizm konusuna el atıp, öncülük etme çabası nedeniyle, 1983’tekendisini feshetti.
Yeniköy, denizle ormanın kucaklaştığı, ormandan gelen ıhlamur ve defne ağaçlarının nefis kokusuyla, denizden gelen temiz havanın birleştiği çift katlı oksijen deposudur. Tatilcilerin abone olduğu piknik alanı ise ülkemizde eşine az rastlanan güzelliklere sahiptir. Yerleşim alanının hemen bitişiğindeki Yeniköy piknik alanında, bir anda güneşin yakıcı sıcağından kurtulup,ormanın serin ve güzel kokulu havası içinde, buz gibi soğuk akan pınarı ile serinlersiniz. Tatilcilerin pikniğe önem verme nedenleri arasında, piknik alanının etrafında, et, balık ve sebzeyi rahatlıkla bulup, çabuk yemek yapabilme olanağına kavuşmuş olmalarıdır.
Karacabey Belediyesi, kıyı şeridinde yüzlerce yazlık konut yaparak, pansiyonculuğun gelişmesine katkıda bulunurken, bir çok kamu kuruluşuda, eğitim ve dinlenme tesisleriyle Yeniköy’de yer aldılar. Yeniköy’deki çarpık yapılaşma, ne yazık ki, güzelliklerle dolu bu beldeyi haketmediği duruma düşürdü.
Marmara denizinden ve Susurluk ırmağı deltasındaki dalyan göllerinden, lezzetli balıkların sofralara girmesini sağlayan Yeniköy’ün Malkara mevkiine balıkçı barınağı yapılmıştır. Karacabey’i kuzeyinden kuşatan Karadağ etekleri, Yeniköy, Kurşunlu ve Boğazköy başta olmak üzere, bir çok köyün arıcılığa yönelmesine neden olmuştur. Ormandaki ıhlamur, kestane ve çam ağaçlarıyla bitki örtüsü, yerleşim alanlarınada uzandığından, kaliteli bal üretimi için Marmara ve Ege bölgesindeki arıcıların yeni hedefi olmuştur. Karacabey, çevresindeki ayçiçeği ekili alanlarda, arıcılık faaliyetlerinin giderek artış göstermesini sağlamış, ve yeni bir geçim kaynağı haline dönmüştür.Balıkçılk için çok ideal olan Yeniköy ve çevresini,fabrikaların zehirli atıklarıyla siyahlaşan ve oksijensiz kalan dereler, balık avlama zevkiyle birlikte, ağaçlık kıyıları, sebze ve meyve ekili yeşil alanlarıda olumsuz etkiliyor.
Ayrıca; turizm açısından önemli merkezlerden biri olan Yeniköy ormanlarında Türkiye’de kolay bulunmayan yüzlerce yabani ot yaşamaktadır.
2.8. Eğitim
1325 Salnamesine göre, 1909’da Mihaliç’te (köylerle birlikte) 73 ilkokul (Mekteb-i İptidaiye) ve 1 Rüşdiye vardı. Rüşdiye binası ise, parkın içinde bulunan gazinonun arkasına düşen yerdedir. İlçedeki toplam öğrenci sayısı ise 2.473’dir. buna ilave olarak bir de, ilçede yaşayan Rumlar için 1903’te açılmış olan Rum mektebi bulunmaktadır.
Harf devriminden sonra Karacabey’de ilk açılan ilkokul, Cumhuriyet (merkez) ilkokulu olup, 1926 yılı Cumhuriyet Bayramı ile öğretime başlamıştır. Ortaokul ise, eski Belediye binasının üst katında bulunan Belediye Meclisi toplantı salonunda 1949 yılında öğretime başlamış, bilahare, Demokrat Partinin 1950’de iktidara gelmesinden sonra Halkevlerinin kapatılması ve 1951 yılında hazineye devredilmesiyle boşalan Halkevi binasında, 1952 yılından itibaren eğitim-öğretim hizmetlerine devam etmiştir.1998-1999 eğitim ve öğretim yılında toplam 24 ilköğretim okulu, 6 lise bulunmaktadır. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Atatürk Bulvarı’nda bulunan Emek İş Hanı’nın Özel İdareye ait 5. ve 6. katlarında hizmet vermektedir. 1 Müdür, 2 Şube Müdürü, 2 Şef, 1 daktilo, 2 memur, 2 hizmetli ve bir şoför görev yapmaktadır. Müdürlüğe ait bir adet hizmet aracı bulunmaktadır.
OKUL ÖNCESİ KURUMLAR
İlçe merkezinde 6, köylerde 10 olmak üzere, toplam 16 anasınıfında 365 öğrenci öğrenim görmektedir. Ayrıca Kız Meslek Lisesi bünyesindeki anaokulunda 24 öğrenci bulunmaktadır.
HALK EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ
Karacabey Halk Eğitim Merkezi 1971 yılında kurulmuştur. 1972 yılında Tavşanlı Mahallesi Dr. İsmail Hakkı Bilgin Caddesi No:2 adresinde binaya taşınmış olup, halen aynı binada hizmet vermektedir.İki katlı olan bina 1948 yılında Halkevi olarak yapılmış, 1951 yılında ise Hazineye tescil edilmiştir. 1972 yılından beri Kız Meslek Lisesi Uygulama An Okulu ile Halk Eğitim Merkezi tarafından müşterek kullanılmaktadır.Halk Eğitim Merkezi (1) Müdür, (2) Müdür yardımcısı, (3) Öğretmen, (1) Kadrolu Usta Öğretici, (1) Daktilo Memuru, (1) Şoför, (3) Hizmetli ve gerektiği kadar Ücretli Usta Öğretici personeli ile hizmet vermektedir.Halk Eğitim Merkezimiz, halkın ilgi, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli branşlarda tam gün-tam yıl anlayışıyla gündüz, gece, hafta sonu, yaz tatili kursları vererek hem halkımızın eğitim ihtiyaçlarını karşılamakta hem de iş piyasasının ihtiyacı olan kalifiye elemanlar yetiştirmektedir. 1997-1998 eğitim Öğretim yılında, (15) branşta (71) kurs açılmış olup, (1353) kursiyer eğitilmiştir.
ÇIRAKLIK EĞİTİMİ MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ
Halen 230 çırak ve 31 kalfa öğrenim görmektedir. 5 öğretmen görev yapmaktadır.
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI
İlçe Merkezinde 2 Motorlu Taşıt Sürücü Kursu, 2 dershane, 1 Etüt Eğitim Merkezi, 3 Öğrenci Yurdu bulunmaktadır.
1- Özel Anadolu Motorlu Taşıt Sürücü Kursu,
2- Özel Işık Motorlu Taşıt Sürücü Kursu,
3- Özel Karacabey Dershanesi,
4- Özel Aşama Dershanesi
5- Şenay Etüt Eğitim Merkezi,
6- Özel Tahsis Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta öğretim Erkek Öğrenci Yurdu,
7- Özel Uludağ Erkek Öğrenci Yurdu,
8- Türkiye Diyanet Vakfı Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu 200 öğrenci kapasitelidir.
İLÇEMİZDEKİ İLK İLKOKUL ve TARİHÇESİ
1926 yılında inşaatına başlanmış ve aynı yılın Cumhuriyet Bayramı’nda açılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığı için o devrin tipik mimari üslubunu yansıtır. Karacabey’de hizmete giren ilk eğitim-öğretim okulu olması sebebiyle 1962 yılına kadar Merkez İlkokulu adını taşımıştır. Cumhuriyet döneminde açılan ilk okullardan olduğu için 1962’de Cumhuriyet İlkokulu adı verilmiştir. 18.04.1992 yılından itibaren Mili Eğitim Bakanlığı’nın izniyle Cumhuriyet İlköğretim Okulu’na dönüştürülmüştür.1926 yılında 521 m2 alan üzerine kargir türde yapılan iki katlı bina, eğitim için yetersiz olmuştur. Bunun üzerine 1975-1976 yıllarında 325 m2 alan üzerine yığma tuğla şeklinde iki kat yapılan ikinci binanın alt katında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Ekim 1994 yılına kadar hizmet vermiştir. 1994-1995 yılında 12 derslikli üçüncü bina açılmıştır. 330 m2 alan üzerine betonarme olup, dört katlıdır.
1988 yılına kadar soba ile ısıtılan okula, bu tarihte kalorifer tesisatı döşenmiştir. 1468 m2 olan okul bahçesinin alan yeni binaların yapılması nedeniyle daralmış ve yetersiz hale gelmiştir. Okul Müdürlüğü, 1976’ya kadar İlköğretim Müdürleri tarafından yürütülmüştür. Bu tarihten sonra okul müdürlüğü bağımsız hale gelmiştir.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KARACABEY MESLEK YÜKSEK OKULU
Sanayinin ihtiyacı olan ara insan gücünü yetiştirmek amacıyla, 1995-1996 akademik yılında faaliyete geçmiştir. Meslek Yüksek Okulunda 1998-1999 akademik yılında 6 program bulunmaktadır. Her programın ikinci öğretim programı mevcuttur.
TEKNİK PROGRAMLAR BÖLÜMÜ
1-Gıda Teknolojisi
2- Süt ve Ürünleri
3- Hayvan Yetiştiriciliği ve Sağlığı
İKTİSADİ ve İDARİ PROGRAMLAR BÖLÜMÜ
1- Bilgisayarlı Muhasebe ve Vergi Uygulama
2- İthalat-ihracat
3- İşletmecilik
2.9. Sağlık
Karacabey’de yataklı tek sağlık kuruluşu, Karacabey Devlet Hastanesidir. Yeni yapılan ek inşaatla birlikte yatak kapasitesi 100’e çıkarılmıştır. Koruyucu sağlık kuruluşları Verem Savaş Dispanseri ve Aile Planlaması Ana Çocuk sağlığı Polikliniğidir.
1998 YILI GENEL İSTATİSTİK BİLGİLERİ
Poliklinik sayısı 44.391
Acil poliklinik sayısı 24.717
TOPLAM: 69.108
Servislerde yatan hasta sayısı 4.177
Ameliyat sayısı 681
Doğum sayısı 694
Yatak işgal oranı % 91
Hastanede ortalama kalış gün sayısı 3.8
BÖLÜM III:KARACABEY TARIM İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜ HAKKINDA BİLGİ:
3.1. İşletmenin Genel Tanıtımı
3.1.1. İşletmenin Tarihçesi
Karacabey Tarım İşletmesi,Marmara Bölgesinin Güney doğusunda,40-10 kuzey enlemleri,28-15 ile 28-24 Doğu Boylamları arasında Bursa-Balıkesir-İzmir yolu üzerinde ve Karacabey-Mustafakemalpaşa ilçelerinin hemen hemen orta yerinde bulunmaktadır.Türkiye Tarım ve Hayvancılığa kan veren İşletmenin geçmişi 13. Yüzyıla uzanmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarında Bursa tekfuru Mihaliç’in özel çiftliği olan, İşletmeninde çekirdek arazisini oluşturan Orta Çiftlik,Bursa’nın fethinden sonra Orhan Gazi’ye düğün armağanı olmuştur.Bursa’yı ele geçiren Orhan Gazi Tekfuru Köse Mihal’in kızı Holifera ile evlenince Köse Mihal kendi ismini taşıyan bu çiftliği kızının çeyizi olarak damadı Sultan Orhan’a hediye etmiştir.Orhan Gazi kayınpederi tarafından kendisine verilen bu arazi için “Biz özge bir devletiz,benim malım devletin malıdır”diyerek özel malı durumundaki Orta Çiftliği Devlete vakfetmiştir.
Bilahare I.Murat zamanında Gerdeme kısmı ,Sultan Mehmet devrinde Kayseri ve Kabaağaç ,Sultan Aziz döneminde Çörekli ve Haremağalığı ,Sultan II.Abdülhamit zamanında ise Gönü,Çeribaşı,Melde Çiftlikleri mübaya edilerek arazi genişletilmiştir.
Bu çiftliklerin ilavesiyle Mihal Çiftlikatı Hümayunu adı kaldırmiş,Çiftlikatı Hümayun diye isimlendirilmiştir.
Mihaliç kazasının ismi bu kazayı fetheden Dayı Karacabey’in isminden mülhem olarak Karacabey’e çevrilmiştir.Çiftliğinde adı buna muvazi olarak Karacabey Çiftlikatı Hümayunu olmuş ve Cumhuriyetin ilanına kadar ordunun et ihtiyacı ve sarayın hayvansal ürünleri ihtiyacını karşılamak görevi ile çalışmalarını sürdürmüştür.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Ulu Önder Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda ve 1926 yılında çıkarılan 867 sayılı kanunla Karacabey Harası olarak Ziraat vekaletine verilmiştir. Bu tarihten itibaren İşletme özellikle Marmara Bölgesi ve Türkiye Hayvancılığının ıslahı yönünde başarılı çalışmalar yapmıştır.
1928 yılında ise bu arazilare Galip Paşanın mirasçılarından,Poyrazbahçe Çiftliğide mübaya edilerek bugünkü arazi varlığı meydana gelmiştir.
1983 yılında 60 sayılı Kanun Hükmünde kararname gereği Hara,İnekhaneler ve Devlet Üretme Çiftlikleri bir çatı altında toplanarak Kamu İktisadi Kuruluşu statüsünde Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü haline getirilmiştir.
Bu tarihten itibaren İşletmenin görev sahası genişletilerek yüksek verimli damızlık hayvan üretimi yanında bölge çiftçilerinin ihtiyacı olan kaliteli ve yüksek verimli tohum üretimide asli görevi arasına girmiştir.
3.1.2. İşletmenin Kuruluş Amacı ve Görevleri
İlk kuruluş yıllarında ordunun at ve sarayın hayvansak ürün ihtiyacını karşılamak amacı ile çalışmalarını sürdüren İşletme 1926 yılında çıkarılan 867 sayılı Kanunla Karacabey Harası adı ile Ziraat vekaletine verilerek bölge ve Türkiye hayvancılığının ıslahı ve Safkan Arap atı yetiştiriciliği yönünde başarılı çalışmalar yapmıştır.1983 yılında TIGEM çatısı altına alınan İşletme,damızlık hayvan yetiştirip üreticiye dağıtma yanında bölge şartlarına uygun hububat ,Ayçiçeği ,Mısır,Yem Bitkileri tohumculuğu yetiştiriciliği ve çiftçiye intikal görevini üslenerek çalışma konularını genişletmiştir.
3.1.3. İşletmenin İdari Yapısı ve Hukuki Bünyesi
İşletme yönetiminde bir müdür, bir müdür yardımcısı, üretim şubeleri olarak Bitki Üretim Şübesi, Atçılık Şubesi, Yardımcı Teknik Şubeler olarak Makine Şubesi, İnşaat ve Kültür Teknik Şubesi, İdari Şubeler olarak Personel ve İdari İşler Şubesi, Muhasebe ve Ticaret Şubeleri mevcuttur. Bu şubeler İşletme Müdür ve Yardımcısının sevk-idaresi ve koordinasyonu altında ana statü ile işletmeye verilen görevleri icra ederler.
İşletme müdürlüklerinin müstakilen hükmi bir şahsiyet olmayıp, her türlü hukuki muhatap adına hareket edilen Kamu İktisadi Teşekkül olan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüdür. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü; Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının ilgili kuruluşu olup, TİGEM Genel Müdür başkanlığındaki beş kişiden oluşan Yönetim Kurulundan müteşekkildir. TİGEM’in karar ve politikaları ile ana statüde belirtilen amaç ve görevler Genel Müdürlüğe direkt bağlı taşra kuruluşları olan İşletme Müdürlükleri vasıtasıyla icra edilmektedir.
3.2. İşletmenin Varlıkları
3.2.1. İşletmenin Kadro ve Personel Durumu
İşletmenin teknik hizmetlerinde, sağlık hizmetlerinde ve idari hizmetlerinde 657 sayılı D.M.K.’na tabi Personel ile Sözleşmeli Personel yasasına tabi personel, Üretim Üniteleri ile Hizmet Ünitelerinde 657 sayılı D.M.K.’nın tabi hizmetliler ile daimi sigortalı ve geçici sigortalı işçiler istihdam edilmektedir. Ayrıca bürolardaki memur eksikliği, daimi ve geçici sigortalı statüsündeki işçilerin büro hizmetlerinde istihdamı ile karşılanmaktadır.
Bazı mevsimlik kısa vadeli işler taşeron vasıtası ile hizmet alımı şeklinde mevsimlik işçilerin yetmediği uzun vadeli sezonlu işler ihale ile hizmet alımı şeklinde, işçi ve ekipman istihdam edilerek yapılmaktadır. İşletmede çalışan personelin sağlık hizmetleri için ferdi hizmet sözleşmeli doktor istihdam edilmektedir.
3.2.2. İşletmenin Bina ve Tesis Durumu
İşletmede verilen hizmetler ve istihdam edilen personelin ikamet ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere idare binası, üretim ve depo tesisleri, mutfak, yemekhane, yatakhane, misafirhane, lojman, cami, yollar, telefon, su tesisatı, kalorifer ve diğer tesisler işletme imkanları nispetinde yatırım programlarına alınarak gerçekleştirilmektedir. Amaç ana statü doğrultusunda daha verimli ve kaliteli üretim elde etmek bunun yanında çalışan personel ve aile bireylerine daha uygun hayat şartları sunmaktadır.
Büyük Baş Hayvancılık Tesis Varlıkları
Beton Padoklar
Silaj Kuyuları
Ot Sundurmaları
Ahırlar
Süt Sağım Sitesi
Süt SağımTesis Binaları
Jenaratörler
3.2.3. İşletmenin Alet ve Makine Durumu
Kamyon:13 Adet
İtfaiye Aracı:1 Adet
Binek Otosu2 Otomobil+7 Pick Up)=9 Adet
Ambulans:1 Adet
Otobüs:4 Adet
Greyder:1 Adet
Dozer:1 Adet
Loader:1 Adet
Bekolu Kepçe:1 Adet
Traktör:73 Adet
Biçerdöver:14 Adet
Pnömatik Mibzer:22 Adet
Silaj Makinası:11 Adet
Balya Makinası:4 Adet
Çayırbiçme Makinası:8 Adet
Toprak İşleme Aletleri:
6 Soklu Pulluk:16 Adet
Bahçe Pulluğu:3 Adet
Alet Kombinasyonu:21 Adet
Dip Kazan:6 Adet
3.2.4. İşletmenin Canlı Hayvan Durumu
İşletmede, kuruluş kanununun verdiği damızlık hayvan üretim ve dağıtımı gereği hayvancılık faaliyetleri yapılmaktadır.Hayvancılık şubesi, Atçılık, Sığırcılık, Koyunculuk ve Köpekçilik Üniteleri olmak üzere dört ana üretim dalında üretim yapmaktadır.
İşletmenin atçılık şubesinde Safkan Arap yarış atı yetiştiriciliği yanında az miktarda iş ve çeki hayvanı olan haflinger iş atlarının yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Sığırcılık Ünitesinde İsviçre esmeri ırkı sığırlar ile Holstein ırkı sığır yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Koyunculuk Ünitesinde Alman et-yapağı merinos ile kıvırcık koyunların melezlenmesi ile elde edilen Türk Merinos koyunu yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Köpek yetiştirme Ünitesinde son yıllarda bilinçsiz ve başıboş bir üreme neticesinde ırk özellikleri iyice yozlaşan Türk Çoban köpekleri olan Kangal (karabaş) ile Karbeyaz (akbaş) çoban köpeklerinin ırk özelliklerini en iyi şekilde temsil eden köpekler seleksiyonla tefrih edilerek orijinal ırkın muhafaza ve üretimi yapılmaktadır.
a) SIĞIRCILIK
Bu şube esmer ve siyah alaca (Holstein) olmak üzere 2 ırk çalışmakta;
İnek :767 Baş
Düve :374 Baş
D.Dana :147 Baş
Buzağı :254 Baş
TOPLAM :1542 Baş
b) KOYUNCULUK
Merinos ırkı koyun yetiştiriciliği yapılmakta;
Koç : 37 Baş
Koyun : 520 Baş
E.Toklu : 92 Baş
D.Toklu :120 Baş
Kuzu :710 Baş
TOPLAM :1479 Baş
c) ATÇILIK
Safkan Arap ve Safkan Haflinger ırkı atı yetiştiriciliği yapılmakta ;
Sk.Arap Haflinger
Aygır: 20 5
Kısrak 149 16
Tay 200 9
TOPLAM 369 30
d) KÖPEKÇİLİK
Karabaş ve Karbeyaz Kangal ırkı köpek yetiştiriciliği yapılmakta ;
Ana Köpek :35
Baba Köpek :13
Birli Köpek :15
Yavru Köpek :23
3.2.5. İşletmenin Bitkisel Ürün ve Hayvansal Ürün Durumu
a) Bitkisel Faaliyetleri (Üretim)
İşletmemizde tarla arazisinin her türlüsü yapılmakta,özellikle ülke ekonomisine katkı sağlamak amacıyla yurtdışından getirilen ana-baba hatları ekilerek çoğaltılması sonucu hibrit mısır üretimi yapılmaktadır.
Tarla Ürünleri:
Ekim Alanı(Da) Üretim
Buğday 28584 11300000 Kg
Ayçiçeği 10731 1191064 Kg
Mısır (Hibrit) 5568 2027420 Kg
Mısır (İşletme Ekimi) 380 405400 Kg
Şeker Pancarı 95 566464 Kg
Bezelye Mahsül 1050 1119513 Kg
Bahçe Ürünleri ve Meyvecilik
Elma 9 2100 Kg
Armut 8 446 Kg
Şeftali 18 1727 Kg
Bağ(Üzüm) 5 1892 Kg
Ayva 3 800 Kg
Zeytin 223 50000 Kg
Fıstık Çamı Kozalağı 96180 Kg
Çayır Mer’a Yem Bitkileri :
Sudan Otu (Çepelli Tohum) 100 10000 Kg
Yonca (Kuru Ot) 615 978000 Kg
Yonca (Silaj) 500 1050000 Kg
Tabii Çayır Mer’a(Kuru Ot) 1500 220000 Kg
Bezelye Silajı 1050 700000 Kg
Silaj Mısır 740 3010000 Kg
Fiğ(Çepelli Tohum) 700 82000 Kg
Fiğ(Silaj) 5000 7800000 Kg
Tohumluk Üretimi:
Buğday : 5032250 Kg
Mısır : 2027420 Kg
Ayçiçeği : 56580 Kg
Fiğ : 55000 Kg
b)Hayvansal Ürünler:
(06.04.2001 itibariyle)
2000 Yılı 2001 Yılı
Süt : 4137540 Kg 1026792 Kg
Sığır Eti : 9273 Kg 2079 Kg
Koyun eti : 4194 Kg 1048 Kg
Sığır Derisi : 88 Adet 23 Adet
Koyun Derisi : 247 Adet 46 Adet
Yapağı : 2940 Kg
Gübre (Muhtelif) : 9215260 Kg
Damızlık Sığır : 1542 Baş
Damızlık Koyun : 1479 Baş
Damızlık At : 369 Baş
Damızlık Buzağı : 888 Baş 189 Baş
Damızlık Kuzu : 802 Baş 720 Baş
Damızlık Tay : 93 Baş 70 Baş
3.2.6. İşletmenin Arazi Varlığı
Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü 2000-2001 Yılı Arazi Dağılımı
Arazi Varlığı 87780 da
Yüzey Sulama 10500 da
Yağmurlama Sulama 12000 da
Sulanan Arazi Toplamı 22500 da
Tarla Arazisi 46288 da
Buğday 31423 da
Bezelye 971 da
Dane Mısır(I.ürün) 8324 da
Ayçiçeği(I.ürün) 5462 da
Şeker Pancarı 108 da
Ayçiçeği(II.ürün) 971 da
Çayır Mer’a Arazisi 20768 da
Mevcut Yoncalık 1160 da
Mevcut Tabii Çayır Mer’a 12813 da
Tesis Edilecek Yonca 450 da
Tesis Edilecek Suni Mer’a 435 da
Fiğ-Hasıl 5410 da
Fiğ Tohumluk 500 da
Silaj Mısır(II.Ürün) 1000 da
Bahçe Arazisi 9005 da
Muhtelif Meyve 38 da
Mevcut Zeytin 723 da
Tesis Edilecek Zeytin 750 da
Bağ 5 da
Kavaklık 489 da
Park Ağaçlandırma 7000 da
Bahçe-Tesisi(Zeytin) 500 da
KÜLTÜR ALTI ARAZİ TOPLAMI (1+2+3) 76061 da
İşletme Merkezi 1150 da
Yollar ve Kanallar 2150 da
Dağlık Arazi 2720 da
Diğer(T.J.K.+Merk.Üret.İst.Müd.) 5699 da
KÜLTÜR DIŞI ARAZİ TOPLAMI(4+5+6+7) 11719 da
Arazi Kullanım Oranı % 86,6
İŞLETME ARAZİ TOPLAMI 87780 da
3.3. İşletmenin Coğrafi Yapısı Hakkında Bilgi
3.3.1. Coğrafi Konum
Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü Güney Marmara bölgesi Bursa sınırları içerisinde, Bursa – Balıkesir karayolunun 70. kilometresinde Karacabey ve Mustafakemalpaşa ilçeleri arasında 40º 03’- 40º 12’ Kuzey enlemleri ile 28º15’-28º25’ Doğu boylamları arasında yer almaktadır.İşletme merkezi Karacabey ilçesine 13 km, Mustafakemalpaşa ilçesine 15 km,Bursa iline 70 km,Ankara’ya 420 km mesafededir.
3.3.2. İklim
Karacabey Tarım İşletmesi Susurluk havzası olarak tanımlanan bölgede yer almaktadır.Marmara ile Ege denizinin etkisi altında kalan bu havzanın iklimi Akdeniz iklim tipine büyük benzerlikler göstermektedir.Bununla birlikte kurak az nemli mezotermal su fazlası kış mevsiminde olan iklim tipine girmektedir. Yıllık yağış miktarı 603-710 mm.arasında değişmektedir. Yağışların büyük bölümü kış ve ilk bahar aylarında sağnak şekilde olmaktadır. Bu yağışlar bitki örtüsü zayıf engebeli arazilerde yüzey akışlarına ,taban arazilerde taşkınlara neden olmakta , sonuçta eğimli ve sığ topraklarda büyük ölçüde erozyona neden olmaktadır. Yazlar genellikle kurak geçmektedir. Bu kuraklık çoğu zaman sonbaharın ilk günlerine sarkar.
Uzun yıllar rasatlarına göreyıllık ortalama sıcaklık 14ºC, maksimum sıcaklık 38,5ºC minimum sıcaklık 9.7ºC tespit edilmiştir. En yüksek sıcaklıklar Temmuz-Ağustos aylarında, en düşük sıcaklıklar Ocak-Şubat aylarında olmaktadır. Yıllık ortalama nispi nem %69 civarında olmaktadır. Yıllık meteorolojik verilere göre en düşük nispi nem %14 oranı ile Temmuz ayında en yüksek nem %78 oranı ile Aralık ayında ölçülmüştür.
İşletme rüzgarlardan oldukça etkilenen bir bölgede olup ,hakim rüzgar Kuzeydoğu yönünden Poyraz eser, nadiren Güneybatıdan Lodos, Kuzeybatıdan Karayel, Kuzeyden Yıldız, Güneydoğudan Samyeli rüzgarları eser.
3.3.3. Jeoloji
İşletme arazilerinin yer aldığı Susurluk havzası en eski jeolojik kütleler olan paleozoik yaşlı metamorfik ve volkanik kütlelerdir. Havzanın Kuzeyinde yüksek tepelerde yaylım gösteren bu yaşlı kütleler arasında geniş alanlar kapsayan çöküntü sahalar bulunmaktadır. Havzanın kuzey kesiminde Doğu-Batı yönünde uzanan depresyon sahasının çukur yerleri halen göllerle kaplıdır. Manyas ve Uluabat ( Apollon) gölleri bu göllerdir. Depresyon sahasının genç alüvyal metaryellerle dolan kesimlerinde Manyas, Karacabey, Mustafakemalpaşa ve Bursa ovaları oluşmuştur. İşletmenin ortasında yer alan yükseltiler yaşlı marn ve denizsel kumlardan oluşmaktadır.
3.3.4. Fizyografi
İşletme arazilerinde üç farklı fizyografik ünite bulunmaktadır. Ünitelerden birincisi yüksek araziler,ikincisi fizyografik ünite yüksek arazilerin eteklerindeki kalüviyal araziler,üçüncüsü ünite taban arazileridir. Yüksek arazilerin büyük çoğunluğu Marn jeolojik kütleleri oluşturmaktadır. Eğimleri %6-30 arasında değişen Marnlarla birlikte denizsel kumlar ve volkanik kütleler yer almaktadır. Kaluviyal araziler yüksek arazilerin eteklerinde hafif eğimlerde (%2-6) yer almaktadır. Üzerlerinde genellikle orta derin profilli toprakların yer aldığı ünitedir.
Taban araziler düz ve düze yakın alüviyal pekişmemiş dolgu materyalinden oluşmaktadır. Bu materyeller işletme arazisi içinden geçen Susurluk ve Tokmaklı dereleri ile işletmenin doğusundan geçen Simav çayının taşkınları ile getirilip depolanmıştır. İşletme arazilerinin denizden yüksekliği taban arazilerde 10 metre,yüksek arazilerde 200 metre civarındadır.
BÖLÜM IV. ALAN VERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
1. ÖRNEK GRUBUN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ
1.1. Cinsiyet
Tablo 1.
Tablo 1’de de görüldüğü gibi görüşülenlerin tümü erkektir. Buda bize Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü’nde çalışan personelin büyük kısmının erkeklerden oluştuğunu göstermektedir.
1.2. Yaş
Tablo 2.
Tablo 2 bize görüşülenlerin yaş dağılımını göstermektedir. Buna göre araştırmamızda yer alanlar şu şekilde gruplara ayrılabilir; 29 -35 arası 12 kişi , 36 -40 arası 35 kişi, 41 -45 arası 27 kişi, 46 ve üstü 14 kişidir.
1.3. Medeni hal
Tablo 3.
Tablo 3 görüşülenlerin medeni durumunu ortaya koymaktadır. Görüşülenlerden 91’i evli, 2’si dul ve 6’sı ise bekardır. Bir görüşmeci ise soruyu cevapsız bırakmıştır.
1.4. İş Yerindeki Statüsü
Tablo 4.
Görüşülenlerin statülerinin belirlendiği Tablo 4’e göre; 24 kişi memur ve 70 kişi ise işçi olduğunu belirtmiştir. 6 kişi ise soruya cevap vermemiştir.
1.5. Hane Nüfusu
Tablo 5.
Hane halkı sayısını belirlemeye yönelik oluşturulan tablo 5’e göre; 8 görüşmecinin ailesi 2 kişiden, 17’sinin ailesi 3 kişiden, 47’sinin ailesi 4 kişiden, 17’sinin ailesi 5 kişiden ve 2 görüşmecinin ailesi ise 6 kişiden oluşmaktadır. Burada çoğunluğu 4 kişiden meydana gelen aile grupları oluşturmaktadır. 9 kişi ise soruyu yanıtsız bırakmıştır.
2. ÖRNEK GRUBUN SOSYAL HAYATI
2.1. Görüşülenlerin Sahip Olduğu ev Eşyaları
Tablo 6.
Sahip olunan eşya Yüzde Sahip olunan eşya Yüzde Sahip olunan eşya Yüzde
Yatak odası takımı 93 Dikiş Makinesi 77 Mikrodalga Fırın 49
Oturma odası takımı 88 Aspiratör 57 Müzik Seti 66
Telefon 92 Video 21 Fırın 86
Faks 10 No-Frost Buzdolabı 44 Bulaşık Makinası 51
Yemek Odası Takımı 71 Güneş Enerjisi 24 TV 91
Çamaşır Makinesi 96 Kamera 17 Klima 17
Buzdolabı 82 Mutfak Robotu 66 Elektrik Süpürgesi 99
DVD 12 Uydu Anteni 59 Bilgisayar 82
Derin Dondurucu 38 Şofben 87 VCD 45
Yukarıda da belirtildiği gibi tablo 6’ya göre görüşmecilerden çoğu; yatak odası takımı, oturma odası takımı, telefon, çamaşır makinası, buzdolabı, şofben, fırın, televizyon, elektrik süpürgesi ve bilgisayara sahip olduğunu belirtmiştir. Daha az sayıdaki görüşmeci, yemek odası takımı, aspiratör, dikiş makinası, no-frost buzdolabı, mutfak robotu, derin dondurucu, uydu anteni, mikrodalga fırın, müzik seti, bulaşık makinası ve VCD’ye sahip olduğunu söylemişlerdir. Genel sonuca göre ortalamanın altında sahip olunan eşyalarda DVD, video, güneş enerjisi, kamera, klima ve faks olarak belirtilmiştir.
2.2. Görüşülenlerin eğitim durumlarına göre boş zamanlarını değerlendirme faaliyetleri
Tablo 7.
Tablo 7’de de görüldüğü gibi ilkokul mezunu olduğunu belirten 62 görüşmecinin 53’ü kahvehaneye gittiğini, 9’u ise televizyon seyrettiğini söylemiştir. Ortaokul mezunu olan 8 görüşmecinin 6’sı kahveye giderken, 1’i televizyon seyretmekte 1’i ise bahçe işleri ile uğraşmakta olduğunu belirtmiştir. 11 görüşmeci lise ve dengi okul mezunu olduğunu söylemiştir. Bunlardan 3’ü boş zamanlarında kahvehaneye gittiğini, 6’sı televizyon seyrettiğini, 1’i dergi-kitap vb okuduğunu, 1’i ise bahçe işleriyle uğraştığını belirtmiştir. Meslek Yüksek Okulu mezun olan 7 görüşmecinin 1’i kahvehaneye gitmekte, 2’si televizyon seyretmekte, 3’ü dergi-kitap vb okumakta, 1’i ise diğer faaliyetlerle ilgilenmektedir. Görüşülenlerden fakülte mezunu olan 7 kişiden 3’ü boş zamanlarında televizyon seyrettiğini 1’ide kitap okuduğunu söylemiştir. Araştırma süresince görüşme yapılan kişilerden sadece 3’ü eğitim seviyesinin yüksek lisans düzeyinde olduğunu belirtmiştir, bu kişilerden 1’i boş zamanlarında kahvehaneye gittiğini 2’si ise televizyon seyrettiğini söylemiştir.
2.3. Eğitim durumlarına göre yapılan tasarruflar
Tablo 8.
Tablo 8’de görüşülenlerin tasarruflarını nasıl değerlendirdiğine değinilmektedir. Görüşülenlerden sadece 13’ü tasarruf yaptığını belirtmiştir. Bunlardan 11’i ilkokul mezunu, 1’er tanesi de ortaokul ve lise- dengi okul mezunudur. İlkokul mezunu olanlardan 2’şer kişi gayrimenkul aldığını, 4 kişi hisse senedi aldığını, 1’er kişi de döviz aldığını, 3 kişide altını tercih ettiğini ya da diğer değerlendirme yollarından birini seçtiğini belirtmiştir. Ortaokul ve lise mezunu olan birer kişide tasarruflarını döviz alarak değerlendirmektedirler.
2.4. Görüşülenlerin Aylık Harcamaları
Tablo 9.
Harcamanın yapıldığı unsur Ayrılan pay % Harcamanın yapıldığı unsur Ayrılan pay %
Ulaşım 13 Haberleşme 25
Gıda-Yiyecek 89 Giyim 42
Eğitim 52 Sağlık 55
Mobilya 1 Mutfak eşyası 3
Tatil 1 Eğlence 5
Seyahat 1 Diğer 2
Tablo 9’a göre görüşülen 100 kişiden 89’u en çok harcamayı gıda – yiyecek alanında yaptığını, 55’i sağlık, 52’si eğitim, 42’si giyim, 25’i haberleşme ve 13’ü de ulaşım alanında yaptığını belirtmiştir. Diğer görüşmecilerden 5 kişi eğlence, 3 kişi mutfak eşyası, 2 kişi diğer şıkkında belirttiği alanlarda harcamalar yaptığını söylemiştir.1’er kişi ise mobilya, tatil ve seyahat alanında harcamalar yaptığını dile getirmiştir.
2.5. Görüşülenlerin Kendini Hangi Sosyo-Ekonomik Sınıfta Gördüğü
Tablo 10.
Tablo 10’a göre; görüşülenlerden 5’i kendini üst sınıf, 79’u orta sınıf ve 15’i de alt sınıf mensubu olarak gördüklerini belirtmişlerdir. 1 kişi ise bu soruyu cevapsız bırakmıştır.
2.6. Görüşülenin Çevresindekilerle En Çok Anlaşmazlığa Düştüğü Konular ve Bu İlişkileri Kurarken İnsanlarda Dikkat Ettiği Özellikler
Tablo 11.
Görüşülenlerden 39’u siyasi konularda, 8’i dini konularda, 17’si ahlaki konularda, 14’ü işle ilgili konularda, 3’ü ekonomik konularda ve 4’ü de diğer konularda çevresindekilerle anlaşmazlığa düştüğünü belirtmişlerdir. Siyasi konularda anlaşmazlık yaşayanlardan 15’i çevreleriyle ilişkilerinde mezheplere, 4’ü siyasi görüşlere, 5’i akrabalık bağlarına, 15’i ise karşısındakinin dürüst ve namuslu olmasına önem verdiklerini belirtmişlerdir. Dini konularda anlaşmazlığa düşenlerden 3’ü mezhebin ve 5’i de karşısındakinin dürüst ve namuslu olmasının çevresiyle ilişkilerinde önemli olduğunu söylemiştir. Ahlaki konularda sıkıntı yaşayanlar çevreleriyle ilişkilerinde mezhepler, akrabalık bağları ve dürüstlük-namusa önem verdiklerini belirtmişlerdir. Bu görüşü belirtenler sırasıyla; 6, 2 ve 9 kişidir. İşle ilgili konularda anlaşmazlık yaşayanlardan 1’i çevresiyle ilişkilerinde mezheplere, 1’i akrabalık bağlarına ve 12’si de karşısındakinin dürüst ve namulu olmasına önem verdiklerini belirtmişlerdir. Çevresindekilerle ekonomik anlaşmazlık yaşayan 3 kişi de ilişkileirnde dürüstlük ve namusa önem verdiğini dile getirmiştir. Diğer konularda sıkıntı yaşayan 4 kişi de aynı şekilde ilişkilerinde en çok namus ve dürüstlüğün önemli olduğunu vurgulamışlardır. 15 kişi de soruyu cevapsız bırakmıştır.
2.7. Görüşülenin Eğitim Durumuna Göre Çocuklarının Eğitiminde Önem Verdiği Konular
Tablo 12.
Tablo 12’ye göre; görüşülenlerden ilkokul mezunu olan 63 kişiden 57’si çocuklarının eğitiminde dini ve ahlaki konulara,2’şer görüşmeci ise arkadaş seçimine, büyüklere-akrabalara saygı konusuna ve milli-manevi konulara önem verdiklerini belirtmişlerdir. Ortaokul mezunu olanların 5’i din ve ahlak konusunun, 1’er tanasi de; arkadaş seçimi, büyüklere-akrabalara saygı ve milli- manevi konuların çocuklarının eğitiminde önemli olduğunu vurgulamışlardır. Lise ve dengi okul mezunu 12 kişiden 3’ü dini ve ahlaki konularda, 2’si arkadaş seçimi konusunda, 4’ü insanlarla dialog konusunda, 1’i büyüklere-akrabalara saygı konusunda ve 2’si de milli-manevi konularda çocuklarının eğitimine önem vermekte olduklarını dile getirmişlerdir. 3 Meslek Yüksek Okulu mezunu dini ve ahlaki konularda, aynı kurumlardan mezun 2’şer kişi de arkadaş seçimi ve insanlarla dialog konularında çocuklarına yol gösterdklerini söylemişlerdir. Fakülte mezunu olan 4 kişiden 2’si çocuk eğitiminde din ve ahlak, diğer ikisi de insanlarla dialog konusunun önemine dikkat çekmişlerdir. Yüksek Lisans düzeyinde eğitim seviyesine sahip olan 3 kişiden 2’si dini ve ahlaki konuların, 1’i ise insanlarla dialog konusunun çocuklarının eğitiminde öncelikli konular olduğunu belirtmiştir. 3 kişi ise soruyu yanıtsız bırakmıştır.
2.8. Görüşülenlerin Eğitim Seviyelerine Göre Gazetelerde En Çok Okuduğu Kısımlar
Tablo 13.
Tablo 13’e göre ilkokul mezunlarından görüşmeye katılan 55 kişiden 39’u siyasi haberleri, 7’si spor haberlerini, 9’u ekonomi haberlerini okuduğunu belirtmiştir. 7 kişi olan ortaokul mezunlarının 5’i siyasi haberleri, 2’si spor haberlerini, 11 kişi olan lise ve dengi okul mezunlarından 8’i siyasi haberleri, 1’i spor haberlerini, 2’side ekonomi haberlerini okuduğunu söylemiştir. Görüşülen 7 meslek yüksek okulu mezunundan siyasi haberleri okuduğunu söyleyen 3 kişi, spor haberlerini okuduğunu söyleyen 1 kişi, ekonomi haberlerini okuduğunu söyleyen 3 kişi çıkmıştır.. Görüşmeye katılan 4 fakülte mezununun ve 3 yüksek lisans mezununun hepsi siyasi haberleri okuduklarını dile getirmişlerdir.
2.9. Görüşülenlerin Şu Anki İşinden Memnun Olma Durumlarına Göre Yeni Bir Hayata Başlamaları Olasılığında Neler Yapmayı İstedikleri
Tablo 14.
Tablo 14’e göre, bu soruya cevap veren 95 kişiden 90’ı işinden memnun olduğunu, 5’i ise memnun olmadığını dile getirmektedir. İşinden memnun olmayan 5 kişi de şu an sahip olduklarından daha ileri bir eğitim almayı tercih edebilecklerini söylemişlerdir. Diğer 90 kişiden 76’sı daha yüksek tahsil edinmeyi,3’ü ibadet etmeyi, 4’ü şimdiye dek yaptığı hataları tekrarlamamayı, 2’si diğer olguları tercih edeceğini belirtirken 5 kişi ise halinden memnun olduğunu söylemiştir.
2.10. Görüşülenlere Göre Türkiye’nin Sorunları
Tablo 15.
Görüşülenlerden 1’er kişi ülkenin en önemli sorunu olarak, sağlık, terör, irtica, dış ilişkiler ve siyasi iktidarsızlığı görmektedir. Diğer görüşmecilerden 69 kişiye göre enflasyon, 4 kişiye işsizlik, 6 kişiye göe ahlaki çöküntü, 9 kişiye göre gelir dağılımı ve 3 kişiye göre de yolsuzluklar ülkenin önemli sorunlarıdır. Bu soruya da 4 kişi cevap vermemiştir.
3.ÖRNEK GRUBUN ÇALIŞMA HAYATI
3.1. Görüşülenlerin İş Yerindeki Statüsüne Göre Kendini Hayatta Başarılı Görüp Görmediği
Tablo 16.
Tablo 16’ya göre memur konumunda olan görüşmecilerden 20’si hayatından memnun olduğunu, 4’ü ise memnun olmadığını söylemiştir. İşçi konumundaki görüşmecilerden 65’i bu soruyu olumlu olarak yanıtlamış, 2’si ise hayatından memnun olmadığını belirtmiştir. 9 görüşmeci ise soruyu yanıtsız bırakmıştır.
3.2. Görüşülenlerin Şu Anki İşlerini Nasıl Buldukları
Tablo 17.
Tablo 17, görüşülenlerin işlerini nasıl edindiklerini ortaya koymaktadır. Buna göre; görüşülenlerden 7’si İş ve İşçi Bulma Kurumu Yardımıyla, 70’i tanıdıklarısayesinde, 3’ü siyasi çevresi sayesinde, 12’si sınav kazanarak ve 6’sı da diğer yollardan işlerini bulduklarını söylemiştir. Görüşülenlerden 2 kişi bu soruyu cevapsız bırakmıştır.
3.4. Alınan Ücretlerin İhtiyaçları Karşılama Düzeyine Göre Görüşülenin İşinden Memnuniyet Durumu
Tablo 18.
Tablo 18’e göre; görüşülenlerden 92’si işinden memnun olduğunu söylerken 5 görüşmeci ise işinden memnun olmadığını belirtmiştir. 39 görüşmeci aldığı ücretin yetersiz olduğunu dile getirirken 58 görüşmeci ücretinin yeterli olduğunu söylemiş ve 3 kişi de soruyu yanıtsız bırakmıştır.
3.5. Günlük Çalışma Süresine Göre Görüşülenlerin İşinden Memnuniyet Durumu
Tablo 19.
Tablo 19 bize görüşülenlerin çalışma saatleri ile işinden memnuniyet durumlarını göstermektedir. Buna göre; işinden memnun olduğunu belirten 85 kişiden 82’si 5-9 saat, 2’si 10-14 saat, 1’i ise 15 saatten fazla çalışmaktadır. İşinden memnun olmadığını belirtenlerden ise 4’ü 5-9 saat, 1’i ise 10-14 saat arasında çalıştığını belirtmiştir. Soruyu cevapsız bırakanların sayısı ise 10 olarak karşımıza çıkmaktadır.
3.6. Görüşülenlerin Aldığı Ücretin İhtiyaçlarını Karşılama Oranına Göre Başka Bir İşte Çalışıp Çalışmadığı
Tablo 20.
Görüşülen 100 kişiden 96’sının cevaplarının değerlendirildiği tablo 20’ye göre; görüşülenlerden 57’si aldığı ücretin yeterli olduğunu, 39’u ise aldığı ücretin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini söylemiştir. Aldığı ücretin yeterli olduğunu söyleyenlerden 4’ü başka bir işte çalıştığını söylerken 53’ü başka bir iş yapmadığını belirtmiştir. Aldığı ücretin yetersiz olduğunu söyleyenlerin hepsi de başka bir iş yapmadığını belirtmiştir.
3.7. Görüşülenlere göre işyerinde iş veriminin düşme nedenleri
Tablo 21.
Tablo 21’de de görüldüğü gibi görüşülenlerden sadece 29’u bu soruya cevap vermişlerdir. Bunlardan 1’ine göre gece çalışması, 3’üne göre sıcak hava, 2’sine göre arazi yapısı, 17’sine göre araç-gereç yetersizliği ve 6’sına göre diğer etkenler iş veriminin düşmesine neden olmaktadır.
3.8. Görüşülenin İşyerindeki Statüsüne Göre Tarım İşletmesinde Yönetici Olması Durumunda Çalışanların Sorunlarıyla İlgilenme Durumları
Tablo 22.
Tablo 22 ‘de de olduğu gibi bu soruya, görüşülenlerden 6’sı cevap vermemiş, cevap verenlerden 24’ü memur olduğunu, 70’i ise işçi statüsünde çalıştığını belirtmiştir. Statüsünün yüksek olması durumunda; memurlardan 9’u ücret, 1’i sağlık, 7’si eğitim, 2’si konut ve 5’i de çalışma şartlarında iyileştirme konusuyla ilgileneceğini söylemiştir. Aynı soruya cevap işçilerden; 36’sı ücret, 24’ü sağlık, 1’er kişi eğitim ve konut, 8’i ise çalışma şartlarının düzeltilmesi ile ilgileneceğini belirmiştir.
4. ÖRNEK GRUBUN KURUMSAL ARAÇLARA BAKIŞ AÇISI
4.1. Görüşülenlerin Bağlı Oldukları Sendikalara Göre Fazla Mesai Yapıp Yapmadıkları
Tablo 23.
Tablo 23 bize 89 görüşmecinin sendika üyesi olduğunu göstermektedir. Bunlardan 19’u Kamu-Sen, 69’u Türk-İş ve 1 tanesi de diğer bir sendikaya üye olduğunu söylemiştir. Kamu-Sen üyesi 19 kişiden 17’si fazla mesai yapmakta, 2’si ise yapmamaktadır. Türk-İş’e üye olan 69 görüşmecinin 10’u fazla mesai yaptığını, 59’u ise yapmadığını söylemiştir. Diğer bir sendikaya üye olan görüşmeci de fazla mesai yapmadığını belirtmiştir. Türk-İş üyeleri fazla mesai yapmalarına gerekçe olarak artı ücret almalarını gösterirken Kamu-Sen üyeleri buna gerekçe olarak işyerlerindeki yöneticileri göstermektedirler.
4.2. Görüşülenlerin Çalıştıkları Kurumun Özelleştirilmesine Bakışı
Tablo 24.
Tablo 24’e göre; görüşülenlerden 20’si çalıştıkları kurumun özelleştirilmesine olumlu bakarken 76’sı ise kurumun özelleştirilmesine karşı olduklarını belirtmişlerdir. 4 kişi ise bu soruyu cevapsız bırakmıştır.
4.3. Görüşülenlerin Çalıştıkları Kurumun Özelleştirilmesini İstememe Nedenleri
Tablo 25.
Tablo 25 bize TİGEM çalışanlarının kurumun özelleştirilmesine karşı oluş nedenlerini ortaya koymaktadır. Buna göre; 1 kişi özelleştirme yerine özerkleştirmeyi savunmakta, 32’si özelleştirmenin kurumun peşkeş çekilmesi anlamına geldiğini düşündüğünü belirtmekte, 3 kişi iş ve aş sağlanmasını düşündüğünü dile getirmekte, 8 kişi işsiz kalacağını düşündüğünü söylemekte, 2’si özelleştirmeyle başkalarına rant sağlanacağını düşünmekte, 3’ü özelleştirmenin ülkeye hiçbir yararı olmayacağını öne sürmekte, 1 kişi özelleştirme olmazsa kurumun halka daha iyi hizmet vereceğini, 1 kişi TİGEM’in ülkenin buğday ambarı olduğunu söylemekte, 1 kişi özelleştirme olmazsa kurumdan daha fazla verim alınabileceğini düşünmekte, 3 kişi özelleştirmeyle ürün fiyatlarının artacağını, 5 kişi verimsizliğin ve yolsuzluğun başlayacağını ve 1 kişi de kurumun Türkiye için gerekli olduğunu düşündüğünden özelleştirmeye karşı olduğunu dile getirmektedir. 39 kişi ise soruyu cevapsız bırakmıştır.
4.4. Görüşülenlerin Grev Hakkındaki Düşünceleri
Tablo 26.
Tablo 26 bize görüşülenlerin grev hakkındaki düşüncelerini göstermektedir. Soruya cevap veren 93 kişiden 72’si grevin işçinin yasal hakkı olduğunu, 3’ü zaman ve emek kaybı olduğunu, 18’i de çalışanların dayanışmasını ifade ettiğini belirtmiştir.7 görüşmeci soruyu yanıtsız bırakmıştır.
SONUÇ
Araştırmada,hayvancılık ve tarım sektörünün, bir ülkenin ekonomisine yaptığı katkı, kalkınma faaliyetlerindeki önemi vurgulanmıştır. Ülkenin çağdaş uygarlıklar seviyesine ulaşmasını sağlayacak olan, ekonomik ve sosyal kalkınmanın paralel çizgilerde yürütülmesi olacaktır. Adı geçen sektörlerin ekonomik ve sosyal kalkınmaya faydasını sağlayabilmek için,sektörlerdeki teknolojik yetersizliğin ortadan kaldırılması, çalışanların motivasyonunu yükseltmek içinde öncelikle çalışanlar ve yönetici kadro arasındaki münasebetlerde iyileştirmeler yapılması gerekmektedir.
20. yüzyıl örgüt kuramlarından “Mutlu Örgüt Kuramı” nda da bahsedildiği gibi bireyin motivasyonunun sağlanması verimliliği ve kazancı arttıran en önemli etkenlerden biridir.
Bu sebeplerden dolayı,araştırmada takip edilen yol, Karacabey Tarım İşletmesi’nde çalışan bireylerin sosyolojik niteliklerini ortaya koymaya çalışmak, çalışanlar hakkında sosyal-kültürel-ekonomik analizler yapmak olmuştur.
Sonuç olarak; işgücünün, sosyal hayatı, dünya görüşü, çalışma hayatı ve kurumsal araçlara bakış açısı…. gibi konularda örnek gruptan sağlıklı sonuçlar alınmış, değerlendirmeler bu verilere dayanarak yapılmış ve araştırma amacına ulaşmıştır.
KAYNAKÇA
1. BURSALI, İbrahim, “Karacabey’in İncisi:Yeniköy”,Bursa İlçeleri: Karacabey (Olay Gazetesi) , Sayı8, Bursa,1997.
2. ÇÖMLEKÇİ, Necla, Karacabey Harasının İktisadi Kalkınmaya Ve Türkiye Hayvancılığına Etkisi, Kalite Matbaası, Ankara,1974
3. DURUER,Hasan, Karacabey’99, Erol Ofset, Bursa,1999.
4. ERKAL, Mustafa, İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, Yenilik Bas., 9. Baskı, İstanbul, 1991.
5. FERMAN, Cumhur, Türkiye’nin Kalkınmasında Sanayi Ve Hayvancılık, 1968 Türkiye I. Hayvancılık Kongresi, Ankara 1968.
6. GÜLER, Şevki, Çağdaş Sanayide İşçi İş Veren İlişkilerinin Sosyolojik Anlamı, Ankara Üni.DTCF Yay., No:283, Ankara, 1979.
7. GÜRDOĞAN, Ersin, Kültür Ve Sanayileşme, İz Yayınları, İstanbul,1991.
8. KEPENEK,Yakup, Türkiye Sanayinin Yapısal Sorunları, Türkiye Makine Mühendisleri Odası Birliği Yayınları,Ankara,1977.
9. ÖZKALP, Enver, KIREL,Çiğdem, Örgütsel Davranış,Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir,2001
10. SEVGİ, Cezmi, Sanayileşme Sürecinde Türkiye Ve Sanayi Kuruluşlarının Alansal Dağılımı, Beta Yayınları, İstanbul,1994.
11. TÜRK, İsmail, Türkiye’nin Kalkınmasında Tarım Ve Hayvancılık, 1968 Türkiye I. Hayvancılık Kongresi, Ankara 1968.
12. TÜRKDOĞAN, Orhan, Sanayi Sosyolojisi Türkiye’nin Sanayileşmesi: dün,bugün, yarın, Töre Devlet Yayınevi, Ankara,1981.
Bu içerik internet kaynaklarından derlenmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder